CANLI YORUMLAR
PROF. DR. KEREM DOKSAT
PROF. DR. KEREM DOKSAT
Psikiyatr ve Psikofarmakoloji Uzmanı

ANA RAHMİNE HASRET

Abgar sendromu
02.11.2012

Ali Bey’le Ayşen Hanım’ın yumurtaları, Ayşen Hanım’ın rahminde buluştular ve yeni bir insan yavrusu gelişmeye başladı; doğumdan sonra ona Merve ismini koyacaklardı.

Merve inanılmaz bir süratle gelişmeye başladı. Daha ilk üç ayda bir bebek şeklini aldı, dördüncü ayda cinsiyeti eşeysel olarak belirlendi, kız olacaktı.

Beşinci aydan itibaren işitmeye ve görmeye başladı. Annesinin karnındaki adeleler ve içinde bulunduğu amniyon sıvısında rahatça yüzerken ancak pek silik bir aydınlığı algılayabiliyordu; en çok işittiği de, annesinin kâlbinin düzenli, ritmik ve huzur verici atışıydı. Bu nabız seslerinin de ninnisiyle, zâten vaktinin onda dokuzunu uyuyarak geçiriyordu.

Oh, her şey âlâ idi. Göbek kordonu sâyesinde tek yönlü bir alış içerisindeydi annesiyle; tek verdiği ise olağanüstü bir mutluluktu. Plasenta denen ara organ sâyesinde annesinin kanındaki bütün gıdayı, oksijeni, kendisini koruyacak bağışıklık sistemi bölümlerini âdeta “ham” yapıyordu.

Sekizinci aydan sonra, dışarıda geçireceği hayata karşı hazırlanmaya başladı. En sevdiği şey de tekme atmaktı. Ayşen Hanım bunları gördükçe saadetten kahkahalar atıyor, Ali Bey ise bir mucizeye şâhit olurcasına hazdan kendinden geçiyordu.

Ultrasonografi ile zâten cinsiyeti önceden anlaşıldığı için, kendisine pembe beyaz giysiler, oyuncaklar çoktan alınmış, odası özenle döşenmişti.

Tek eksik olan dışarı çıkmasıydı artık…

Ebeveyni normal doğumu tercih ettiği için, birbirini takip eden üç ayrı ve kendisini zorlayıcı seyahatten sonra kafasını dışarı çıkardı.

Üstü başı salgıyla doluydu da…

Akciğeri de öyle idi!

Sonradan hep ziyaret edip elini öpeceği tonton bir kadın olan Ebe Sâkine Hanım kendisini ters çevirip poposuna da bir şaplak atıncaya kadar, başkaları da burnuna bir şeyle sokup içerideki salgıları temizliyorlardı.

Sonradan hep ziyaret edip elini öpeceği tonton bir jinekolog Doktor Ufuk Bey “APGAR skoru on” diye seslendi ve bunu beş ve on dakika sonra tekrarladı…

***

Daha sonra öğrenecekti ki bu, şuymuş meğer İngilizcesi:

(A)ctivity and muscle tone

(P)ulse (heart rate)

(G)rimace response (medically known as "reflex irritability")

(A)ppearance (skin coloration)

(R)espiration (breathing rate and effort)

5 objektif bulguya verilen puanlardan toplanan skorun 10 olması APGAR skoruna göre yeni doğmuş bebeğin durumunun mükemmel olduğunu gösterirmiş:

-Bebeğin kâlb hızı,

-Solunum sayısı,

-Kas tonusu,

-Refreks cevabı,

-Cilt rengi.

Doğumdan 1 dakika sonra solunum desteği gerekip gerekmediği, bebeğin doğum esnasında hayati organların kan ve oksijen alışverişlerinin durumu değerlendirilmektedir.

Doğumdan 5 ve 10 dakika sonra ilerideki sinir sisteminin gelişiminin değerlendirilmesi, yeni doğan dönemindeki ölümler açısından, 1. dakika APGAR skoruna göre daha doğru fikir verir.

Anne ve bebeğe bağlı sebeplerin her biri APGAR skorlamasının düşük olmasına sebep olur. Doğum öncesi ve doğum sırasında bebeği sıkıntıya sokabilecek anne ve bebeğe ait birçok faktör APGAR skorlamasını etkileyebilir: Annenin alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, hipertansiyon ve damar hastalıklarının olması, plasentanın erken ve önde gelmesi, doğumun uzaması anneye ait sebepler...

Keza, doğum sırasında anestezi süresinin uzaması, kordon dolanması, ilk kakayı yutması, bebeğin adale ve sinir hastalıkları, doğumsal anormallikler, solunum yolu tıkanıklıkları, kullanılan ilâçlar, doğuştan kâlb hastalıklarının olması, akciğer enfeksiyonları ve doğum travması ise bebeğe ait faktörlerdir.

Özellikle 10. dakika APGAR’ın düşük olması ilerideki nörolojik hasarı gösterebilmesi açısından önemlidir. Bu çocukların takibi daha dikkatli yapılmalıdır. Bu skorlama özellikle doktorun çocuğu takibinde kolaylık sağlar. APGAR skoru yüksek çıkan çocuklarda da bâzen, nâdiren de olsa sonraki günlerde sağlık problemleri görülebilir. Sağlıklı bir şekilde hayata merhaba diyen çoğu bebeğin APGAR skoru 8′in üzerindedir.

***

Ebe Sâkine Hanım’ın şaplağından sonra yaygarayı bastı Merve bebek. Tamamen refleksten ibâret olan bu doğal tepki aslında ilk nefesini alıp, akciğerini şişirmesi içindi ve başka bir amacı da yoktu. Bâzı romantik teorisyenlerin bunun Ayrılma Anksiyetesi olduğunu ve bütün psikiyatrik hastalıkların temelinde bunun yattığını filân sandılar.

Merve Bebek bunları asla hatırlamayacaktı ama hep kendisine anlatıldı. Fotoğrafları, videoları gösterildi.

Ama…

Sembolik de olsa…

Ana rahmindeki konforu kim özlemez ki?

Oradaki intibalar amigdala denen derin beyin çekirdeğinde saklanır hep!


Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
 
1
beyza
Cevapla beyza
19.02.2013 11:34:40
güzel ve zorlu bir süreç hem anne için ,hem bebek için ,sağlıklı bir bebek Anneye verilen en güzel bir lütuf bence...
Cevap Yaz
Gökben Büyükak
Cevapla Gökben Büyükak
10.12.2012 17:05:47
Bu kadar net bir durum için insanların "Ayrılma Anksiyetesi" demiş olması ve hatta demeye devam ediyor olması son derece trajikomik. Kaleminize sağlık.
Cevap Yaz
bûya
Cevapla bûya
02.11.2012 10:57:12
ahahahaaaa:)) "Bâzı romantik teorisyenlerin bunun Ayrılma Anksiyetesi olduğunu ve bütün psikiyatrik hastalıkların temelinde bunun yattığını filân sandılar." burası muhteşem olmuş:))
Cevap Yaz
1
Adınız:
 
Soyadınız:
 
Email:
   
Sikayet & Öneri:
 
Talebinizi Seçiniz :