Biz anne-babalar, öğün aksatılmadan ailenin hep beraber sofraya oturduğu ve evde pişirilen yemeklerin tüketildiği bir nesilin çocuklarıyız.
Ne var ki, bizim çocuklarımız bu geleneği bizler kadar düzenli yaşayamıyorlar.
Özellikle son yıllarda daha az hareket eden, televizyon ve bilgisayar başında daha fazla zaman geçiren çocuklar bir de sağlıksız beslendikleri zaman ne yazık ki çağımızın en büyük problemi olan obezite kaçınılmaz son oluyor.
Fast food gıdalar yerine geleneksel Türk mutfağına dönüş yapılsa obezite ile mücadelede çok büyük adım atılacağını belirten uzmanlar, Ramazan vesilesiyle soframızdan ve mutfağımızdan eksik etmememiz gereken gıdaların ve ürünlerin tekrar altını çiziyor.
Fasulye, nohut, bulgur, yeşil mercimek, kırmızı mercimek, bezelye, bakla, barbunya gibi bakliyat ürünler, yanı sıra zeytinyağlı ağırlıklı beslenmenin hem kalp ve damar hastalıklarına iyi geldiği ve aşırı kiloyla mücadele ettiği bir gerçek.
Posalı ve lifli gıdaların tüketiminin arttırmak, şekerli ve gazlı içecekler yerine ayran, su ve kompostoya geri dönmek hem çocuklarımızın hem de kendi sağlığımız için büyük önem taşıyor.
Hızla önümüze gelen, yağlı ve içinde ne olduğu belli olmayan yiyecekler ve her geçen gün unutulan geleneksel ve sağlıklı öz lezzetlerimiz yüzünden ülkemizde şeker hastalığı, çocuk diyabeti, kalp ve damar hastalıklarını arttırdığına dikkat çeken diyetisyenler geleneksel Türk mutfağına geri dönülmediği takdirde bu hastalıkların artacağına dikkat çekiyorlar.
Sağlık Bakanlığı'nın obeziteyle savaştığı ve herkese bedava adımsayar dağıttığı şu günlerde biz annelere düşen daha fazla yemek pişirmek, daha çok evde yemek olsa gerek…