Yaş:
Bel ağrılarının sıklığı yaşla birlikte artar ve 40-60 yaşlarında en sık karşımıza çıkar.
Cins:
Kadınlarda bel ağrısının daha sık tanımlanması, ağrı nedeniyle hekime daha kolay başvurmalarına bağlanmaktadır. Gerçekte, kadınlar ve erkekler arasında, mesleki risk faktörleri dışında fark olmadığı belirtilmektedir.
Duruş bozukluğu:
Kambur duruş, belin fazla çukur ya da düz tutulması bel ağrısının önemli nedenlerindendir.
Fiziksel uyum bozukluğu:
Sürekli egzersiz yapan ve fiziksel aktiviteleri iyi olanlarda bel ağrısı daha azdır.
Akciğer hastalığı:
Kronik öksürük nedeniyle bel ağrısı riskini arttırmaktadır.
Sigara, kafein:
Diskin oksijenle beslenmesini bozar; kronik öksürüğe neden olarak bele fazla yük binmesine yol açar.
Yapısal özellik:
Bacak boyu farkı, skolyoz (gövde eğriliği), kamburluk, bel kavsinin artması ya da azalması vücudun ağırlık merkezinin kaymasına yol açarak sırt ve bel ağrısına neden olur.
Şişmanlık:
Kasların zayıflamasına ve omurgaya binen yükün artmasına neden olarak bel ağrısına yol açar. Aşırı yük altındaki kaslar kolay yorulur ve incinmelere açık hale gelir, kolayca incinirler. Fazla kilonun baskısı altında belin normal kavsi artar. Omurlara fazla yük biner. Artan yükle birlikte basıncın eşitsiz dağılımı disklerin fıtıklaşmasını kolaylaştırır. Karın bölgesinde biriken yağlar nedeniyle yük kaldırırken vücuda yakın tutmak zorlaşır ve bel ağrısı riskini arttırır.
Çok doğum:
Kasların zayıflamasına, bağların gevşemesine neden olur.
Psikolojik faktörler:
Stres altında yaşayan kişilerin bel ağrısıyla karşı karşıya gelmeleri diğer insanlardan çok daha sıktır. Gerginlik bel ağrısına, bel ağrısı gerginliğe yol açarak oluşacak kısır döngünün kırılması çok zor olabilir.
İşle ilgili psikolojik faktörler şunlardır:
- İşini sevmeme
- Takdir edilmeme
- Aşırı gerginlik
- Ağır kaldırma gerektiren meslekler
Doğru teşhis, doğru tedavi...
RÖNTGEN
Kemik yapıdaki sorunların gösterilmesinde yararlı bir tanı aracıdır. Kas, bağ ya da diskten kaynaklanan bel ağrılarında hiç yararı yoktur. Bu nedenle yalnızca kemiksel sorunların ayırt edilmesinde kullanılır. Doğumsal kemik bozuklukları, bel kaymaları bunlar arasında sayılabilir. Bel ağrılarının %90’ı kısa sürede kendiliğinden iyileştiğinden, her bel ağrısında hemen röntgen çektirmek gereksiz yere para ve zaman yitirmek olacaktır.
Bel ağrılarında tanı öncelikle hekim tarafından klinik olarak konur.
Bel ağrılarının çoğunluğu kendiliğinden ya da uygun cerrahi dışı tedavilerle geçebilir.
Röntgen, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans gibi incelemeler çoğu zaman tanı ve tedavi planı için gerekli değildir. Bel ağrınız, uzun süreden beri orada duran ve size hiç zararı olmayan, BT ya da MR’da rastgele saptanmış bir disk fıtığı ile ilişkili olmayabilir. Hatta çoğu zaman bu incelemelerde saptanan rastlantısal birtakım bulgular, tedavi planının yanlış yönlendirilmesine, hatta gereksiz cerrahi girişimlere neden olmaktadır. Bu incelemelerin gereksiz yere istenmesi durumunda, getirdiği parasal yükün çok önemli olduğu da akıldan çıkarılmamalıdır. Bel ağrılarının çoğunluğu kendiliğinden ya da uygun cerrahi dışı tedavilerle geçebilir. Hemen birçok ileri radyolojik incelemelere girişmek, çoğu zaman gereksiz ve bazen de tehlikeli olabilmektedir.