Yeni projesi "Parti İstanbul" ile yeniden hayranlarına merhaba diyen Ege Çubukçu, bugüne kadar kaliteli isimlerle çalışmış olmayı hem müzikal hem de karakterinin samimiyetiyle alakalı olduğunu söylüyor.
Genelde müzikleri ve besteleri hazırladıktan sonra kendini müziğin enerjisine kaptırdığını söyleyen Çubukçu, "Benim için müzik ve söz birbirini tamamlayan iki öğedir. Birinin diğerinin önüne geçmesi tercih ettiğim bir durum değil" diye konuşuyor.
Onur Toraman, Hipotez Amoral Report +18 AGE köşesinde bu hafta Ege Çubukçu ile yaptığı röportajda müzikten, futbola merak edilenleri soruyor.
Yeni projenin adı “Parti İstanbul” hangi hedefler ile başladınız ?
Albümlerime verdiğim uzun ara içerisinde birçok yeni çalışma hazırladım. Parti İstanbul aslında bunlardan biri değildi. Birbirinden farklı soundlarda hazırladığım çalışmalarımdan hangisini piyasaya süreceğimden emin değildim. Karar aşamasındayken Emrah Karaduman ile birlikte daha iddialı bir sound yaratmak istedik. Bu süreç içerisinde çok kısa bir sürede bu denli iddialı bir müziği hazırlamasıyla Emrah, beni de bu şarkı için teşvik etmiş oldu. Zaten bundan sonrası çok hızlı gelişti. Kısa sürede sözleri hazırlayıp, vokalleri kaydedip ilk çıkış yapacağımız şarkıyı da böylelikle hazırlamış olduk.
Bedük nasıl dahil oldu?
İkimizde yakın zamanlar içerisinde yeni çalışmalar hazırladığımız için, bir araya gelip birbirimizin çalışmalarını dinleyip, fikir alışverişi yapıyorduk. Bedük Parti İstanbul’u dinlediğinde çok heyecanlandı. Ben de kendisine bu parçanın Bedük versiyonunun albümde olmasının, hem benim için hem de dinleyenler için ekstra bir güzellik olacağını düşünerek teklif yaptım. O da bu projede yer alarak, albümde çok güzel bir renk oldu.
Klip yine yıkılıyor! Tanıdığımız birçok yüz sana destek olduğunu görüyoruz. Hatırı kırılamayanlardan olmalısın?
Kariyerim boyunca bu konuda çok şanslı oldum. Hem müzikal çizgimin, hem de karakterimin samimiyetiyle alakalıdır diye düşünüyorum. Alternatif müziğin en güçlü sesleriyle, divalarla ve farklı tarzda yabancı artistler ile çalıştım. Bu çeşitliliği yakalamak başka türlü mümkün olmazdı herhalde. Bu nedenle eşlik eden herkese çok teşekkür ederim.
Sözleri hangi psikoloji içinde yazıyorsun?
Genelde müzikleri ve besteleri hazırladıktan sonra kendimi müziğin enerjisine kaptırarak, şarkının içindeki zilden tutun da basın yürüyüşüne kadar bir çok detayı düşünerek şarkının sözlerini yazıyorum. Çünkü benim için müzik ve söz birbirini tamamlayan iki öğedir. Birinin, diğerinin önüne geçmesi tercih ettiğim bir durum değil.
“Şık şık koptu kulüp bak, benim eküriyi kesmiyor sek rakı” ,“Durdukça yerine sallanıyor kafa, ayıldıkça ver bana sustayı” benim sosyal medyada sloganım oldu çoktan, tam da bundan bahsediyorum aslında şarkı sözleri konusunda ?
Tabii ki yaşanmışlıkların katkısı büyük oluyor söz yazımında. Bu şarkıyı yazacağım diye bir kaç gün gezip tozup, o kafayı yakalamaya çalışmıyorum ama dostlarımla yaşadığımız anılar veya konserlerimde dinleyicilerimin enerji ve yaşam stillerinden çıkarımlarda bulunarak, doğal bir akış yakalamaya çalışıyorum.
