Öğrenciler bugun ilk dönemi bitirerek tatile giriyor. Karneleri alacak çocukların yanı sıra ebeveynler büyük bir heyecan yaşıyor. Başarılı olan öğrenciler ve ebeveynleri için karnelerin alındığı günler mutluluk vericiyken başarısız olan öğrenciler ve aileleri için ne yazık ki durum hüsranla karşılanabiliyor. Başarısızlıklarından dolayı kızılacağını, cezalandırılacaklarını düşünen çocuklarda evden kaçma, karne notlarını düzeltmeye çalışma, yalan söyleme gibi davranışların yanı sıra kaygı bozuklukları ve depresyon gibi birçok psikolojik sorun da görülebiliyor. ‘Karneler alındığında başarısız olduğu görülen öğrencilere nasıl davranılmalı, hangi davranışlar çocukların motivasyonunu artırır ve başarısızlıklarının üstesinden gelmesine yardımcı olur’ gibi soruların yanıtlarını Liv Hospital Çocuk-Ergen Psikoloğu Zeren Kadıoğlu verdi.
Karnede zayıf derslerin olması yalnızca çocuğun zeka düzeyiyle ya da kişiliğiyle ilgili bir durum değildir. Çocuğun çevresinde bu başarısızlığı etkileyen başka değişkenler de bulunabilir. Bunlar arasında aileden kaynaklanan sebepler ve okulla ilgili nedenler de olabileceği gibi, özel öğrenme bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, depresyon gibi rahatsızlıklar ya da görme-işitme zorlukları gibi organik birtakım sorunlar da yer alabilir. Zaman zaman çocuğun ders çalışma tekniklerine yeteri kadar hakim olamaması, çalışma disipliniyle ilgili birtakım eksiklikler de çocuğun başarısızlığının altında yatan nedenler olabiliyor.
Aile içi sorunlar çocuğu başarısızlığa sürükler
Aileler başarısızlıkları için çocukları suçlayıp cezalandırırken çoğu zaman kendi eksikliklerinin ve hatalarının farkına varamazlar. Ders başarısızlıkları olan bazı çocukların ailelerinde de sorunlara rastlanabiliyor. Örneğin çocukla doğru ve sağlıklı iletişimlerinin olmaması, uygun ders çalışma ortamının sağlanamaması, çocuğa verilen disiplinde eksiklikler ve çocuğun gelişimi sırasında çevresinde yeteri kadar zengin uyaran bulunmamış olması gibi bazı durumlar da çocukta okul başarısızlığına neden olabilir. Bu nedenle okul başarısızlığı nedeniyle gelen çocuklarda mutlaka detaylı bir aile değerlendirmesi de yapılmalıdır. Sorunun ailenin tutumlarından ya da aile içi bir sorundan kaynakladığı gözlemlenirse bireysel terapinin yönü çocuk odaklı aile terapisine doğru değişebilir. Çocuk odaklı aile terapisinde amaç çocuğun okul başarısızlığının altında yatan aile kaynaklı yanlış tutumların fark edilmesi ve bu tutumların daha sağlıklı, çocuğu başarıya taşıyacak, potansiyelini ortaya koymasını sağlayacak olanlarla değiştirilmesidir. Ayrıca aile sistemindeki bazı sorunlar da çocuğun duygusal dünyasını olumsuz etkileyerek başarısız olmasına neden olabilir.
Çocuğunuzu kimseyle kıyaslamayın
Asla yapılmaması gereken ancak sıklıkla yapılan hatalardan birisi ailelerin diğer çocuklarla kendi çocuklarını kıyaslamalarıdır. Sürekli başkalarıyla kıyaslanan çocukların özgüveni düşer ve motivasyonları daha da azalır. Bu durum çözümün değil sorunun bir parçası olunmasına neden olur. Yine çocuğu korkutmak, cezalandırmak, kişiliğine yönelik eleştirilerde bulunmak çocuğun akademik başarısızlığını çözmeyecek aksine buna ek olarak başka bazı psikolojik rahatsızlıkların da ortaya çıkış ihtimalini fazlalaştıracaktır.
Ceza vermek sorunu çözmez
Ceza olarak tatilde ders çalıştırmak, istediklerini yapmasına izin vermemek, yoğun biçimde ders aldırmak gibi önlemler de bu sorunu çözmez. Bunun yerine kitap okumak gibi ya da çok boğucu olmayan genel bir tekrar yapmak ya da her güne bölünen belirli bir ders programı yaparak örneğin her gün bir saat çalışmak gibi tutumlar daha faydalı olur.
Aşırı mükemmeliyetçilik çocuğu depresyona sokabilir
Ders notları hayattaki tek başarı ya da olumlu özellik göstergesi değildir. Çocukların büyürken başarmak durumunda oldukları başka pek çok işi vardır. Örneğin; kendileriyle, bedenleriyle ve diğer insanlarla barışık olmayı başarmak, hayal kırıklığıyla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmek, güçlü ve zayıf yönlerini, ilgi alanlarını fark etmek, çocukluğun benmerkezci özelliğinden çıkıp toplumda sorumluluk sahibi bir kişiye dönüşmek gibi. Tüm bunlarla uğraş halindeyken çok stresli oldukları ve kafalarının çok meşgul olduğu zamanlar olacaktır ve bu da varlarını yoklarını ders çalışmaya vermelerini engelleyebilir. Bu normal bir süreçtir. Ders notlarına aşırı önem vermek çocukların yetişkin olma yolundaki bu diğer yapmaları gerekenleri aksatmalarına da neden olabilir. Ayrıca, ‘Çıtayı yüksek koymalıyım ki çocuğum hep kendini geliştirmeye çalışan bir insan olsun, hep daha iyisi için uğraşsın’, ‘4-5 almak varken neden 3 alsın’ şeklindeki mükemmeliyetçi görüşlerin ileriki dönemlerde depresyonu tetikleyecek düşünce kalıpları olduğu görülmüştür. Bilimsel çalışmalar da depresyonun ve aşırı mükemmeliyetçi tutumların bir arada ilerlediğini gösteriyor.
Neler yapılmalı?
- Fazla cezalandırıcı olmak ve sert tepki göstermek, kızmak, bağırmak çocuğun okuldan soğumasına ve kendisini değersiz hissetmesine neden olabilir.
- Önceden söz verilen ödüller karne başarısızlığı durumunda tamamen iptal edilmek yerine ertelenmelidir. Ertelenmesi çocuğun motivasyonunu sürdüren bir etkendir.
- İşe yaramaz birisiymiş gibi hissetmesi çocuğun öfkelenmesine ve kaygılanmasına, ebeveynleriyle ilişkilerinin ve iletişiminin zarar görmesine neden olabilir. Bu tip sert tutumlar yerine “Senin daha iyisini yapabileceğine inanıyorum” yaklaşımı daha doğrudur.
- Nerelerde zorlandığını anlamaya çalışmak, bunun için gerektiğinde bir uzmandan destek almak gerekebilir. Sorunların kaynağında okulun mu, ailenin mi ya da çocuğun kendi zorlanmasının mı olduğu tespit edilmelidir.
- Birçok okulda rehberlik servisleri aktif olarak görev yapıyor ve çocukların okul içindeki durumlarını takip ediyor. Çocuğun akademik başarısızlığı söz konusu olduğunda çocuk-ergen psikoloğu ve psikiyatristi ile okulun rehberlik servisi mutlaka koordineli hareket etmeliler. İşbirliği çocuğun daha çabuk toparlanmasını sağlıyor.
- Karnedeki notların başarısız olması çocuğunuzun hayatı boyunca başarısız olacağının, düşük zekası olduğunun bir göstergesi kesinlikle değildir. Başarısız notların telafisi çoğu zaman mümkündür.
- Çocuğun kendilik değerinin başarılı ya da başarısız notlarıyla anlam bulmadığı, anne-baba için onun her şartta değerli olduğu hissettirilmelidir.