Facebook'ta paylaş Twitter'da Paylaş
UNUTTUĞUMUZ BİR ŞEY

Hep birlikte bir şeyler yapmaya çalışmanın da bir güzelliği varmış. Unuttuğum şeyleri yeniden hatırlamaya başladım. Hayatımın bu dönemi de böyle bir dönem oldu.

Hep kendi başının çaresine bakmaya çalışan biri olarak, birlikte bir şeyler yapmak çok alışkın olduğum bir durum değil. Mesela, sokak hayvanlarına yardım etmeye çalışıyordum ve hep kendi kendime, kimseden yardım almadan, ben ne kadar yapabiliyorsam o kadar yapıyordum. Şimdi yaşadığımız yerde hayvan sever kimseler olarak ufak bir grubumuz oldu ve birlikte bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ve daha kolay oluyor hayat. Hayvanlarımızın başına bir iş geldiğinde birlikte hareket etmek, hastalandıklarında da beraber iyileştirmeye çalışmak, bakımlarını paylaşmak, hem de site içinde hayvan düşmanlarına karşı birbirimize destek olmak iyi oldu. İyi oluyormuş yani gerçekten, iyi etmişiz bir araya gelerek. Onları hem korumaya çalışmak hem de bakımlarını sağlamak kalabalıkla daha az yıpratıcı oluyor. Hayvanlar da bunu hak ediyor. Arkamızı dönüp gitmemiz, “bişi olmaz ya” dememiz değil, bir araya gelerek onlar için en azından tok ve sağlıklı olma halini oluşturabilmemizi hak ediyorlar. Bunu çok önemsiyorum. Aynı şekilde bunu önemseyen insanları önemsiyorum. Onu fark ettim. Hayvanlarla arası iyi olanlarla aram iyi. Beni biliyorsun sevgili okur, çok aksi bir insanım. İnsan sevmem, sosyalleşmem. Ama hayvanlarla arası iyi, hayvanlara bakan, yardım eden insanlarla çok kolay arkadaş oluyorum. Burada kastım evindeki hayvana bakıp geri kalan tüm hayvanlara sırtını dönenler değil. Hayır. Elinden geldiğince sokaktaki çaresiz hayvanlara yardım etmeye çalışanları diyorum.

Sokaktaki tüm hayvanları iyi edemeyeceğimizin, bunun maddi manevi imkansızlığının farkındayım, salak da değilim. Ama işte hepimiz dışarıda elimizden geldiğince, elimizden ne geliyorsa, bir şeyler yapabilsek... Bir kap mama, bir kap su bırakabilsek tamamız zaten. Bunun dışında hasta ve sakat hayvanları veterinere götürdüğünüzde sokak hayvanlarına indirimli bakıyorlar. Siz deneyin yeter ki. Biri de gelip illa ‘masrafı paylaşalım mı?’ diyecektir zaten. Bir canlıyı kurtarmış oluyorsunuz birlikte işte fena mı? Belediyeler de bakıyorlar. Bizim belediye garip bir şekilde sizin verdiğiniz sokak hayvanını, bakımını yaptıktan sonra, bambaşka bir yere götürüp bırakıyormuş. Bunu evindeki hayvanı baktırmaya çalışanlara karşı bir önlem olarak yapıyormuş. Kelimeler kifayetsiz gerçekten. Kim evindeki hayvanı belediyeye bedava baktırmaya çalışır? Yani bedava kısmını anladım da soru şu; belediyeye hayvanı veriyorsunuz, o bir gün hayvan iyileştiğinde, hangi mahalleden aldıysa o mahalleye geri bırakıyor hayvanı. Kimseye haber vermeden. Hayvanına evde bakan insan bunu göze alır mı? Alır başını gider o hayvan bırakıldığı yerden, kim girer o riske? Öte yandan o sokakta yaşayan hayvan yaşadığı yeri tanır. Hayvan severlerin besleme noktasını bilir. Sen alırsın hayvanı belediye olarak, iyileşince aldığın yere bırakırsın. Zaten neredeyse bütün belediyeler böyle yapıyor da bizimki bir değişik. Bir arayıp sorayım bakayım hala böyle mi? Belediye başkanı da değişti sonuçta, belki uygulama da değişmiştir. Neyse, sevgili okur, belediyelerden de yardım isteyebilirsin.

Yine kendi bloğumuzun alt katında bir aktivite alanı yapmaya karar verdik. Birkaç kadın arkadaş, kendi aramızda konuşup, organize olup, biraz çaba, biraz ısrarla aşağıda kendimize harika bir alan yaratıyoruz. Hem de iki oda bir banyo/mutfak böyle bir alan. İçinde kütüphanemiz olacak, pasta-kurabiye kursları olacak, spor alanı planlıyoruz, çay/kahve makinesi, koltuklar. Aşağıya inicez mesela ve kendi aramızda kahve içip muhabbet ederken yan odada çocuklara kuş yuvaları vericez, onlar kuş evlerini boyayacaklar ve adamızdaki ağaçlara asıcaz bunları.

Burada hayvan zehirleyen, her şeye itiraz eden, sürekli arıza çıkaran, kendi mutsuz ve yetersiz olduğundan herkesi mutsuz etmeye çalışan insanlara karşı biz kendi aramızda başka bir kafada hareket ediyoruz ve pek keyfimiz yerinde bu aralar.

Gerginlik, kötülük, fenalık her tarafta var, iyi taraflara da bakmayı bilmek lazım. Bir de ya kendimiz gibi insanlarla bir araya gelip iyi bir şey oluşturmaya çalışmalı veya herkesten uzak durmalı bence. Hep diyorum ya hani, gereksiz sosyalleşmelerle zaman harcamaya gerek yok. Zaman ne kadar çok önemli, bak yeni kitabıma başlamam lazım, dünya kadar iş var yapılacak. Ben niye zamanımı saçma sapan insanlarla anlamsız sosyalleşmelerle harcayayım ki şimdi? Aynı şey senin için de geçerli sevgili okur. Kendin gibilerle bir araya gel, gerisini boşver. Zaman en harcarken düşünmemiz gereken şey. Asla geri dönüşü yok akıllı harcamak lazım.

Bu haftaki yazımın ana fikri ‘imece’ sevgili okur. Hani eskilerin dediği, ilkokulda öğretilen, öğretmenlerimizin hakkında kompozisyon yazdırdığı. Güzel ülkemde unuttuğumuz kavramlardan biri. İmece...

Birlikte bir şeyler yapmanın güzelliği. 

Bunu hayata geri alabiliyorsak, sınırlı sayıda kişiyle de olsa, iyi geliyor insana.

Kendiniz gibi insanlarla buluştuğunuz günler dilerim. Gönül rahatlığıyla ‘inşallah’ diyebiliyorsanız sıkıntı yok...

 

DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:

www.mehtaperel.com 

www.mehtaperel.wordpress.com

www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com

Instagram:mehtaperel

Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server'lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap'lı adreste yazılarımı güncelliyorum)