Anne babalar çocuklarını gelebilecek bütün kötülüklerden korumak, yanlış yaptırmamak adına onların hayatlarını kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Çocuklarının yaşamda karşılaşacağı bir çok deneyimi yaşayıp, hatalarından ders almalarını engellerler.
Çocuklarının hayatlarını kolaylaştırmak adına, onların hayatlarını kendilerine göre düzenlerler. Peki bu doğru mu? Çocuklar ilk doğduklarında o kadar kırılgan ve küçük görünürler ki, onları bu ‘büyük ve acımasız’ dünyaya getirmelerini sorumluluğu olarak onları gelebilecek bütün kötülüklerden korumada kendilerini sorumlu hissederler. Fakat bu sorumluluğun sınırlarının çizilmesi, çocuğun ruh sağlığının gelişimi açısından çok önemlidir. Fazla korumacı ve kontrolcü olan aileler farkına varmadan çocuklarını aslında ilerideki tehlikelere son derece açık bir biçimde yetiştirirler çünkü onlara hayatta öğrenebilecekleri en önemli şeylerden birini öğretmezler: hata yapmayı ve hatalarından ders almayı.
Psikolog Senem Zeytinoğlu, fazla korumacı ebeveynler genellikle çocuk büyütme ile ilgili yanlış inançlar beslerler. Çoğunun ‘iyi ebeveynlik’ olarak algıladıkları aslında fazla korumacılığın belirtileri olduğunu söylüyor.
Bu inançlardan bazıları şunlardır; ‘Çocuklarımı kontrol etmeliyim’, ‘Ben çocuklarımdan üstünüm’, ‘Mükemmel bir ebeveyn olmalıyım’, ‘Çocuklarım benden daha önemli.’
- Anne babalar çocuklarını gelebilecek bütün kötülüklerden korumak, yanlış yaptırmamak adına onların hayatlarını kontrol etme ihtiyacı duyarlar.
- Çocuklarının yaşamda karşılaşacağı bir çok deneyimi yaşayıp, hatalarından ders almalarını engellerler.
- Çocuklarının hayatlarını ‘kolay etmek’ adına, onların hayatlarını kendilerine göre düzenlerler.
Çocuğunu kontrol etme ihtiyacı, ebeveyn çocuk ilişkisini büyük ölçüde zedeler çünkü çocuk iki şekilde tepki verir; ya karşı gelir ya da itaat eder. Karşı gelen çocuk ile ebeveyn arasında hiç bitmeyen bir sürtüşme başlar. İtaat eden çocuk ise öfkesini içine atar ve bu öfke ileri de kendine güvensizlik, kaygı ve depresyon şeklinde kendini gösterebilir.
Her ebeveynin gönlünde ‘mükemmel ebeveyn olma’ hayali yatar. Bu her ne kadar son derece masum bir istekmiş gibi görünse de, aslında ebeveynin kendisini ve çocuğunu mutsuz etmekte birebirdir. Öncelikle unutulmamalıdır ki, ebeveynler de insandır. Ve hiç kimse mükemmel değildir. Çocuğu hiçbir fırsattan mahrum etmemek ve mükemmel çocuk yetiştirmek adına çocuğunu istemediği halde çeşitli aktivitelere sürüklemek, kapasitesi olup olmadığını bilmeden sınavlarda sürekli 5 almasını beklemek, etraftaki insanların ne düşündüğüne çocuğunuzun mutluluğundan daha çok önem vermek doğru değildir. Unutulmamalıdır ki önemli olan çocuğunuzun mutlu olması ve kendi kendine yetebilmesidir. Bir ebeveyni ‘iyi’ yapan budur.
Fazla korumacı ebeveynler, çocuklarının onlardan daha önemli olduğunu dolayısıyla onların ne olursa olsun her türlü isteklerini yerine getirmeleri ve onlara asla hayır dememeleri gerektiği düşünürler. Fakat unutulmamalıdır ki, hayat her zaman böyle değildir. Çocuk başkalarının haklarına saygı duymayı öğrenmelidir çünkü hayat ortak paylaşımı ve anlayışı gerektiren bir süreçtir. Çocuğunun her dediğine ‘evet’ diyen ana baba, sınırları olmayan ve ben merkezci bir çocuk yetiştirir.