D.B., eşi G.B.'nin kendisini başka bir erkekle aldattığı ve onunla yaşadığı iddiası ile boşanma davası açtı.
Aile Mahkemesi davacı kocanın talebini yerinde gördü; kadının sadakatsızlik gösterdiği gerekçesi ile çiftin boşanmasına karar verdi. Ancak G.B.'nin avukatı kararı temyiz etti.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de çiftin boşanmasını sağlayan yerel mahkemenin kararını bozdu. Gerekçe olarak ise, aldatma olayının süreklilik arzetmemesini ve bir defalık bir davranış olmasını gösterdi.
Hürriyet gazetesinden Dinçer Gökçe'nin haberine göre üst mahkeme, yerel mahkemenin verdiği boşanma kararını oybirliği ile bozarken, gerekçe olarak şu hükme yer verdi:
"Davacı kocanın boşanma davası ‘haysiyetsiz hayat sürme’ sebebine dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığından söz edilebilmesi için ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için eşin sosyal hayatta, toplumun genel değer yargıları ile çatışan olumsuz nitelikte kabul edilen davranışının süreklilik göstermesi ve bu davranışın diğer eş için birlikte yaşamayı ondan beklenemez hale getirmesi gereklidir.
Süreklilik göstermeyen bir defalık bir davranış Türk Medeni Kanunu’nun 166’ıncı maddesindeki evlilik birliğini temelden sarsılması durumu için yeterli olabilirse de haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanma kararı için yeterli değildir.
Davalı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı, toplanan delillerle anlaşılmaktadır. Davalı kadının gerçekleşen bu davranışı davacı koca bakımından birlikte yaşamayı ondan beklenemez duruma getirmiş ise de sürekliliği olmadığı anlaşıldığından haysiyetsiz hayat sürme ile Medeni Kanun’un 163’inci maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır."