Okunma Sayısı: 22421
CANLI YORUMLAR

Şair Ve Yazar Bülent Parlak Ile Söyleşi

"En çok kıyameti ertelerdim onu gördüğüm vakit. Onu gördüğüm vakit dünyada yer kalmazdı kimseye."



En çok kıyameti ertelerdim onu gördüğüm vakit. Onu gördüğüm vakit dünyada yer kalmazdı kimseye.”

 
Bu satırların yazarı Bülent Parlak. Parlak, yazılarını beğendiğim nadir azınlıktan. Önce Dergah'ta şiirleri yer alan ve İzdiham dergisini çıkaran Bülent Parlak'ın ilk kitabı Sevgili Huzursuzluğum Selis yayınlarından çıktı. Biz edebiyat dergisi çıkarmıyoruz biliyorum. Ama siz bir dergide, iki sayfa, edebiyatçı bir baba okuyabilirsiniz diye düşünüyorum
 
Anneler, okumayan, yazmayan, sanatla-felsefeyle-edebiyatla ilgilenmeyen cahil ve mutant canlılar olmadığına göre, söyleşimize şiirle başlayıp oradan devam edelim mi?
 
Öyle yapalım. Ben 2005 yılının Aralık ayında şiir yazdım. Daha öncesinde şiir geçmişim yok benim. Fakat okumuşluğum var. İyi kitap okumuşluğum var ve uzaktım her şeye yani edebiyat dünyasına uzaktım. Bir gün Beyazıt’da İstanbul Üniversitesinin orada bir kahvede otururken bir şiir yazdım ve Dergah Dergisine gönderdim. Niye gönderdim gerçekten bilmiyorum. Ben de bazen şöyle oluyor. Bir şey yapıyorum o an geliyor bir süre sonra yaptığım şeyi takip edemiyorum. O anlık bir şey ama yani 3 saat mi sürer 5 saat mi sürer 5 dakika mı sürer hatta cezm derler. Böyle anlar oluyor ve ben böyle anlarda ne yaptığımı gerçekten bilmiyorum. Sanırım o ilk şiiri yazmamda böyle bir ana denk geldi.
 
Hangi şiirdi?
 
Vakti dolmuş andımın tövbeleri elimde
Koşuyor işte bak! Bir kırlangıç peşinde
Cömertliği unutmuş günahlarım kın çeker,
Bağbozumu yaşanır tenha bir ben içinde
Sır yok artık bende, üryan akar tenimden,
Doldurmuşum küfemi yaşanmış bezginlikten.
Bir kadın yürüyor; cesaret yok kimsede;
Çarşı-pazar perişan, suskun bir halk...mermiden
Tünemiş korkaklığım giyiyor postalını,
Kızağında bir binek yürütür sandalını.
Bilmem ihtilal mi olacak, sarılacak mı yaram?
Kadın kurşun sıkıyor unutuyor ardını.
Böyle bir şiir ilk yazdığım şiir bu benim. Ertesi ay bunu Dergah dergisinin kapağında biri getirdi ve ben gönderdiğimi bile unutmuşum.



Güzel bir şiir ama gerçekten.
 
Güzelmiş herhalde ben bilmiyorum. Çok içli dışlı olmadım yani daha çok yaşıyorum ben. Oraya gideyim bu etkinliğe katılayım hiç beni bir yerde görmemişsinizdir. Hiç de gitmem çağırsalar da gitmiyorum. Daha önce bir röportajda da sordular. Hep Sorarlar siz kimi okuyorsunuz, kimi seviyorsunuz diye. Özellikle söylemedim. Benim için en büyük şair arkadaşım Ali’dir dedim ya da arkadaşım Hakan’dır dedim. Niye Hakan benim için büyük şairdir biliyor musunuz? Çünkü bir insan 3 sene birlikte oturup da hiç çay parası ödemez mi? Hakan hiç ödemiyor. Bu benim için bir şiir ustasıdır. Rahatsız olduğumdan değil ama cimrilikte şiire katılabilecek bir şeydir. Nasıl Oblomov tembellik için yazılmıştır. Ancak Oblomov’un bir yerden kalkıp kendisi için su bile almaması kendisi için bir roman oluşturmuştur. Ve klasiktir. Benim için de arkadaşımın 3 sene hiç çay parası vermemesi bir şiir konusudur ya da bir roman konusudur.
 

Ben de yazarım benim de iki tane kitabım çıktı üçüncüsünü de hazırlıyorum ama tam aksini hissediyorum. Kendim için yazar diyebilirim artık. Ama ben istiyorum ki ne kadar çok insan okursa benim yazdıklarımı ben o kadar tatmin olmuş olacağım. Paradan dolayı değil.
 
Şimdi buradaki olay şu, bir şeylere sahip olmak insanı her zaman kısıtlamıştır örneğin ben araba kullanıyorum hiçbir zaman emniyet kemeri takmadım. Daha iyi arabaları olan insanlara bakıyorum hepsi emniyet kemeri takar. Dikkat edin eski arabası olan insanlar emniyet kemeri takmaz.
 

Neden sizce?
 
Çünkü kaybedecek bir şeyi yok. Bakın iyi bir arabası olan insan iyi bir eve gidiyordur, iyi bir koltuğu vardır, iyi bir televizyonu vardır yani sizi bu kuşatıyor siz bunun farkında değilsiniz. Bir yere gittiğimde Bülent Parlak siz misiniz diye soruyorlar ya işte bu beni kuşatır ve rahatsız eder çünkü ben saçma sapan bir insanım zaten. Ben kitabımın derdine düştüm açıkçası şimdi ben bir sene bir yayın evi tarafından bekletildim kendileri istemesine rağmen büyükte bir yayın eviydi.
 

Neden beklettiler?
 
Bahaneler uydurdular falan sonrasında bir sene sonra 6 ay daha bekleteceğiz dediler bende vazgeçtim. Yani bekletmek ne demek altı-üstü 72 sayfalık bir kitap zaten ama yayın evlerinde şiirin kıymeti yok. Fakat onları da anlıyorum ekonomik durumdan dolayı yapamıyorlar ama o zaman kimse biz şiir seviyoruz demeyecek yani Orhan Veli’nin şu şiiri var Atilla İlhan’ın şu şiir var demesinler çünkü bütün felsefeciler, bütün düşünürler şiirin sanatların en büyüğü olduğunu söylemişlerdir. Yani zirvesinde şiir vardır bu işin. Bir cinas söylersiniz beş tane roman gibidir o yani beş nesilde sizi düşündürebilir.
 

Şiir tabii başka türlü bir şey.
 
Ama basılmıyor. Çok önemli değil dedim ya ben çok süklüm püklüm bir insan değilimdir. Giderim yayınevi kurarım kendim basarım çok umurumda da değil yani .Sizin gittiğiniz yerde görüntü sizi ele vermemeli temiz olmanız gerekir. Temiz olmanız, Güzel giyinmeniz gerekiyor. Diyorlar ki mutsuz ben mutsuz bir insanda değilim bu içimde olan bir şey ben dedim ya size yazımı yazdım ve dışarı fırladım diye bunlar başka anlardır ve özel anlardır. Bunu herkese yansıtmaya bizim hakkımızda yok. Çünkü bizim bir hayatımız var.
 

Evli misiniz peki?
 
Evliyim. Üniversitedeyken de evliydim. 10 yaşında bir kızım var
 

Kolay mı sizinle evli olmak?
 
Yok değil eşim zorlanıyor.
 

Çünkü karmaşık bir yapınız var ve kadınlar için kolay değil böyle şeyler.
 
Ben çamaşırcı, ütücü, yemekçi değilimdir. Ben daha çok kendimle yaşıyorum.
 

O zaman eşiniz sizi başka bir şeylerle de paylaşmak zorunda sanat, edebiyat anlamında.
 
Tabii ki çünkü kitap okuyorum. Sabah kalkıyorum kitap, mutfakta çay içerken kitap, tuvalete gidiyorum elimde kitap ama engel olamıyorum okumak istiyorum. Mesela Film ve ya dizi izlemek istiyor eve büyük ekran LCD televizyon alındı ama ben kumanda kullanmasını bilmiyorum. Oturur dizi izler nefret ederim o dizilerden, bir dizi beni orada oturtamaz ki. Bir film almışlar geçenlerde izlemeyi denedim yarısına kadar zor tahammül ettim.
 

Ne izlersiniz peki?
 
Yalnız izlemem lazım öncelikle. Yazı yazarken diyorum ki eşime sakın yanıma yaklaşma. Siz burada yazı yazıyorsunuz o çay getiriyor doğal olarak sinirleniyorum, bana dokunma, bana bir şey sorma e o da kadın zor bulmuş zaten beni bir şey soracak. O an geçiyor gidip özür diliyorum sonrasında. Ama eşim sağ olsun anlayışlı bir insan. Yani ben herkesle aynı şeyi seyretmek zorunda değilim.
 
Siz onun bu bencil taraflarına aynı anlayışı gösterebiliyor musunuz?
 
