CANLI YORUMLAR
AHMET ONUR ÜNNÜ
AHMET ONUR ÜNNÜ
Psikolog

SORULARINIZ VE YANITLARI 13

Sizden gelenler
26.06.2012

Bize başka dünyalardan gelmişiz gibi davranıyorlar.

Rumuz otizmlidışlanmasın: Ben çocuğumu önce anasınıfına gönderdim, aslında orada öğretmenlerle de bir problem yaşadık. Normal bir çocuk değil. Diğerleri otururken o kalkıyor; bu sefer diğer çocuklar da ona uyuyor. Hoca, sizin oğlunuzun düzeni bozduğunu söyleyerek, "İstersen gel çocuğunu al" diyor. Bu konuda okul müdürüyle de öğretmenle de karşı karşıya gelmişliğim oldu. Bir de 55 kişilik sınıflardan bahsediyoruz; oradaki kargaşayı bir düşünün! Çocuk canavar gibi... Bazı komutları almıyor, çıkıp gitmek istiyor... Öğretmenle zaten hep bir sorun yaşanıyor. Her öğretmene her yıl durumu anlatmak zorunda kalıyorsunuz. Otizmde yüzde 90 davranış bozukluğu olduğu için, benim oğlumda konuşma probleminden çok davranış bozukluğu ortaya çıkıyordu. Değiştirmek de çok zor oluyor, hazır oraya alışmışken. Aynı yerde kalıp orada mücadele etmeye gayret ettim. Hatta otizmli çocuğumun anasınıfı öğretmeni, sağlıklı çocuğum için o da diğer çocuğun gibiyse hiç getirme dedi. Bizler bu konuda çok yalnız bırakılıyoruz. Sağlıklı insanlar, anneler babalar bize başka dünyalardan gelmişiz gibi davranıyorlar. Hayatımızı kolaylatıracak uygulamalar yerine zorlaştıracak uygulamalar ve davranışlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bize ihtiyacı olan bu çocuklara destek verebilmek için bizlerin güçlü olması lazım ancak bu tür zorluklar bizim gücümüzü azaltıyor. Ne öneriyorsunuz?

Merhaba Otizmlidışlanmasın; Anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla oğlunuzun gelişimsel bozukluğundan dolayı öğretmenleri ve okul yönetimiyle ilgili sorunlar yaşadığınızı belirtmişsiniz. Anayasanın 42. Maddesi “ Hiçbir birey eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz’ der. Aynı zamanda anayasada yer alan 41., 42., 49., 50., 60. maddelerle ailelerin eğitim-öğretim ve çalışma hakkı ve sorumluluğu ile sosyal güvenlik hakkı konularında herkesin yasa önünde eşit olduğu ifade edilmiştir. 61. maddede ise ‘Devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirler alır.’ ifadesi yer almaktadır. Size önerim oğlunuzun ihtiyaçlarına yönelik gerekli eğitim ve öğretilerin kazandırılması yönünde olacaktır. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar eğitimlerini resmi veya özel okullarda sürdürmelidirler. Özel eğitim gerektiren çocuklar okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında kaynaştırma eğitimi alabilirler. Özel eğitim öğrencilerinin kaynaştırma ortamlarına uyum sağlamalarına ya da ders programlarında gerekli uyarlamaların yapılmasına yönelik hizmetlerdir.Eğer imkanlarınız elveriyorsa oğlunuzun öncelikle, kendi ihtiyaç ve gereksinimleri doğrultusunda özel eğitim ve rehabilitasyon alması kendi gelişimi için faydalı olcaktır. Yaşadığınız yerde bulunan Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Özel Eğitim Hizmetleri kuruluna başvurduğunuz taktirde bu kurum oğlunuzu yaşına ve özelliklerine göre Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu ve Eğitsel Plan doğrultusunda en uygun resmi okula yerleştirmekle görevlidir. 

***

Oğlum uyum problemi

Nebahat Bilek: Ahmet bey merhaba, benim 14 yaşında bir oğlum var. Okula ve arkadaşlara uyumuyla ilgili sıkıntımız var; sıkıntımız diyorum çünkü onu mutsuz ve düşünceli görmeye dayanamıyorum. Başta ergenlik dedik ve pek üzerinde durmadık durgun ve yalnız hallerinin ama artık hep böyle görmeye başladık. Neyseki şimdi okullar tatil o da daha mutlu görünüyor. Okulundan hiç yakın arkadaşı yok. Acaba eşimin memuriyeti nedeniyle mi böyle oldu bu çocuk diye düşünmüyor değilim. Şimdi emekliye ayrıldığı için artık yerimiz sabit ama özellikle okula başladığının ilk yıllarında birkaç okul ve ortam değiştirdi. Bunun onu daha sosyal ve girişken bir çocuk yapacağını sanırken o gittikçe içine kapandı. Bir şey konuşmakta istemiyor, sorularımı cevaplamıyor. Daha bunun lisesi ve üniversitesi var, nasıl açacağız bu çocuğu yardımcı olun lütfen.

