Üniversiteye giriş maratonu asıl şimdi başlıyor. Yüz binlerce adayın sınav maratonu, önceki gün sona erdi. Ama asıl zorlu süreç şimdi başlıyor. Puanlar yakında açıklanır, hemen ardından tercih dönemi başlayacak...
YÖK, ÖSYM, aileler ve en önemlisi de adaylar tarafından fazla ciddiye alınmasa da, üniversiteye giriş maratonu ÜGM’nin en önemli aşaması, tercih sürecidir. Niye mi? İşte gerekçeleri:
Tercih kurbanı olmayın!
- Tercih süreci bir anlamda yaşamınızın bundan sonraki kısmına yön veriyor.
- Üzerinde fazla düşünmeden yapacağınız bir tercih sıralaması yaşamınızı altüst edebiliyor.
- Kendinizi bir anda hiç tanımadığınız bir kentte, bir üniversitede ve size hiç de uygun olmayan bir mesleğin kucağında bulabiliyorsunuz.
- Kazandığınızda gidip kayıt yaptırmasanız bile, bir sonraki yıl ortaöğretim başarı puanınız yarı yarıya düşeceği için, sadece bu yılınız değil, gelecek yılınız da kayıp yıl olabiliyor.
- İlgi ve yeteneğinize göre değil de popülariteye bakarak yapacağınız tercihlerin yaşamları nasıl etkilediğini görmek için çevrenizdeki üniversite mezunlarıyla konuşmanızda yarar var. Kaç kişi, öğrenim gördüğü alanda çalışıyor? Kaç kişi yaptığı işten memnun?..
- Her yıl yüz binlerce adayın tercih kurbanı olmasının en önemli nedeni, yanlış bir tercih yapıp, onun peşine takılıp gitmesidir. Örneğin, puanım ona yetiyor diye çok da istemediği bir mesleğe yöneliyor ve üniversiteyi kazanıyor. Sonra da girdim bitireyim diyor ve bitiriyor. O kadar emek verdikten sonra da, mademki okudum bu mesleği yapayım diyor ve bu zincirleme mutsuzluk, bir ömür boyu sürebiliyor. Bu konuda yüz binlerce örnek bulabilirsiniz.
- Tercih sıralaması aslında, hangi üniversiteyi ve hangi fakülteyi seçeceğinizden daha çok kendinize nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz onun belirlenmesidir. Yani hayati bir önem taşıyor ve üzerinde yeterince düşünülmeyi hak ediyor...
- Siz siz olun ne kendinizin ne de çocuklarınızın geleceğini şansa, son dakikaya ve kulaktan dolma bilgilere bırakmayın. Yoksa ileride çok büyük pişmanlıklar yaşayabilirsiniz...
Bugünü değil yarını düşünün
Her ne kadar, yüz binlerce genç için şu anda üniversiteye girmekten daha önemli bir hayal olmasa da, bu durumun o kadar da abartılmaması gerektiğine yönelik çok sayıda işaretler var. Örneğin, işsiz üniversite mezunlarının sayısı. İşsizlik sıralamasında ilk sırada onlar geliyor. Üniversiteye girdiklerine de, mezun olduklarına da bin pişmanlar. Ne iş bulabiliyorlar, ne de bu konuda tünelin sonunda bir ışık görüyorlar. Okudukları yıllara mı, mezun olduktan sonraki boşa geçen yıllara mı yoksa gelecekteki hallerine mi yansınlar, bilemiyorlar.
Yani çok büyük çabalar harcayıp üniversiteden mezun oluyorsunuz ve haklı olarak beklentiniz çok daha yüksek oluyor. İşte hayal kırıklığı da o noktadan sonra başlıyor, ödül beklerken ceza alan öğrenci konumuna düşüyorsunuz...
Madalyonun bu yüzü çok da iç açıcı değil. Ama özellikle dikkatinizi bu noktaya yoğunlaştırmak istiyoruz ki, 4, 5 yıl sonra, sizleri de aynı noktada görmeyelim.
Üniversite bitirmek elbette çok önemli ama eğer size iyi bir gelecek için referans sağlamıyorsa işte o noktada tüm önemini yitiriyor. Size önerimiz, meslek seçerken, ilgi ve yetenekleriniz doğrultusunda, bugünden çok yarın öne çıkabilecek, size iş olanakları sağlayacak mesleklere ve bu eğitimi en iyi şekilde veren üniversitelere yönelmeniz. Yoksa ileride sadece sizler değil en yakınlarınız da derin üzüntüler yaşayabilir...
İyi meslek, iyi üniversite?
Yukarıda yazdıklarımızı okuyup da sakın paniğe kapılmayın. Eğer kafanızı kaldırıp, bu konuyu tıpkı testler gibi ciddiye alırsanız, önümüzde daha hem kendinizi, hem de üniversite ve meslekleri tanıma konusunda yeterince zaman var. Tercih bildirimi muhtemelen temmuzun son haftasında başlayacak ve ağustosun ilk hafta sonuna kadar devam edecek. İşe bu süreyi, henüz tatil moduna girmeden, ciddi bir şekilde değerlendirirseniz, ileride çok büyük üzüntü ve zaman kaybından kendinizi korumuş olursunuz.
Milliyet/Abbas Güçlü