Yadırgayanlar ve alkışlayanlar arasındaki oran nasıl?
Kariyerimin başlarındayken, kendimi ve müziğimi bazı kesimlere benimsetmek konusunda mücadele vermem gerekti. Halihazırda benimsenmiş bir tarzla karşılarına çıkmadım çünkü. Şimdilerdeyse büyük bir farklılık var. Gözlemlediğim kadarıyla Türk dinleyicisi beni ve tarzımı benimsemiş durumda. Bu da benim açımdan mutluluk verici.
Benim gözlemlediğim kadarı ile memnun görünüyorsun? Fakat “Kimseye söylemedim ama aslında şu da olmuştu” dediğin bir tepki aldın mı?
Özellikle bahsettiğin türden bir tepki almadım. Gelen yorumlar çoğunlukla olumlu ve şevk verici.
İlk röportajımızı 2009 yılında yapmıştık, yıl 2012 ve ses tonu (HARİKULADE) hariç çok farklı bir Ege ile karşı karşıyayım. Neler değişti?
Her çalışmamda bir öncekinden daha fazlasını yapmaya gayret ettiğim için, kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hiçbir zaman bir adım bile geriye gitme gibi bir düşüncem olmadı. Bu nedenle çalışmalarıma ara vermiyorum. Zaman içerisinde dijital ve sosyal çalışmalarımla da farklılık yaratmaya gayret ettim. Parti İstanbul gibi bir projenin yapım olarak bütün sorumluluğu üstünüzde olunca, dersini iyi çalışmak gerekiyor. Türkiye’ de rap, hip hop veya R&B hak ettiği değeri görüyor mu?
Türkiye’de hiç bir müzik tarzı veya sanat eseri hak ettiği değeri görmüyor. Endüstrileşmeden de göremez. Rap ve hip hop camiasına yapılan yatırımın değeri çok az. Müzisyenler, birçok alternatif tarzda olduğu gibi yatırımlarını kendileri gerçekleştiriyor. Bu da müziğin Türkiye’de kültür endüstrisinin içindeki yerini göstermeye yeterli bence.
Biraz Avrupai işler yapmaya çalışıyorsun, bu da Ege Çubukçu’ yu diğerlerinden ayırıyor. Biraz daha oralı mı olmamız lazım kaliteli müzik yapmak için?
Bu benim tarzım. Samimi olmak için kendime yakın olanı icra ediyorum. Başka isimlerden de farklı tarzlarda şarkılar dinlemek güzel bir şey. Müziği evrensel kılan nedenlerden biri de bu değil mi? Fakat müziği kaliteli kılan, her noktasında lokal bir zihniyettense, evrensel bir zihniyete sahip olmaktır. Bu yüzden yaptığım işi sadece Türkiye için yapıyormuş gibi hazırlamıyorum. Dünya standartlarında işler yapmaya çalışıyorum. Buralarda çok duyurulmasa da, yaptığım çalışmaların Hollanda, Belçika, Almanya, Amerika ve Macaristan gibi ülkelerde çalınıyor ve dinleniyor olması bu düşüncemi destekliyor.
Ege, kliplerine vs. baktığımda gerçekten cool birini görüyorum. Yanılıyor muyum?
Parti İstanbul’dan bahsediyorsan, yönetmenim Harun Işık, özellikle canlı/hareketli kareler kullanarak, beni olduğum gibi gösterme gayretindeydi. Zaten çok yakın arkadaşım olması sebebiyle çok da zorlandığını düşünmüyorum. Performans çekimleri haricinde, gezdiğimiz mekanların hiçbirinde, etrafımızda bir kamera varmışçasına takılmadık. Gayet doğaldık. =)
Hatta ortamların aranan ve hafta sonu telefonu susmayan, sürekli bir yerlere davet edilen aranan adamlar gibisin.
Genel olarak günlük akışım içerisinde, eğlenmeye bu kadar çok vakit ayıramıyorum. Çünkü çalışacak ve araştıracak çok fazla zamana ihtiyacım oluyor. Her günüm klibimdeki gibi geçmiyor. Dinleyecek çok şarkı, okuyacak çok kitap ve zaman ayırmam gereken bir çok sorumluluğum var.
