Genetik faktörler, beslenme şekli, çevresel etkiler ve stres hastalıklara neden olan etkenler olarak biliniyor. Bazı durumlarda fiziksel özellikler, çevresel faktörlerle birleşince de hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Bu duruma en iyi örnek, tıpta "Pnömotoraks" olarak adlandırılan hastalık yani, göğüs boşluğuna hava dolması.
Pnömotoraks, uzun boylu, esmer tenli, ince bir fiziğe sahip olan 20-35 yaş arasındaki erkeklerde daha sık görülüyor. Bu kişiler bir de sigara içiyorsa, daha fazla dayanamayan akciğerlerin üzerinde baloncuklar oluşabiliyor. Daha sonra bu baloncuklar patlıyor ve akciğer neredeyse portakal kadar kalıyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, pnömotoraks hastalığı hakkında bilinmeyenleri anlatıyor.
AKCİĞER BALON GİBİ SÖNÜYOR
Akciğerler göğüs boşluğu içinde, kaburgaların arasındaki korunaklı bir bölgeye yer alıyor. Pnömotoraks, göğüs boşluğunda hava olması anlamına geliyor. Oysa göğüs kafesi içerisinde hiç hava olmaması gerekiyor. Akciğerler tıpkı sünger gibi organlar ve bir kapalı kutunun içinde duruyorlar. Ağızdan alınan hava akciğerlerin içine gidiyor, dışarıda toplanmıyor. Bu organlar bir çeşit balon gibi de düşünülebilir. Eğer balon bir yerden patlarsa akciğer sönüyor.
Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, akciğerlerin travmaya bağlı nedenlerle veya kendiliğinden patladığını belirterek, travmaya bağlı patlama nedenlerini şöyle sıralıyor:
- Akciğerler darbe aldığında,
- Akciğere bıçak gibi kesici aletler girdiğinde,
- Bir çarpmanın etkisiyle kaburga kırıldığında.
Akciğerin kendiliğinden patlamasına ise “Spontan Pnömotoraks” adını verdiklerini anlatan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, şu bilgileri veriyor:
“Sigara içenlerde daha çok olmak üzere, akciğerin üst kısımda küçük baloncuklar oluşmaya başlıyor. Bu balonlar ıkınma, hapşırma, öksürmeyle patlıyor ve akciğerlerdeki hava göğüs boşluğunda toplanıyor. Bu hastalık uzun boylu, ince, zayıf ve esmer erkeklerin hastalığı olarak biliniyor. 20-35 yaş arası kişilerde daha sık ortaya çıkıyor. Kadınlarda görülme sıklığı ise erkeklere göre 10’da bir oranında. Tıknaz, iri yarı kişilerde çok daha nadir görülüyor.” diyor.
Hastalık her yüz bin erkeğin 20'sinde görülüyor. Sigara içenlerde hastalık sıklığının erkeklerde 22, kadınlarda 6 kat arttığını ama bu fiziksel özelliklere sahip olan, sigara içmeyen erkeklerde de hastalığın görüldüğünü ifade eden Prof. Halezeroğlu, “Burada kişinin günde kaç adet ya da kaç paket içmesi değil, hiç içmemesi önemlidir. Az içilmesi kişiyi bu hastalıktan kurtaracak diye bir kural yok. Sigarayı sadece pnömotoraks riski taşıyanların değil, sağlıklı hiçbir bireyin içmemesini öneriyoruz. Sigara genç, yaşlı, kadın, erkek demeden tüm bireylerin sağlığını tehlikeye sokan bir alışkanlıktır.”
PATLAMA ANINDA NE OLUYOR?
Akciğerlerin patlaması sırasında kişinin göğsünde ani ve şiddetli bir ağrı oluştuğunu, bu ağrının adeta şimşek gibi kişinin göğsüne girerek öksürüğe yol açtığını ifade eden Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, hastaların bu durumu "Öksürmeye başladım, nefesim daraldı, iki adım atamaz oldum" şeklinde ifade ettiklerini ve akciğerdeki delinmenin büyüklüğüne göre bazen birkaç saat yaşanabileceğini, hasta kısa bir süre içinde doktora başvurmazsa basınçlı havanın etkisiyle hayatını dahi kaybedebileceğini belirtiyor.
EVLERİ HASTANEYE YAKIN OLMALI
Pnömotoraks hastalarının belli bir süre uçağa binmesi, hayat boyu da sualtı dalışı yapması yasaklanıyor. Hatta bu kişilerin bir sağlık kuruluşuna yakın oturmaları önemli. Ayrıca bu hastaların kabız olmamaları şart; ıkınırlarsa, aşırı efor yapıp sigara içmeye devam ederlerse akciğerleri yine patlayabiliyor.
TEDAVİSİ NASIL YAPILIYOR?
Hastalık ilk defa ortaya çıktığında eğer içeride toplanan hava az miktarda ise sadece oksijen veriliyor. Buradaki hava bir süre içerisinde kendiliğinden emiliyor. Eğer akciğerlerden kaçan hava fazla miktarda ise dren takılıyor, yani içeri ince bir hortum takılıp kaburgalar arasında ilerletilerek göğüs kafesi içinde toplanan hava boşaltılıyor. Dren burada iki üç gün boyunca kalıyor. Akciğerler şişip gelişiyor. Ardından dren çekiliyor. Bunların ardından kişinin sigara içmesi, uçağa binmesi yasaklanıyor. Tüm bu yasaklar yaklaşık 3-6 ay devam ediyor. Kişi sualtı dalışından ise yaşamı boyunca men ediliyor.
Hastalığı bir kez geçirenlerde ikincii kez olma ihtimalinin yüzde 25 olduğunu açıklayan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, şunları söylüyor:
“Hastalığın tekrar etme ihtimali var, yüzde 75 nüksetmez; yüzde 25 oranında ise tekrar olur. Yani bu hastalığı geçiren her dört kişiden birinde hastalık bir daha oluyor. Bu durumda bu hastaları ameliyat ediyoruz. Endoskopik olarak video-tororoskopik yöntemle, çökme olmasın diye akciğeri kaburgaların iç yüzüne yapıştırıyoruz. 1.5 cm'lik tek bir kesiden göğüs kafesinin içine kamerayla giriyoruz. İçerde akciğerdeki baloncukları çıkartıp akciğerin yapışmasını sağlayacak bir işlem yapıyoruz. O zaman akciğer göğüs duvarına yapışıyor, bir daha pnömotoraks olmuyor. İşlem yaklaşık bir saat sürüyor ve hasta 2-3 gün sonra taburcu oluyor. Hastaya sigara içmesini yasaklıyoruz ancak uçağa binebiliyor, uzun yolculuk yapabiliyor, denize girebiliyor. Öte yandan basıncın oluşturacağı riskler nedeniyle sualtı dalışını yasaklıyoruz."