Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
HAFTANIN BAŞLIKLARI

Kısa kısa gündem dedikodusu yapalım bu hafta sevgili okur ne dersin? Her şeyden az az bahsedelim. İyi oluyor öyle de.

 

NASIL MASKE TAKALIM KONUSU:

Maske tak, takın, takalım dan nasıl maske takalıma geçtik. Bu da bir ilerleme tabii. Bence şöyle takalım, öncelikle ağzımızı burnumuzu örtecek şekilde takalım değil mi? Dirseğimize, pazumuza, boynumuza, çenemize takmayalım. Cebimizde gezdirmeyelim. Birbirimizi maskesini kullanmayalım, maskeleri sık sık değiştirelim değil mi? Yok efendim N95 takmayalım mış. Niyeymiş? Ben niye sağlığımı maskesini dirseğinde gezdiren kimselerin merhametine emanet edeyim? Öncelikle, hepimiz okuduk değil mi tüm makaleleri? Okumuş olmalıyız yorum yaptığımıza göre. O halde cerrahi maskelerin virüsün geçişi-transferi anlamında faydası-koruması olmadığını, sadece damlacık transferini engellediğini biliyor olmalıyız. Yani cerrahi maskeden ne kadar virüs geçiyorsa N95 maskeden de o kadar geçiyor. Damlacık mevzusuna gelince en kötü alta ince cerrahi maske takıp üstüne N95 takılabilir. Hani o minnacık kapakçıktan damla denk gelip çıktığını varsayıyoruz galiba burada. O zamanda en fazla yapabileceğim (kendi adıma) alta cerrahi üste N95 takmak olabilir. Tekrar ediyorum cerrahi maske sadece damlacık geçişini engelliyor. Bundan başka bir şey engellemiyor. Kapalı bir alana girdiğinizde sadece cerrahi maske taktıysanız en fazla tükürüğünüz karşıya geçmez. Ama ortamda hasta olan ama farkında olmayan ya da hasta olduğu halde sallamayıp dışarı çıkmış birileri varsa (ki illa vardır çünkü herkes hasta) onların her şeyi size geçiyor. Markete gidiyoruz mesela, millet telefonla konuşmayı bahane ediyor maskeyi indiriyor. Asansör bekliyorum, hapşırık sesi geliyor asansörden, asansör duruyor dışarı çıkanda maske yok. Kargocu geliyor maske yok, sucu geliyor maske yok. Dışarısı hala sigara içen, ağzını örtmeden öksüren, sağa sola tüküren insan dolu. Bırak N95’i hala delirip oksijen tüpüyle gezmiyorsak mucize. Ben yüksek korumalı maskemden taviz vermem. Bu konuda oluşturulmaya çalışılan kamuoyunu da bilimden uzak buluyorum. Doktorların hastanede N95 takamıyor olma sebebi, kendi ceplerinden para verip alsalar geri kalan hastane personelinde yok, ayıp olmasın diye herkes ne takıyorsa onu takıyorlar. Evet bir kapakçık var N95 maskelerde. Evet o kapakçıktan hava transferi oluyor. Arkadaşlar taktığınız cerrahi maskelerden hava transferi olmuyor mu? Nasıl nefes alıyorsunuz olmuyorsa?? Hiçbir koruyuculuğu olmayan cerrahi maskelerden takıp sonra herkesle maskeni tak, burnunu kapa, ağzını ört diye kavga edeceğime, takarım N95 maskemi, alırım kolonyamı cebime, gözümde de gözlüklerim var zaten. Ne yapayım yani, herkesi dövemeyeceğime göre. Nasılsa yakalanıcaz, en azından geciktirebildiğim kadar geciktiririm bu şekilde. Siz çok hassassanız alta cerrahi takın. Üste yüksek korumalı maskenizi mutlaka takın kalabalığa girerken. Sağlığınızı kimseye emanet etmeyin. Bence. 

 

BİR BAŞKADIR

Diziden çıkan kavganın farkında mısınız? Vay arkadaş sinirler bu kadar bozulmuş olabilir mi? Ne ara izlediniz fanı oldunuz da kutuplaşmayı  becerdiniz? Ne kadar müsait zamanı bol insan varmış. Olay o kadar hızlı gelişti ki izleyemeden sıkıldım diziden. Bana da öyle oluyor işte. Bir dizi vardı yabancı. Bir adada insanlar vardı, sis vardı, neydi o? Gizem gizem böyle. Sonu da berbat bitmiş hatta galiba, çok hayal kırıklığı olmuş… Yok imkanı yok hatırlayamıyorum adını, benim hafızam çok fena…. O diziyi de izlemedim. Ona da kitlenmişti heerrrkeeesss. Sonra GoT mu vardı? Deli deli onunla yatıp kalkıyordu herkes. Onu da izlemedim. Bunu da izlemeyeceğim. Ben de böyle bir insanım. Bir şeyi çok burnuma tuttuğunda sevemiyorum onu, istemiyorum. Uzak olacak biraz. Böyle dibimde dibimde sevmiyorum. Çok ittirilmiş sevmiyorum. Sürekli sokağa çıkma yasakları gelsin diyenlerden de huylanıyorum. Çıkma kardeşim sen bana ne karışıyosun oluyorum. Çok ittirmeler, çok tutturmalar bana çok antipatik geliyor. İnsanlar da nerede duracağını bilmiyor ondan belki de. Bu vesileyle altta devam edelim, laf geldi madem…

 

HADDİNİ, HUDUDUNU, SINIRINI UNUTMAK

 

Okullar açılmasın açılmasın. O bitiyor dershaneler de kapansın. Ya sen yollama arkadaş çocuğunu. Dershane okul gibi değil ki. Zorunlu bir yer değil orası. Yollama. Millete ne karışıyorsun. Herkesin çocuğu da İsviçre’de sanat tarihi okumayacak. Herkesin çocuğuna “sen şu ülkede şu okula kaydettir, ordan bu tarafa geçiş yaptırırız” diye tüyo-torpil de gelmiyor. Kimisi ciddi ciddi ve kendi kendine üniversite kazanmaya çalışıyor, bırak çocukları derslerini çalışsınlar, otursun seninkisi evde. Ama olmaazzz. Benim çocuğum oturuyor herkesin ki oturacak! Eh oturmasın seninki de. Hayır benimki oturacak, seninki de oturacak! Kimse nerede duracağını, haddinin nerede bittiğini, nereden itibaren kendisini ilgilendirmediğini bilmiyor. Bitti o fasıl. Herkes her konuda müdahaleyi kendine hak görüyor. Çok saçma bir dönemden geçiyoruz gerçekten. Böyle bir alnıma kocaman bir “kardeşim sana ne” dövmesi yaptırsam hep öyle gezsem yani. Sana ne? Sa na ne! Herkes birbirine ne yapması gerektiğini söylüyor. O maskeyi tak, bu diziyi, izle, okula yolla-yollama. Seçimlerle başladı bu iş. Kolektif ruh olsun, işte oylar bölünmesin diye herkes birbirine karışmaya başladı. “Hep beraber şuraya vericez” bilmemne derken olay kontrolden çıktı. Herkesin birbirinin yaşamı, zevki, keyfi, gelecek kaygısı, endişeleri, zorunlulukları ve tercihleri konusunda fikri var. Kimse bundan bana ne demiyor. Münferit olmak unutuldu. Her şeyi hep beraber karara bağlayamayız arkadaşlar. Zor o. Kan lazımsa birlikte arıycaz, kedi sahiplendireceksek birlikte hareket edicez, seçim varsa gidelim oy verelim evde yatmayalım diyeceğiz ve bu kadar. Bu yani. Ötesi ittirmeye geliyor ve bu herkese gelecek bir sistem değil. Ben çok fazla özel alanıma giriliyor gibi hissediyorum son bir senedir mesela. Doğru değil bu. Evde otur, oraya gitme, 22:00’ye kadar bitir… Bi yeter ama…

 

 

DAHA EN BASİT KONULARDA BiR ARAYA GELEMEMİŞKEN

SOKAK HAYVANLARI

 

Hayvan haklarında bir araya gelebildik mi biz? En basitinden. Herkesin sosyal medya hesabı var kaç kişi av yasaklansın diye, sokak hayvanlarına eziyetin cezası arttırılsın diye sosyal medya paylaşımı yaptı?

 

Bir kap mama bir kap su diye k*çımızı yırtıyoruz değil mi? Kaç kişi mama su bırakıyor?

Kaç kişi sokak hayvanları için 2 tane dış mekan klübesi koydu bir yere? Tanesi 29 lira (plastik olanlar) internette satılıyor. Kaçınız aldınız da 2 tane klübe koydunuz bir yere?

Kaçınız hayvan satın almanın değil sahiplenmenin doğruluğunu anladı? Kaçınız satın alma sahiplen dedi hala gidip ayakkabı seçer gibi çanta seçer gibi marka model hayvan seçen arkadaşlarına? Kaçınız sokaklarda çaresizlik içinde bekleyen hayvanlar için en ufak bir şey yaptı? Kaçınız bir barınağa gitti mesela? Bir hayvanın ameliyatına sponsor oldu mesela? Kaçınız iki tane sokak kedisini veterinere götürüp kısırlaştırdı? Kaçınız bir arkadaşının sahiplendirmeye çalıştığı kedi-köpek yavrusunun postunu paylaştı? Kaçınız çantanızda kedi maması taşıyor? Ikea’da 9.90 minik, elips şeklinde saklama kabı. Alıyorsun bir tane, dışarı çıkarken içine kuru mama koyup çantana atıyorsun. Yıllardır söylüyoruz şunu, kaçınızın çantasında kedi maması var?

 

Yahu kendimizi yırtıyoruz yıllardır hayvanseverler olarak, siz ne yaptınız “komün olarak toplu davranma” noktasında da bizden ne bekliyorsunuz? 

 

 

Daha çok hayvana baktığımız, istediğimiz kadar vermeyi de unutmadığımız adil ve güzel bir hafta dilerim. 

 

XXX

Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 17 senedir “yapıcam”.

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

instagram.com/mehtaperel

twitter.com/mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server'lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap'lı adreste yazılarımı güncelliyorum)