Son zamanlarda, İngiltere ve Amerika’da “yummy mommy” diye anılan bir sosyal mesele tartışılıyor. Cafe, restoran, havaalanı gibi topluma açık alanlarda gürültü yapan çocuklar ve orada bulunan herkesin buna anlayış göstermesi gerektiğini düşünen anneler herkesin meselesi haline geldi.
Görüşler ikiye ayrılıyor; Birinci grup –özellikle gruplar halinde gezen- annelerden şikayetçi olanlar. Modernlik ya da rahatlık adı altında çocuklarına aşırı tolerans gösteren veya çocuk sahibi olduğu için toplumun geri kalanından ayrıcalıklı olduğunu düşünen kadınların “siz bu gürültüyü çekeceksiniz” tavrı pek çok kişiyi rahatsız ediyor. Şikayetler genellikle şöyle;
-
Romantik bir akşam yemeği yiyememe
-
İş seyahati sırasında uçakta dinlenememe, uyuyamama veya raporlara göz gezdirememe
-
Tatilde dinlenememe
Aileler -özellikle çocuk sahibi olmayan aileler- rahatsızlıklarını şöyle dile getiriyorlar;
“Çoğunlukla gruplar halinde geziyorlar, çocuklar ağlasa veya kendilerini yerlere atsalar da istiflerini bozmuyorlar, ‘rahatsızsanız siz kalkın’ gibi bir tavırları var, girdikleri her alanı ele geçiren bir ‘anne mafyası’ ile yaşamak zorundayız.”
Öte yandan, başta kadın forumları olmak üzere dünyanın her yerinden anneler kendilerini benzer şekillerde savunuyorlar;
“Küçük çocuklarımız olması sosyal yaşamdan kopmamızı gerektirmemeli. Bizim de arkadaşlarımızla bir arada olma hakkımız hatta ihtiyacımız var ve evet gürültü yapan küçük çocuklarımız var. Çocuk yetiştirmeyen insanların bilmediği şey; ağlayıp bağıran çocuğun üzerine düşmek işleri daha fazla çığırından çıkarıyor, o yüzden yaramazlık yaptıklarında dikkatimizi çekmelerine izin vermiyoruz. Aramızda bunu abartanlar elbette vardır korkunç bir haftanın sonunda, nihayet kız arkadaşlarımda oturmuş kahve içerken, yan masadaki ‘çocuk düşmanları’ rahatsız oluyor diye toplanıp eve dönemem”.
Bir tarafın “mafyalıkla” diğer tarafın “çocuk düşmanlığıyla” suçladığı iki grubun ortak meselesi ise; huzur içinde oturabilmek. Bu konuda eleştiriye maruz kalan anneler; “İnanın o sessizliğe bizim daha fazla ihtiyacımız var ancak bunlar çocuk ve ağlıyorlar” diyerek kendilerini savunuyorlar.
Uzmanlar, kalabalık bir ortamda ağlayan ve kendini yerlere atan bir çocuğun dikkat çekmeye çalışıyor olabileceğini ve bu dikkati ona veren annenin, bir sonraki dışarı çıkışlarında da aynı senaryoyu yaşamaya devam edeceğini söylüyor. Ancak durumu en güzel sosyologlar özetliyor;
Meselenin sadece ses ve gürültü olmadığının altını çizen sosyologlar, ulu orta bebeğinin altını değiştiren, yol kenarına çiş yaptıran özetle her şeye hakkı olduğunu düşünen anne modelinin dominant tutumunun daha rahatsız edici olduğuna dikkat çekiyorlar.
Aslında çözüm gayet basit, bir taraf biraz daha özenli diğer taraf biraz daha anlayışlı olursa sorun kalmayacak.
Ancak hepimiz biliyoruz ki bu aslında dünyanın en zor “basit çözümü”…
Haber: Mehtap Erel