Son günlerde, ülkemizde hayvanlara kötü muamele haberlerinin sayısındaki artışı ve yeni hazırlanan hayvan hakları yasasının -kamuoyunda "ölüm yasası" olarak nitelendirilen- etkilerini haberlerden ve sosyal medya üzerinden takip ediyoruz. Anne boyutu yazarlarımızdan, usta gazeteci Can Ataklı'da bu haftaki köşe yazısında hayvanlara yapılan kötü muamelelere ve yeni hayvan hakları yasasına değiniyor:
"Anlatacağım olay, hayvanlarla ilgili hatırladığım ilk anım.
Galiba 5 yaşında falandım.
Gece vaktiydi. Erzincan’da, oturduğumuz fabrikanın lojmanından içeri girerken, kapı önünde zıplayan bir şey görmüştüm.
Babam “Aaa kurbağa” demişti. Yanına gittim, çömeldim, kurbağaya bakıyorum. Zıpladı. Arkasından gittim. Bir daha zıpladı.
Elime küçük bir taş aldım, kurbağanın tam üstünde tutup bıraktım, taş kurbağanın başına çarptı, kurbağa sendeledi, daha önceki gibi zıplayamadı.
Gülmeye başladım ki, tam ensemden bir el tutup beni havalandırdı. Babamdı. Gözleri ateş gibiydi, havada asılı kedi gibi dururken “Ne yapıyorsun, onun da senin gibi canı var, senin kafana taş bırakmamı ister misin?” diye bağırdı gece karanlığını yırtan bir sesle.
Mosmor olmuştum.
Korku içindeydim.
Gövdemin içinden bir şeylerin fışkırmaya başladığını hissettim.
Kim bilir belki “vicdan” öyle bir şeydi.
Bu olayı hep utanarak hatırlarım.
Kötü bir niyetim yoktu, kurbağanın zıplamasını engellemek istemiştim, sevmek, bakmak, incelemek istiyordum besbelli.
Ama canını yakmıştım.
İşte o gün bu gün, bilerek isteyerek hiçbir hayvana zarar vermedim, vermemeye çabaladım.
Sinek, sivrisinekten başka hayvan öldürmedim.
Evde akrep çıktı örneğin. Tabii öyle ısıracak, zehirleyecek cinsten değil. Ama kıyıp da ezemedim. Bir peçeteye koyun dışarı, bahçeye attım kim bilir kaç kere. Ne kadar yaşayacaksa o kadar yaşasın diye.
Fare de öldürmedim. Bir tarihte evde fare izleri görülmüştü. Evdeki herkesi korku sarmıştı. Fare var diye kimse yere basmak bile istemiyordu.
Sonunda farenin izini buldum, bir köşede sıkıştırdım. Herkes ezip öldüreceğimi sandı.
Hayır öyle yapmadım, sıkıştığı yerin önüne bir naylon torba koydum, farecik kaçayım derken bu torbaya girdi, sonra torbayı aynen dışarı çıkarıp fareyi kendi doğasına bıraktım.
Örümcek de öldüremem.
Birkaç kez kakavat denilen hamam böceğini ezmiş olabilirim, çaresizlikten tabii.
Herhalde henüz 5 yaşında yaşadığım, bana büyük ders olan kurbağa olayı vicdanımın en geniş yerine çöreklenmiş.
Hayvanlar konusu nereden aklıma geldi?
Meclis’e yeni bir yasa tasarısı geldi. Hayvan haklarını düzenleyen bir yasa.
Ancak bu yasayı hasretle bekleyen hayvan severler, şu anda tam bir şokta. Çünkü yasa bekledikleri gibi değil.
Yasada hayvan haklarını korumak bir yana onları daha da mağdur eden maddeler var.
Örneğin “uyutma” maddesi hayvan sevenlerin uykusunu kaçırıyor. Hiçbir hayvanın hangi yöntemle olursa olsun öldürülmesine razı gelemiyorlar.
Bunun bir soykırım olduğuna inanıyorlar.
Tamamını okumak için tıklayınız...