Bu hafta tatil rehavetini atlatamamış olmamın etkisiyle neden bahsetsem, bu sefer hangi modasal saplantımdan bahsetsem diye düşünürken, ilhamın gözünü seveyim, uzun süre önce bahsetmek istediğim ama atladığım bir şey geldi aklıma. Şey diyerek kendisine haksızlık ettiğimin farkındayım ama o kadar olur diyerek size kadife saplantımı anlatayım bir yandan da sezonun parçalarından, bu kumaşın güzelliğinden, yaşadıklarımdan bahsedeyim.
Ben çocukken annem kışları üşümeyeyim diye giydirirdi, kalın fitilli kadife pantolonları. Aslında yumuşak dokusunu severdim sevmesine de aşkımız bir süre sonra bitti. Komşunun oğlunda aynı kalın fitilli pantolonu görmemden bahsedersem eğer neden bitmiş olduğunu anlarsınız mutlaka, hele benim kısa saçlarımla onun uzun saçlarının da yakaladığım uyumla beraber kadife pantolonumdan jet hızıyla uzaklaşmıştım. Böyle de çocukluğuma iner, analizimi yaparım. Neyse ki o kadar derin bir travma olmamış.
Yıllar geçer…
Genç(!) zamanlarım, sadelik mi desem mi salaşlık mı desem öyle bir tarzım var ki hala salaşlığı ayrı bir severim bu arada. Belli başlı kıyafetlere yapışıp kaldığım bir dönem. Nereden bulmuşsam, almışsam artık bu sefer ince fitilli mürdüm rengi kadife bir pantolonum var ki kendisi bu sezon olsaydı elimde bayram ederdim. O pantolon da böyle takılıp kaldığım parçalardan. Ufaktan eskiyecek biliyorum, bir yandan giymeye kıyamıyorum bir yandan üstümden çıkartasım gelmiyor. Böyle giyerken bile içim giden bir pantolon… Kar yağmış haliyle kar tatili… Sevgili ben de kadife pantolonumu bu havalarda giymeyip ne zaman giyeceğim diye düşünmüş olmalıyım. Evde misafirler var. Benim de markete gitmem gerekiyor. Kalın kış tüyü, kürklü, yeşil, askeri tip montumu da giydim dışarı çıkıyorum. Dikkatinizi çekerim o montta bu sezon trendlerinden. Neyse, artist artist gezinen bir tip düşünün, dışarıda hoş romantik, lapa lapa yağan bir kar var ben de bir kar , kış tutkunu olarak kuğu gibi süzülüyorum kıyafetlerimle derken mermerin üstüne düşen karın ne kadar kaygan olduğunu da keşfetmiş oldum. Kadife pantolonum da montum da mermer zeminle yakından tanışmış oldu. Ancak sevgili pantolonum bir daha üstümde görünemedi, dizinde oluşan olağanüstü komik yırtıkla çöpü boyladı, bir daha öylesine güzelini de bulamadım.
Kadifenin beni böylesine anılara götüreceğini hiç düşünmezdim. Bir kadife nelere kadir demek ki…
Gelelim bu güzelim en çok yakıştıklarına, ben clucthlara en çok yakıştırıyorum, mesela şu aşağıdakine bittim, hatta aşağıdaki parçaların birebir aynısının dolabıma girmesini istiyorum, bilmem anlatabildim mi? Ne kadar şık, ne kadar elegant…
Ondan sonra tabii ki pantolonlar geliyor hele o eski müdrüm pantolonumun benzerini bulabilseydim ne mutlu olurdum ama şu ana kadar hiç gözüme ilişmedi. Olmadı ceketler hadi olmadı makosenler diyebileceğim bir sıralamam var ama tüm bunların yerine Balmain’de gördüğüm bu mavi kadife pantolona ve Burberry Prorsum’da gördüğüm şu trençkotla hayran kalmakla yetindim.
Dur bakayım, dolabımda zamanında kıyamadığım mavi bir kadife ceketim vardı şu anda bedenime olmayan, en iyisi gideyim ben onu giyineyim de yeni bir hatıra kalsın bana. Ceket üstümde yırtılırsa falan haftaya da onu anlatırım artık.