Merhaba Nebahat Hanım; Genel olarak 12-17 yaş arası ergenlik dönemi olarak adlandırılır. Gençler bu yaş aralığında duygusal ve fiziksel değişimler gösterirler. Bu dönem içerisinde gençlerde güvensizliğin,çekingenliğin,alınganlığın,huzursuzluğun, içine kapanıklığın, sağlıklı arkadaşlık ilişkisi kurmakta zorlanmaların ve agresifliğin görülmesi normaldir. Bu dönemde gençler eliştirilmekten, beğenilmemekten veya dışlanabileceklerinden korktukları için kişiler arası ilişki gerektiren etkinliklerden kaçınma davranışı gösterebilirler. Aynı zamanda yeni insanlarla aynı ortamda bulundukları zaman gerginlik veya endişe hissine kapılabilirler. Bu yaştaki bazı gençler kendilerini yetersiz hissettikleri için kendilerini başkalarından aşağı görebilirler. Genel olarak çocuğunuzun okul, arkadaş ve sosyal hayatı ile ilgilenmeniz, onu öğüt vermeden dinlemeniz , kısacası onunla pozitif ders vermeyen, yargılamayan bir tutum içerisinde iletişim kurmanız hepiniz için faydalı olacaktır. Aynı zamanda her çocuğun yaşamında en önemli ve en etkili örnek ailesidir. Oğlunuza değer verdiğinizi ve ona güvendiğinizi belirtmeli ve  onu cesaretlendirmelisiniz. Oğlunuzun sorabileceği soruları ve onun korkularını ciddiye alarak dinlemeli ve yanıtlamanız. Onun hobilerini ve ilgi duyduğu konularda onu cesaretlendirebilirsiniz. Size önerim bir ergen psikoloğundan yardım almanız yönünde olacaktır.

 ***

Dört yaşındaki oğlum küfrediyor!

Gülendam Şener: Onur bey merhaba, 4 yaşındaki oğlum, çok bıcır bıcır, çok güzel konuşuyor, cümleler kuruyor. Çocuğuma nazar değmesin, konuşmasını duyan herkes bu özelliğine bayılıyor ve onu konuşturmaya çalışıyor. Fakat bir aydır, bu güzel cümlelerinin yanı sıra küfürler de etmeye başladı. Kendisinden yaşça büyük çocuklar öğretmiş galiba. Bu yaştaki çocukla bunu nasıl konuşabilirim, onu küfürden nasıl vazgeçirebilirim? Çünkü şöyle bir handikap var: O küfür ettikçe ona gülen insanlar oldukça onunda hoşuna gidiyor ve sürdürüyor vazgeçiremiyoruz. Bu kötü alışkanlıktan oğlumu kurtarabilirmemiz için bir yol gösterirseniz çok sevinirim.

Merhaba Gülendam Hanım; Oğlunuzun küfür etmesinden rahatsız olduğunuzu belirtmişsiniz.  3 -5 yaş arasında çocuklarda küfür kullanımına sık rastlanmasının nedenleri arasında dil becerilerinin hızlı gelişimi ve duyduklarını taklit etme yeralır.  Küfür ettiğinde ya da kötü söz kullandığında bu kelimeleri kullanmaması gerektiğini kararlı bir şekilde söylemelisiniz. Kısa, net cümleler kullanarak oğlunuzu aşağılamamaya ve suçlamamaya özen göstermelisiniz. Küfürlerin yerini net çizgilerle çizilmelisiniz ve oğlunuza bu konuda ne düşündüğünüzü açıkça belirtmelisiniz. Mesela örnek olarak oğlunuz küfür ettiği zaman eşiniz : “ Bayanların yanında küfür edilmez. ” diyerekten sınır çizebilir. Sizin yanınızda bu eylemi gerçekleştirdiği zaman siz : “ Bu kelimeleri kullanmandan hoşlanmıyorum. Biliyorum arkadaşların küfür ediyorlar ama ben bunları duymak istemiyorum ve bizim evde bunları söylemek yasak. “ diye bilirsiniz. Diğer bir örnek “ oğlum senin arkadaşlarının kullandığı bu sözlere ihtiyacın yok senin kullandığın daha güzel sözler var onları kullan.” diyebilirsiniz. 

 ***

Annemle ilişkimiz

Rumuz Ayda: Merhaba, 21 yaşındayım, üniversite sınavlarına birkaç sene girmek durumunda kaldım ve şimdi ikiye geçiyorum. Vaktimin çoğu okulda geçiyor artık ama sınava hazırlandığım dönemlerden, hatta lise zamanımdan kalan bir sorunum var, hala tam olarak çözülmüş değil. Sorunum annemle anlaşmazlığımız. Genç kızlığımdan beri beni hep eleştirmiştir, ne yapsam ona beğendiremem. Çok hırslı bir yapısı var benimde öyle olmamı istiyor. Sınava girdiğim ilk yıl, birazda evden uzaklaşmak için puanımın tuttuğu Trabzon, Karadeniz Teknik Üniversitesine gitmek istedim. Ama annem izin vermedi. Ona göre orası iyi bir okul değildi, İstanbul'dan çıkılıp Trabzona mı gidilirdi...Bir de ne işim vardı benim bir başıma. Ona göre istanbul’da İTÜ'de filan okumalıydım. İlk seferde İstanbul'da üniversite tutturamayınca ilişkimiz iyice zora girdi. Annem tabii onu seviyorum ama bazen kaçasım geliyor. Benim keyfine düşkün biri olmama çıldırıyor ve sürekli tartışıyoruz. Kesinlikle onun gibi biri olmak istemiyorum ama bazen onun istediklerini yapamayınca da içten içe suçluluk duyuyorum. Çok yoruldum bir şeylerin değişeceğinede inanmıyorum, İTÜ olmasa da Yıldız Teknik Üniversitesi gibi gayet iyi bir okulda okuyorum ama diyorum ya ona yetmiyor. Ne yapabilirim sizce? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim, teşekkürler.

