Önce bu iki terimin bir tanımlamasını yapalım: Konsantrasyon, diğer her şeyi dışarıda tutarak, tek bir faaliyete veya olaya yoğunlaşabilme yeteneğidir. Dikkat süresiyse temel bir konsantrasyon düzeyi sağlayabildiğimiz sürenin uzunluğuna verdiğimiz isimdir. İkisi birden, öğrenme için ihtiyaç duyulan önemli özelliklerdir.
Peki o halde, çocukların konsantrasyon düzeyleri arasında neden bu kadar çok farklılık vardır ve dikkat süreleri nasıl artırılabilir?
Bu soruların yanıtları insan beyninde yatmaktadır. Teknik olarak beyin bir organdır; ancak birçok açıdan onu bir kas gibi düşünmek işleri daha kolay hale getirecektir. Sağlıklı olması için diğer tüm kaslarımız gibi egzersize ihtiyaç duyar. Beyninizi dikkatli bir şekilde eğitirseniz değişik alanlardaki kapasitesini artırabilirsiniz: Hafıza, konsantrasyon, dikkat süresi, esneklik ve imgelem gücü bu becerilerden birkaç tanesidir. Aynı fiziksel egzersizde olduğu gibi, onu dikkatli ve güvenli bir şekilde esnetmezsek, beynimizin gerçek kapasitesinin boyutlarını anlamamız mümkün olmaz. Ve aynı vücudumuzun diğer parçaları için geçerli olduğu gibi, eğer beynimizi ihmal edersek, bazı zihinsel yeteneklerimiz gerileyebilir ve hatta tamamen yok olabilir.
Herkesin kabul edeceği üzere, fiziksel kapasitemizi genetik yapımıza göre ancak bir yere kadar artırabiliriz; aynı şey zihinsel kapasitemiz için de geçerlidir. Ancak çocuk hangi genetik yapıyla doğarsa doğsun, esas bakılması gereken yetenekleriyle neleri yapmayı seçtiğidir. Örneğin beynini ne şekilde sağlıklı tuttuğu, gerçek anlamda beynini ne kadar çalıştırdığı ve tam potansiyelini keşfetmek ve bunu ilerletmek için ne kadar çaba gösterdiği çok daha önemlidir.