Tabii, ben mesela tatilden nefret ederdim ama o her zaman gider. Afakanlar basıyor tatilde. Orada da Doğulular'ın kahvesini buldum onları denize bırakıyorum veya havuza götürüyorum. Ben orada yine kitap okuyorum ya da bir şeyler yazıyorum. Çünkü onların da hakkı var. Belki de burcumdan dolayıdır teraziyim ben, adalet duygum çok gelişmiştir. Düşmanımın bile hakkını yemem ben.
 
Kızınızla olan ilişkileriniz nasıl?
 
Sarılıp, öperim sık sık. En son gittiğimde matematik sınavı vardı biraz çalıştırdım. Ben kızıma şunu dedim ben senin bir şey olmanı istemiyorum. Ben senin sadece iyi bir insan olmanı istiyorum. Ekonomik olarak da babasıyım bırakacağım bir şeyler.
 
Kocasına karşı güçlü olması anlamındaki fikirleriniz nedir?
 
Elbette ki güçlü olsun erkekler eziyor çünkü. Benim eşim çalışmasa ben ezerim. Ezmiyorum dersem yalan olur. Çünkü çalışmayan kadınları erkekler eziyor. Günlük verdikleri 5 liranın hesabını soruyorlar. Alçaklar çünkü.
 
Çalışmasına izin vermediği halde karısına bunu yapanların durumu nedir?
 
Şimdi bizi annelerimiz yetiştiriyor ya suç yine kadınlarda oluyor. Çünkü erkek evlat yetiştirirken başka davranılıyor, kız evlat yetiştirirken başka davranılıyor.
 
Yazılarınızdan “Kızıma Mektuplar”da bir şeyi merak ediyorum. Orada bir hikaye var haksız yere hapse düşen bir baba ve evladına duyduğu özlem bir yandan kızına diyor ki “ben seni çok seviyorum” bir yandan günah çıkarıyor, “ama” diyor” bunu da kendimi aklamak için söylemiyorum”. Öncelikle gerçek mi o hikaye, öyle bir şey yaşadınız mı gerçekten?

 
Hepsi gerçek değil. Orada bir şey oturttum ama cümlelerin ve duyguların hepsi gerçek. Bakın şöyle başlıyor sevgili kızım bir ölü bir evden ancak bir kez dışarı çıkar. Sen hiç bilmedin ama ben hangi eve varsam her gün oradan ölü çıktım.

 
Bu şiirleri okuduğu zaman ne diyor?
 
Bazen diyor ki baba anlamıyorum, çok saçma şeyler yazıyorsun diyor. On yaşında çocuk ileride anlayacak.
 
 
Romantik bir yazınız var mı?
 
Aşk ile ilgili. Bir aşk yazım var, “Sen Hep Onu Sevdin”.
“Sana Musa'nın elleriyle dokunmak isterdim.” diye başlıyor….
 
Bülent Parlak çok iyi şair, edebiyatçı, yazar. Tüm iyiler gibi “meşhuuurrr” değil çünkü böyle bir derdi yok. Ben ulaşabildiğim tüm yazı ve şiirlerini okudum itiraf etmeliyim hepsi çok başarılı. Siz de okumalısınız diye düşünüyorum. Okumalı ve eğer bu röportaj vesilesiyle kendisini tanıdıysanız bunu da her yerde söylemelisiniz. Çünkü anne-bebek dergileri şairlerle röportaj yapmıyor. Siz sadece doğurmuş oyuncularla ilgileniyormuşsunuz gibi davranıyor. Biz okurumuzun bundan fazlasını hak ettiğini düşündüğümüz için bu ay sizlere çok başarılı bir şair getirdik.
 
Rica ederiz…
 

 “Sen beni zaten hiç sevmedin ki. Benimleyken bile aklın ondaydı senin. Karşıdan karşıya geçmeyi unutup yaşlanmış o çocuk ışıklarda... O yüzden otuz üç sene geç kaldık buraya gelmeye.”

Röportaj:Mehtap Erel


  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
    
İLGİLİ HABERLER

Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
1
tatlıcadı
Cevapla tatlıcadı
24.06.2011 13:30:46
yazıyı okudum hemen nette arama yaptırdım ve kitapçıma sipariş verdim o kadar samimi o kadar içten yazılmış ki mutlaka okumalıyım dedim.
Cevap Yaz
1

KATEGORİNİN HABERLERİ
REDD SALONU SAHNEYE Ç...
KADINLARIN UMUDUNA YOL
"BEYAZ GİYME SÖZ OLUR"
"AKIL TUTULMASI" RÖPORTAJI
ÜNLÜLER VE KÖPEKLERİ
HAMİLEYKEN SİZİ BEKLEYENLER
MİNİKLERİN BOYUT ZİYARETİ
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :