Mehmet Ali Erbil Kıbrıs’ta (yine) bir otel+kumarhane karışımında (yine) bir sebeple bulunuyor ve çıkışta etrafını (yine) çeviren kameramanlara (yine) bir espriler yapmak durumunda kalıyor ve (yine) pot kırıyor.
Yine affedilecek…
Yine de….
Kendisi komik olmak uğruna canlı yayında birisinin pantolonunu indirmişti. (Biz de böyle bir gülme anlayışı var evet. Hani böyle hanzoca bir şekil…. Kıçı göründü ehihehüiehekiki… Bizce komik bu… Evet…)
“AAA çok ayıplamıştık” ve bir müddet iş bulamamıştı ve sonra ağda reklamından televizyon showlarına yatay geçiş yapıp, yine gündeme oturdu. Bu seferki icratı; “Kumarda karı kazandım, Kıbrıslı karı” söylemi oldu.
Yine ayıplandı.
Yine unutulacak…
Böyle durumlarda, böyle şeyler söyleyen adamlar olduğunda, hep aynı sahne canlanıyor gözümün önünde.
Yıl 19.. bilmem kaç. Zuhal Olcay’ı izliyorum. Filmin adı, "Dünden Sonra Yarından Önce" Müzik, Onno Tunç. Çok güzel bir girişi var parçanın. Zuhal Olcay elinde bavul, apartmanın merdivenlerinden çıkıp kapıyı çalıyor. Kapıyı başka bir kadın açıyor. Zuhal Olcay bavulu kadına veriyor. Kadın, “Ben kazandım yani” diyor. Çünkü bavul Zuhal Olcay’ın kocasına ait. Kadında karısına rağmen araya giren sevgili.
Zuhal Olcay, “Evet diyor sen kazandın.”
“Ama neyi?”
Sevgili, “Duayen sunucumuza” ben de şöyle sormak isterim (Mümküse fonda müzik başlasın)
Sen “karı” kazandın da, o kadın ne kazandı peki?
Yazı: Mehtap Erel