(Dobra dobra ) ”Seks, aşk, tekila, viski, marjinal parti “ senin açından ne anlam ifade ediyor?
Seks, müzik dinlerken güzel, her BPM’de. Aşk, söylendiği gibi bir kez yaşanmıyor. Tekila, egzotik, viski sek buzlu. Marjinal parti Cem Yılmaz... (Stand up gösterisindeki bir esprisi gelir aklıma: Hani bizdik marjinal? =) )
Radyo programı yapmayı düşünüyor musun?
Her zaman. Radyoculuk benim ilk mesleğimdi. Beni müziğe bu kadar yakınlaştıran da radyo oldu. Bu yüzden hiçbir zaman kopmak istemem. iTunes, podcast gibi kanallarım aracılığıyla da dinleyicilerime kendi çalışmalarımı sunduğum oluyor.
Klipler doğrultusunda görüyorum ki oyunculuğa da inanılmaz yatkınlık var. Rahat tavırlar sergiliyorsun. Belki oyunculuk düşünülür mü?
Eğer senin gibi düşünen sinemacılar varsa ve onlar da aynı şekilde bana güveniyorlarsa kesinlikle denemek isterim.
Merak ettiğim hangi takımlısın?
Galatarasay’ı tutuyorum.
Tuttuğun takımın müziklerini yapmalısın bence, inanılmaz olur!
Galatasaray için değil ama Milli Takım’ımız için Avrupa Şampiyonası için bir çalışmam olmuştu Gülben Ergen’le. Henüz fırsatım olmadı ama yapmaktan keyif alacağı bir çalışma olurdu. Bir de PS’de FIFA playlistine aldı mı tamamdır bu iş! =)
Eurovision’ a neden sizin tarzınızda kimseyi almıyorlar ? (Bence büyük bir ayrımcılık ve TRT için büyük bir kayıp)
Eurovision’da hatırladığım kadarıyla her hangi bir ülkeden bu tarzda yer alan bir yarışmacı olmadı. Türkiye’den böyle bir atılım gerçekleşse, kesinlikle yenilikçi olurdu.
Çağırılsan kabul eder misin? (Ben olsam prestij için seçerim sadece)
Ben bir performans sanatçısıyım. Müziğimi hiçbir sahne gözetmeksizin icra etmek benim işim. Gözlemlediğim kadarıyla, yarışma konseptinde olduğu için oldukça stresli bir süreç. Önemli olan yarışmak değil, ülkeni ve müziğini temsil edebilmek...
Senin yolunda gitmek isteyenlere “şunu yapmadan şunu yapmayın“ diyeceğin şeyler var mı?
Cin olmadan adam çarpmayın. =)))
Bir sonra ki röportaj için 3 (üç) yıl beklemek istemem doğrusu!
Bekletmemeye çalışırım... Her an her yerde olmaktansa, dört gözle beklenmek bambaşka bir keyif.
Unutmadan kafamıza göre bir şarkı yapalım çok isterim, halk huzurunda açık teklifte bulunmuş olayım ( : ) ) Geri dönüşü olmasın…
Şarkının adı mı “Geri Dönüşü Olmasın”? =) Genelde düet yaptığım çalışmalarda bile sözleri ben yazdığımdan, benim için farklı bir çalışma olabilir.
Ege Çubukçu ilgili en doğru ve güncel bilgileri hayranların nereden takip edebilirler ?
Olmaz mı işte size tam liste... =)
RESMI SAYFA = www.egecubukcu.com.tr
FACEBOOK = cubukcuege
TWITTER = yuzdeyuzege
iTunes PODCAST = egecubukcu
PODOMATIC = egecubukcu
SOUNDCLOUD = egecubukcu
VIMEO = egecubukcu
YOUTUBE = yuzdeyuzege
INSTAGRAM = egecubukcu
BLOGSPOT = yuzdeyuzege
SOUNDTRACKING = yuzdeyuzege
BANJO = yuzdeyuzege
Röportaj: Onur Toraman