Genel olarak nedeni bilinemeyen bir tedirginlik hali olarak kendini gösteren kaygı, yetişkinlerin yanı sıra, okul öncesi dönemdeki çocukları da etkileyebiliyor. Çocuklarda sonuçları daha ağır olabilen bu duruma, fizyolojik belirtiler de eşlik edebiliyor, böylece çocuğun yaşam kalitesinde bozulmalar ortaya çıkıyor. Kaygı bozukluğu, çocuğun psikolojik ve sosyal dengesini bozarak kişiliği üzerinde etkili oluyor. Peki, bu durumda anne babaların ne yapması gerekiyor? Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.
Okul öncesi dönemde kaygı bozukluğu özellikleri
Okul öncesi 3-5 yaş arasındaki dönem, çocukların çevreyle olan iletişimlerini artırdığı, kendilerinin yeni özelliklerini fark etmeye başladıkları bir dönemdir. Bu dönemde çevreyi ve kendini anlamaya çalışan çocuk, kaygı bozukluğu sorunu yaşayabilir. Böyle bir durumda çocuk; anne babasının, diğer aile büyüklerinin, arkadaşlarının ve öğretmenlerinin davranışlarına göre ruhsal durumunu şekillendirmek durumunda kalabilir.
Çocuklarda kaygı, korkulardan farklı olarak, çocuğun uzun süreli ve kaynağı tam olarak belli olmayan, zaman zaman açıklanamayan şeylere karşı gerginlik hissetmesiyle ortaya çıkar. Stres gibi uyarıcı faktörlerle birlikte kaygı da artış eğilimi gösterir. Kaygılı çocukların başlıca özellikleri şunlardır:
- Kaygı bozukluğu yaşayan çocuklar, sıklıkla gergin ve huzursuzdur.
- Çevreleriyle iletişim kurmada güçlük yaşar, kendilerini güvensiz hissederler.
- Kendilerini ifade etmede başarısızdırlar.
- Uyku bozuklukları görülebilir.
- Anne babalarından ayrılmak onlara korkutucu gelebilir.
- Çekingen, sessiz, takıntılı tutum sergilerler.
- Çevresindeki kişilerin onaylarını almayacakları davranışlar sergilemekten kaçınırlar.
- Karamsadırlar.
- Sorumluluk almak istemezler.
- Kaygı okul fobisi, travma sonrası stres bozukluğu, panik bozukluk gibi farklı şekillerde psikolojiyi etkileyebilir.
Çocuklarda kaygı bozukluğu tedavisi
Çocuklarda kaygı bozukluğu tedavisinde; kaygıyla baş etme becerilerinin geliştirilmesini esas alan terapi uygulanır, gevşeme eğitimiyle vücudun rahatlatılmasına çalışılır. Çocuğun endişe duyduğu faktörlerle yüzleştirilmesi, sorunun çözümüne odaklanan neden sonuç ilişkileri kurmak da tedaviye yardımcıdır.
Çocuklarda kaygı bozukluğuna karşı anne babalara tavsiyeler
Çocukların kendilerini ifade etmeye çalıştıkları bu dönemde, anne babanın da stresli olması doğrudan çocuğa yansır ve onu olumsuz etkiler. O yüzden, aile içinde yaşanan stres, çocuğa yansıtılmamalıdır. Böyle bir durumun varlığında, öncelikle aile içerisindeki o stres kaynakları çözüme kavuşturulmalıdır.
Çocuğa sevgi gösterilmeli ancak çocuğun ailesine saygı göstermesi ve sorumluluk kazanması da sağlanmalıdır. Bu sayede çocuğun şımarma ve doyumsuz eğilimler göstermesi gibi sonuçların oluşması engellenecektir. Çocuğa verilecek sorumluluklar odasını toplaması, dağıtmaması, yemek hazırlanırken gücünün yeteceği şekilde ev halkına yardımcı olması şeklinde olabilir.
Çocuklardan, kapasitelerinin üstünde şeyler beklemek kaygı ve stresi artıracağından bu davranışlardan kaçınılmalıdır. İçine kapanan ve öz güveni eksilen çocuğa sert çıkışlar yapılmamalı, onunla sözlü iletişim güçlü tutulmalı ve birlikte zaman geçirilmelidir. Bu anlamda birlikte resim yapma, sinemaya gitme, yemek yapma etkinlikleri faydalı olabilir. Tüm bu önerilere rağmen çocuk kaygılarını kontrol etmede zorlanıyorsa, mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.
Uzm. Dr. Mehmet Yavuz
Nöroloji Uzmanı