Merhaba Ayda; Anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla annenizin sizi sürekli eleştirmesinden, yaptıklarınızdan memnuniyet duymamasından, onu memnun etmekle ilgili çektiğiniz sıkıntılardan ve aşırı bir şekilde yaşamınıza karışmasından ve yön vermeye çalışmasıdan duyduğunuz sıkıntılarınızı dile getirmişsiniz. Annenizin sizin yaptıklarınızda sıkça kusur ve hata bulmasının sizi sürekli tetikte, sıkıntıda, tedirgin ve kaygılı bir ruh haline soktuğunu tahmin ediyorum. Ergenlikle başlayan ve yetişkinliğe kadar devam eden süreç içerisinde bireyler kişiliklerini ve kim olduklarnı baştan inşa etmeye çalışırlar. Bu dönemde her insan kendisini çocukluğundan ve geçmiş dönemdeki aile bağlarından uzaklaştırarak kendi kimliğini bulmaya çalışır. Aileler çocukları için istedikleri yaşamı onlara empoze etmeye ve dayatmaya çalışabilirler ancak burada ailelerin genellikle unuttukları bir nokta vardır. Çocuklar ailelerinin birer malı veya eşyası değildirler. Onlarda kendilerine ait duygu ve düşünceleri olan ve aynı zamanda geleceğin anne-baba adaylarıdırlar. Size önerim, bilişsel davranışçı terapiler ile ilgili araştırma yapmanız ve bilişsel davranışçı metodla çalışan bir terapistten yardım almanız yönünde olacaktır.

***

Evliliğim

Rumuz kardelen: 4 senelik evliliğim, 2 yaşında bir kızım var. Eşim, iyi bir baba. Sorumluluklarını yerine getiren bir adam aynı zamanda bu özelliklerini çok seviyorum. Fakat neredeyse bir yıldır biz arkadaş gibi yaşıyoruz. Konumuz genellikle çocuğumuz, onun gelişimi, eğitimi, iş güç, aileler filan oluyor. Sanki ilişkimizi konuşmak bir tabu. Renksizleştik, kendimizi görevlere,sorumluluklara verdik. Durumu fark ettiğimde onunla konuştum da. Ama o benim gibi düşünmüyor, neye canını sıkıyorsun anlamıyorum. Her şey yolunda işte, diyor. Ama bence değil. Cinselliğimiz de eskisi gibi değil. Bana “karısıymışım” gibi davranmıyor. Bedenime, bakımıma hep özen göstermişimdir, çocuktan sonra da ilk 2 ay dışında kendimi hiç salmadım. Kırılma ne zaman, nasıl oldu anlamıyorum ama bu mesafe, bu değişim beni mutsuz ediyor. Ama bir sorun olmadığını düşünen bir adamla bu sorunu nasıl konuşabilirim, nasıl düzelteceğiz? Umarım önerceğiniz bir şey olur, teşekkürler.

Merhaba Kardelen; Anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla evliliğinizin monotonlaşmasından endişe ve üzünte duymaktasınız. Konuşmaları,iletişimleri ve birbirlerine ayırdıkları zamanları azalan çiftlerin, birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamamaya, görmemeye ve gidermemeye başlarlar. Zaman içerisinde birbirlerinin istek, arzu ve ihtiyaçlarına yeterince zaman ayırmayan çiftler, hayatlarındaki bu boşlukları, çocuklarıyla aşırı ilgilenerek, iş yaşantılarına ve arkadaşlarına daha fazla zaman ayırarak, veya içlerine kapanarak doldurmaya çalışabilirler. Size önerim öncelikle eşinizle iletişime geçmeniz ve onunla tartışmadan ona kendi iç dünyanızı, neler hissettiğinizi ve neler beklediğinizi anlatmanız yönünde olacaktır. Sağlıklı, dürüst ve içtenlikle kurulan bir iletişim her tür ilişkinin en sağlam temelini oluşturur. Konuşmanız sırasında “sen dili” yerine “ ben dili” kullanmanız, eşinizin savunmaya geçmeden sizi dinlemesine olanak sağlıyabilir. Size önerim uzman aile veya evlilik terapistiyle görüşmeniz yönünde olacaktır.

 

Bu sayfada yer alan tüm soru-cevaplar okurların izniyle yayına alınmıştır.

Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :