"Kızım markete giderken benim ayakkabılarımı giymek istiyor, izin vermeyince kendini yerlere atıyor."
Klinik Psikolog Şeniz Pamuk'a göre, birinci yaşını anne-babasının gözetiminde ve denetiminde tamamlamış olan çocuk, birinci doğumgününden itibaren hızlı bir değişim yaşamaya başladığını söylüyor. O zamana kadar çocuğunun hareketlerini tahmin edebilen, ihtiyaçlarını anlayıp onları giderebilen anne-babalar bir anda kendilerini çaresiz hissetmeye başladığını belirtiyor. Çocuk birinci ve ikinci doğumgünleri arasında bir çok alanda çok hızlı bir değişim gösterir; bu değişim ikinci yaş içinde daha da hızlanır ve çok belirgin bir hal alıyor.
Çocuğun ikinci yaşından sonra geçireceği değişikliklerden haberdar olmak, anne-babayı kendileri açısından sürprizlerle dolu bir döneme bir ölçüde de olsa hazırlayabilir. İki yaş dönemi, ergenlik dönemi ile büyük benzerlikler gösterir; her iki dönemde de çocukların amacı, anne-babalarından ayrışmak ve kendi sınırları içinde kendi dünyalarını kurmak ve kendilerini keşfetmektir. Bu nedenle iki yaş dönemine "ilk ergenlik" de denebilir.
İki yaş döneminin inişli çıkışlı ruh hallerini yaşamak, kendi alanını yaratmak ve kendi sınırlarını oluşturmak adına mücadele vermek, çocuğun duygusal ve kişilik yapılanması açısından son derece gereklidir. Bu dönemi yaşamamış ya da aşamamış çocukların daha ileriki yaş dönemlerinde insiyatif alamayan, ancak her şeyi kontrol etmeye çalışan, kendine güveni gelişmemiş, çok endişeli bireyler olabildikleri görülür.
2. yaşta aniden neler oluyor?
• Beden kontrolü: Bu dönemdeki çocuğun kendi bedeni üzerindeki kontrolü, bedenindeki gelişmelere paralel olarak giderek artar. Çocuk, yürümekten koşmaya, tırmanmaya geçer.
Tuvalet eğitimi bu yaş döneminin en belirleyici konularından biridir. Çocuk, bu konuda son derece edilgen bir konumdayken, anne-babası yavaş yavaş bu konuda kendisinden etkin bir kontrol beklemeye başlar. Tuvalet eğitimi, çocuk açısından bakıldığında, vücudunun ürettiği bir şeyi tutmak ve/veya bırakmakla ilgilidir. Çocuk için vücudunda üretilen bir şey çok değerlidir ve çocuk bunu dışarı çıkarma ve bunu "verme" konusunda son derece kararsızdır. Bu nedenle tuvalet eğitiminin nasıl gerçekleştirildiğinin çocuğun daha sonraki kişilik gelişimi üzerinde büyük önemi vardır. Çocuk tuvalet eğitimine hazır değilse, fazla da zorlanmaması yerinde olur.
Sembolik düşünce:
Konuşmanın ortaya çıkması: Çocuk değişik sesler çıkarmak, parmakla göstermek ya da bir kaç kelime söylemekten derdini kelimelerle ve kimi zaman da cümlelere anlatmaya başlamıştır. Çocuk artık isteklerini aktarabilmekte, sorular sorabilmektedir.
Oyun: Çocuk, artık nesneleri eline alıp onların özelliklerini "basit" yöntemlerle anlamaya çalışan bir varlık değildir. Bu dönemde çocuk, oyuncaklarla çok daha amaçlarına uygun bir şekilde oynar; kimi zaman onları araştırmaya, keşfetmeye çalışır, kimi zaman da onları bir şeyin yerine kullanır. Örneğin bir kap bir bebek banyosu da olabilir, bir bardak da. Bu dönemde çocuk, oyunu kuran ve yöneten kişi olmaya başlar. Sırayla oynama da bu dönemde gözlenmeye başlanan bir özelliktir, örneğin birbirine top atma ya da kutuya bir şeyi sırayla atma gibi. Anne-babalar bu dönemde, çocukla karşılıklı oyunlar oynamaya başalayabilirler.
• Benmerkezci düşünce ve tümgüçlülük: Bu yaşlardaki çocuk, her ne kadar karşısındaki kişinin duygularından etkilense de kendi istekleri ve ihtiyaçları ön plandadır. Bu dönem, onun kendisini kendi gözünde ispatlama dönemidir ve bu nedenle de kendisi odak noktadadır. Örneğin annesi üzgün olduğunda çocuk onu güldürmeye çalışabilir, ancak hala başkalarının duygu ve düşüncelerini anlama ve davranışlarını buna göre ayarlamak için çok küçüktür; bu beceri dört yaş civarında gelişir. Bu yaştaki bir çocuk, kendisinin her konuda yetkin olduğunu görmek ister. Bu nedenle bu konuda çok da hassastır. Başaramadığı bir konuda bir yetişkin ona yardım etse de bunun çok da vurgulanmasını istemez.
• Paylaşma: Bu dönem, çocuklarının sahiplenme duygularının çok güçlü olduğu bir dönemdir. Daha önce tuvalet eğitiminde de bahsedildiği gibi, çocuk için kendisine ait olan çok önemlidir. Bu nedenle bu yaştaki çocukların bir arada oynaması genellikle hüsranla sonuçlanır, çünkü bu yaştaki çocuklar birbirlerinin durumunu gözetebilecek ya da oyun sırasında çıkabilecek sorunları çözümleyebilecek durumda değillerdir. Bu dönemdeki oyunlar "paralel oyun" olarak nitelendirilir. Bu yaştaki çocuk, genellikle oyuncağıyla ne yapacağını tam olarak kendisi bile bilmez.
• Taklit: Çocuk ikinci yaşında, hem yetişkinleri hem de diğer çocukları çok daha bilinçli bir şekilde taklit etmeye başlar. Çocuğun davranışları taklit etme isteğinin arkasında, bazı davranışlarının tam olarak nasıl yapıldığını anlayıp daha yetkin olma isteği vardır. Çocuk, bir işi tam olarak taklit edemediğini gördüğünde çok öfkelenebilir, durumu protesto edebilir.
• Başarma: Bu dönem içinde çocuk için kafasında kurguladığı şeyleri doğru yapmak son derece önemlidir. Çocuk kendisini bir çok konuda çok yetkin olarak algılamak ister ve bunun gerçekleşmediği durumlarda öfke nöbetleri geçirebilir; çok utanabilir ve içine kapanabilir.
• Kendilik farkındalığı: Bu yaştaki çocuk için anne-babadan ayrışmak ve kendini tanımlamak ana konulardan biridir. Çocuk bu dönemde kendini fiziksel ve duygusal olarak tanır, sınırlarının farkına varır; başkalarının kendisini nasıl algıladığının farkına varır ve bu da onun kendisini algılayışında büyük rol oynar. Bu dönemde "ben/bana" söylemi ön plandadır.
• Doğru-yanlış algısı: Bu dönemde çocukların bir eşyanın ya da bir eylemin doğru veya yanlış olması yönünde görüşleri olduğu gözlenir. Örneğini kırık bir bardak ya da lekeli bir tişört çocuğu rahatsız edebilir ve bunun düzeltilmesini ister. Bu yaştaki çocuklar bir işi kendilerine göre doğru yaptıklarında da hemen kendi kendilerine gülümserler.
Özetle, iki yaş çocuğunun üstesinden gelmesi gereken işlerin sayısı oldukça fazladır; bu dönemdeki çocuğun gündeminin oldukça yoğun olduğunu söylemek mümkündür. Bu dönemi yaşamak, çocuk açısından çok ciddi iç çatışmalara neden olsa da, yetişkinler açısından ise zaman zaman bir kabusa dönse de duygusal gelişim açısından önemlidir.
Bu dönemin uygun bir şekilde aşıldığı nasıl anlaşılır?
İki yaş döneminin yaşanması kadar nasıl tamamlandığı ve bir üst gelişim dönemine nasıl geçildiği de çocuğun kişilik yapılanması açısından büyük önem taşır.
Çocuğun bu dönemi;
• Çevresindeki kişilere karşı sevginin yanında zaman zaman öfke de duyabileceğini bilerek,
• Kendini ifade edebileceği gibi zaman zaman isteklerini bastırması gerektiğini anlayarak,
• Bir çok şeyi yapabileceği, becerebileceği halde bir çok şeyi de yapamayacağını, ancak bunun utanılacak bir şey olmadığını anlayarak
• Bazı konularda bağımlı, bazı konularda bağımsız olunacağını kavrayarak tamamlaması bu dönemim amacına uygun bir şekilde aşıldığını gösterir.
Bu dönemin sonunda çocuk, bağımlılık, bağımsızlık, yakınlık, kendini ortaya koyma, öfke, onay, beğenilme, beğenilmeme, gurur, kıskanma ve bir ölçüde rekabet duygularıyla tanışmış ve bunları içine sindirmeye başlamış olmalıdır.