“Yemeyen” çocuğu olan anneler hep yorgun olur. Çünkü tüm enerjilerini çocuklarına 1-2 lokma yedirmek için harcarlar. Herkes bir şeyler önerir ama çoğu hiç işe yaramaz. Cılız miniklerin iştahı bazen ergenlikte açılır, bazen aynen devam eder.
“Yiyen” çocukların anneleri, kuşkusuz ilk yıllarda daha rahattır ama tombul bebekler, tombul ergenlere dönüşmeye başlayınca işin rengi değişir. Şişmanlık, çocukların hem ruhsal hem fiziksel sağlığını tehdit etmeye başlar.
Cumhuriyet gazetesinden Figen Atalay'ın haberine göre, Türkiye’deki çocukların yüzde 15-25’i obez ve ne yazık ki çocukluk çağında obez olanların yüzde 60’ı yetişkinlik döneminde de obez oluyor. Ergenlik çağında obez olanlarda bu oran yüzde 80’lere kadar çıkıyor. Yapılan çalışmalar, yetişkinlerde bu sağlık sorununun tedavisinde başarı şansının düşük olduğunu gösteriyor. Yani obezitenin, çocukluk döneminde önlenmesi, sağlıklı bir yaşam için şart.
Çocuklarımıza “zayıf dünya”nın o kadar da çekici olmadığını, yaşamın anlamı haline getirilmemesi gerektiğini anlatmak zorundayız. Aşırı zayıflığın güzel olmakla eşdeğer tutulması sonucu artan yeme bozuklukları, ergenlik ve toplumsal tutumlar nedeniyle 11-12 yaşlarında bile başlayabiliyor.
Yaş ve boy uzunluğu için olağan sayılan en az kiloda bulunmasına karşın, kilo almaktan ve şişman olmaktan aşırı korkma hali olan anoreksiya ile ilgili olarak Türkiye’de kesin rakamlar yok ama bu hastalığa yakalananların sayısının giderek arttığı biliniyor.
Daha çok kalori harcaması için
Enerji harcamada en etkili yol, hareketliliği arttırmak. Çocuk ne kadar çok hareket ederse, o kadar çok enerji harcar. Bunun için de;
- Asansör yerine merdiven kullanmalı,
- Yakın mesafelere yürüyerek gitmeli,
- Televizyon seyretmeyi günde 30 dakika, hafta sonları 2 saat ile sınırlandırmalı,
- Bilgisayar ve bilgisayar oyunlarına günde 30-60 dakikadan daha fazla zaman ayırmamalı,
- Her fırsatta ve hafta sonları yürüyüş, basketbol, voleybol ve koşu gibi sporlar yapmalı.
Çocuklarda en sık görülen yeme sorunları
Seçici yemek yeme: Bu yiyecekler genellikle karbonhidrat ağırlıklı besinlerdir. Dolayısıyla çocukların kilolarında ve enerji durumlarında fazla değişiklik olmayabilir. Yalnız dengeli beslenememenin getireceği gelişimsel gecikmelere maruz kalabilirler.
Duygu durumuna bağlı yemeği reddetme: Çocuğun duygu durumuna bağlı yemeği reddetmesi veya kısıtlı yemek yemesi olarak tanımlanabilir. Genellikle çocuğun kaygılı veya üzüntülü durumlarda yemeği reddetmesi şeklinde görülür.
Duygu durumuna bağlı aşırı yeme: Yaş büyüdükçe duygusal reaksiyonlar az yemekle değil daha fazla yemek yiyerek ortaya çıkabilir.
Abur cubur yeme isteği / Bir şeyler içme isteği: Ailelerin en çok şikâyetçi olduğu şeylerden bir tanesi de çocukların abur cubura olan düşkünlükleri ve abur cubur yedikleri için normal öğünlerini yememeleri, sürekli meşrubat, gazlı içecek içmek istemeleridir.
Yavaş yeme / Yemeği ağzında tutma: Özellikle okulöncesi çağda çocuğun televizyon karşısında yemek yemesi, saatlerce bir lokmayı ağzında tutması, zorla yemek yemesi de sık rastlanan problemler arasındadır.
