Beyin öncelikle 2 şeyi algılamaya programlanmıştır. Bunlardan biri gerçekler yani nesnellik, diğeri ise zihinsel yani soyut algılardır. Zihinsel algı 5-duyusu ile algılamadığı halde bireyin bir nesnenin çevrede devam edebileceğinin farkına varmasıdır. Farkında olduğunun farkında olmak olarak özetlenebilir.
Nitekim insan homo sapiens sapienstir. Sapiens farkında olmaksa sapiens sapiens farkında olduğunun farkında olan anlamındadır. Zihinsel algıda iki önemli ileri aşama vardır. Bunlardan biri; kendini yani kendi zihinsel varlığını fark etmek; diğeri ise diğerlerinin zihinsel varlığını fark etmektir.
Çocuk, 3. yaşın sonunda kendi zihinsel varlığını olmasa da bedensel varlığını fark etmeye başlar. Dikkat edilirse bir bebek 6 aylık civarında elleri, 8 aylık civarında ayakları, 10 aylık iken de kulakları ile ilgilenir. Bakar, eller… Bütün bu hareketlerinin amacı kendi bedenini fark edebilmektir. Kendi farkındalığını kazanma çabalarıdır.
Çocuk bedensel farkındalığını kazanırken tırnak ve saçlarının da kendine ait olduğunu fark eder. Tırnak ve saçları kesilirken acıdığı ya da acıyacağı için değil, kendi bedenine ait bir kısım kesilip koparıldığı kendi bedeninden ayrılmaya çalışıldığı için “etinden et koparılmışçasına” ağlar. Onun ağlama nedeni anlaşılamaz ve “acımayacak, acımayacak” diyerek onu eğitme amacı ile susturmaya çalışılır. Hatta davranışları şımarıklık olarak nitelendirilir. Şımarık olması engellenmek amacı ile ağlamasına aldırmadan saç ve tırnak kesme işlemine devam edilir.
Bir çocuk hekimi olarak çok sayıda çocuğu yıllar boyu takip etme (büyütme) şansına sahip oldum. Hatta bir süredir, büyüttüğüm çocukların çocuklarını da büyütmenin keyfini yaşıyorum. Gözlemlerime göre, saç ve tırnak kesimi sırasında aşırı tepki gösteren çocuklarda ileride kaygı bozukluğu yani süreğen anksiyete gelişme olasılığının daha fazla olduğu kanaatindeyim. O nedenle, varsa çocuğun bu davranışı yakından izlenmeli, yine varsa diğer tedirgin hallerine bir çözüm üretmelidir.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin