Yürümek, yoga yapmak, yüzmek ve yüksek moral lenfomayı yenmekte destek oluyor
Dr. Sinan Akkurt, 15 Eylül Lenfoma Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, lenfoma hastası ve hasta yakınlarının dikkat etmesi gereken konulara dikkat çekti. Olabildiğince aktif olunmasını öneren, enfeksiyon riskinin yüksek olduğu dönemlerde toplu yaşam bölgelerine girmemek koşuluyla yürüyüş, yoga, yüzme ve diğer aktiviteler ile direncin arttırılabileceğini vurgulayan Akkurt, yüksek moral ile sosyal yaşamdan kopmamanın da önemine vurgu yaptı.
15 Eylül Lenfoma Günü nedeniyle bir açıklama yapan Dr. Sinan Akkurt, hastalıktan değil, geç kalınmaktan korkulması gerektiğini ve karşımıza çıkabilecek belirtilerde mutlaka hekim kontrolüne gidilmesi gerektiğini belirtti.
Akkurt, bu belirtileri boyun, koltuk altı veya kasıkta büyümüş, ağrısız, lastik kıvamında lenf düğümleri, alkolün etkilerine daha duyarlı hale gelmek, açıklanamayan kilo kaybı, sebebi anlaşılamayan ateş, gece terlemeleri, öksürük, solunum zorluğu veya göğüs ağrısı, aşırı halsizlik ve yorgunluk, sebebi açıklanamayan kilo kaybı, vücutta kaşıntı olarak sıraladı.
Lenfomanın bulaşıcı bir hastalık olmadığına, uzak durulmak bir yana moral aşılamak için yakın ve sıcak davranmanın son derece önemli olduğuna dikkat çeken Akkurt, hastanın aç ve uykusuz kalmaktan, sağlıksız beslenmekten, alkol ve sigaradan, grip olmaktan, mikrop kapmaktan kaçınması gerektiğini belirtti.
Lenfoma hastalarının kemoterapiden dolayı iliklerinin zarar gördüğünü, iyi arınmalarının gerektiğini söyleyen Akkurt, bir doğal tıp metodu olan biorezonans tedavisi ile bunun sağlanabildiğini, aynı zamanda hastaların savunma mekanizmalarının da güçlendirilebildiğini aktardı.
"Lenfoma tedavisinde biorezonansın en önemli rolü, bağışıklık sistemini güçlendirilmesi. Lenfoma bağışıklık sistemimizi zayıflatarak oluşan bir hastalık olduğu için biorezonanstan bu konuda etkin bir şekilde yararlanabiliyoruz. Kemoterapinin etkinliğini arttırırken, yan etkilerini de azaltabiliyoruz. Hasta kemoterapi sırasında daha rahat bir dönem geçirebilir" diyen Akkurt, biorezonans tedavisinin klasik tıpla birlikte rahatlıkla uygulanabildiğini, birbirine negatif etki oluşturmayıp, aksine birbirine sinerji yaratabildiklerini hatırlattı.