Bebek beslenmesinde doğru bilinen yanlışlar
- Kilolu bebek sağlıklı olur.
- Erken dönemde ek gıdalara başlamazsa bebek sonra alışamaz.
- Ek gıda döneminden itibaren bebeğin süt ihtiyacı eskisi kadar fazla değildir.
- Ek gıda döneminden itibaren bebeğe verilen meyve ve sebzeler bağışıklık sistemini güçlendirmek için yeterli olur.
- Ek gıda dönemine geçen bebek evde pişen yemekten yiyebilir; özel beslenmeye ihtiyaç duymaz.
- Yetişkin yemekleri 5’inci veya 6’ncı aydan itibaren verilebilir.
- Yüksek proteinli gıdaların beslenmede çok olması önemlidir. (Oysa gereğinden fazla protein bebeğin böbreklerini yorar.)
- Yemek suları faydalıdır.
- İnek sütü sulandırılarak verilirse sakıncalı olmaz.
Neler yapılmalı?
Bebeklik döneminde:
- Yaşamın ilk 6 ayında bebeğinizi sadece anne sütü ile besleyin.
- Bebeğiniz doyduktan sonra mamayı bitirmek için zorlamayın.
- Bebeğinizi doğal meyve ile hazırlanmış meyve püreleri ve yine doğal sebzeler ile hazırlanmış sebze çorbalarına alıştırın.
- Hazır kavanoz mamalarından ve hazır meyve sularından uzak durun.
Çocukluk döneminde:
- Kalorisi yüksek besinlerden kaçınmalı. Örneğin karton kutulardaki hazır meyve suları yerine meyve yemeli. Ayrıca cips, gofret, jöleli şekerlemeler vb yiyecekleri tüketmemeli.
- Fast-food tabir edilen yüksek yağ oranına sahip patates kızartması, hamburger, pizza gibi yiyeceklerden uzak durmalı.
- Şekerli ve gazlı içecekler yerine su, ayran ve süt içmeli.
- Posasız ve yağ oranı yüksek besinlerden kaçınmalı. Bunun yerine dengeli beslenmeli. Sebze yemekleri, baklagiller ve taze sebzelerden hazırlanmış salataları yeme alışkanlığı kazanmalı.
- Öğün atlayıp diğer öğünde aşırı miktarda yemek yeme gibi bir alışkanlık edinmemeli. Düzenli öğünler halinde, yani 3 ana öğün 2 ara öğün yemeli.
- Yemekleri yavaş ve iyice çiğneyerek yemeli.
- Cips vs gibi gelişigüzel atıştırmalardan uzak durmalı.
- Bol bol su içmeli. Çünkü sıvı ihtiyacını karşılamanın en doğal yolu sudur ve su kalorisiz bir içecektir.
- Öğün atlamamalı. Ana öğünlerin arasında taze veya kuru meyve ya da yoğurt gibi ara öğünler yemeli.
Bunlara dikkat...
- Yemek ödül veya ceza olarak kullanılmamalı.
- Çocukların duygularını sözel olarak ifade etmesine izin verilmeli, bu yönde çocuk cesaretlendirilmeli. Yemeyi ya da yememeyi, duygularını bir aktarma aracı olarak kullanması böylece önlenmiş olur.
- Çocuğa zorla yemek yemesi için baskı yapılmamalı.
- Çocuğa yemek yasaklanmamalı, eğer çok yiyorsa eleştirmemeli.
- Abur cubur öğünlerden önce verilmemeli, kolay ulaşılabilir yerlerde olmamalı ama yasaklanmamalı da.
- Aileler akşam yemeklerini birlikte masada yemeye özen göstermeli.
- Televizyon ve bilgisayar karşısında yemek yiyen anne-babalar, çocuklarına iyi rol model olmazlar.
- Anne ve babalar çocukların gözü önünde abur cubur yememeli, sağlıklı beslenme davranışı ile rol model olmalı.
- Evde meyve, sebze gibi sağlıklı besinlerin kolay ulaşılabilir yerlerde olması, çocukların görüş alanına gireceği için belli bir süre sonra yeme alışkanlığı kazanmasına sebep olabilir.