Osteoporoz yani kemik erimesi günümüzde en sık görülen hastalıkların başında geliyor. Kemik erimesine bağlı olarak kalça kemiklerinde, omurgada ve el bileklerinde kırılmalar yaşanabiliyor. Hatta belirgin derecede boyda kısalma ve kamburluk sorunları da görülebiliyor. Osteoporoz, erken tanı konulmaz ve tedavi edilmezse hastayı yatağa mahkum edebiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. A. Şahap Demirboğan, “Boyda kısalma, sırtta kamburlaşma, bel ve sırt ağrıları yaşanıyorsa hemen uzman bir hekime başvurulması gerekir” diyor.
Osteoporoz yani bilinen adıyla kemik erimesi; kemik mineral yoğunluğunun azalması ve yapısında oluşan değişiklikler sonucu kemiğin kırılganlığının artmasıyla meydana gelir. Kemik dokusu, büyüme çağında ve büyüme tamamlandıktan sonra da sürekli kendini yenileme özelliğine sahiptir. Kemik yenilenirken aynı anda yıkım ve yapım olayı gerçekleşir.
Büyüme çağında kemik yıkımından daha çok yapım olur. Kemikler uzar, kalınlaşır ve güçlenir. Bu devrede ihtiyaç olan kalsiyum ile D vitamini mutlaka karşılanmalıdır. Ayrıca kemik yapımının uyarıcısı olan egzersizi de ihmal etmemek gerekir.
Spor yapan kişilerde kemik erimesi az
Büyüme çağında kemiklere yük verildikçe, bu yükü karşılayacak şekilde kemikler büyür ve güçlenir. Bu güçlenme ve büyüme 19 yaşında gerçekleşir. Böylece kişinin ömür boyu taşıyacağı kemiğin yüzde 98-99’u oluşur. Yapılan araştırmalarda büyüme çağında spor yapan kişilerde, spor yapmayanlara göre kemik erimesinin çok daha az olduğu görülmüştür. Kişinin hayatı boyunca kullanacağı ve ulaşabileceği en yüksek kemik kitlesi yani doruk kemik kitlesi, 26-27 yaşında en yüksek noktaya gelir. Bu doruk kemik kitlesi, yüzde 60-80 genetik faktörlere bağlı olarak gelişir. Kalıtım dışında ise beslenme, egzersiz ve çevresel faktörler de oldukça etkilidir.
30 yaşında kemik ölçümü şart
Bir kişi hayatı boyunca kullanacağı kemik miktarını öğrenmek istiyorsa ve genetik risk ihtimali de varsa 30 yaşında kemik ölçümü yaptırmalıdır. Böylece kemik erimesine karşı erken önlem alınabilir. Kemik erimesinde erken tanı çok önlemdir. Genellikle şeker, kolesterol ve hormon seviyeleri için düzenli kontroller yaptırılır ancak vücudun direği olarak kabul edilen kemikler için nedense bir ölçüm yaptırılmaz. Kemik ölçüm cihazlarıyla yapılan tetkiklerde ışın (şua) alımı yok gibidir. Neredeyse bir akciğer filminde alınan ışının (şuanın) 200’de biri kadardır. Kemik ölçümü oldukça kolay bir yöntemdir. Hasta yatakta uzanmış haldeyken kemik ölçüm cihazı vücuda değmeden üzerinde gezdirilir. Ölçüm öncesinde ilaç almak, aç kalmak gibi herhangi bir hazırlığa da gerek yoktur.
Sessiz hırsız osteoporoz
Kemik dokusundaki yapım-yıkım işlevi yaşlanmayla birlikte yıkım ağırlıklı olmaya başlar.
Büyümedeki durumun aksine yıkım yapımdan fazladır ve kemikler küçülerek, incelir. Sessiz hırsız osteoporoz olarak da adlandırılan bu hastalık, kemiklerde ağrı hissi oluşturmadan kemikleri aşındırmaya başlar. Bunun sonucunda da kemiklerin şekilleri değişir, fark edilmeyen mikro kırıklar oluşur.
Boyda kısalma olabilir
Kemik erimesine bağlı gelişen kırıklar ve buna bağlı oluşan şikayetler hemen kendini belli etmediği için fark edilemeyebilir. Bazı durumlarda hafif bir darbe bile kalça kemiklerinde, omurgada ve el bileğinde kırılmalara yol açabilir. Ayrıca belirgin derecede boyda kısalma ve sırtta kamburluk gibi sorunlar da görülebilir. Kemik erimesi sonucu yaşanan kırıklar hastayı yatağa mahkum edebilir. Boyda kısalma, sırtta kamburlaşma, bel ve sırt ağrıları yaşanıyorsa hemen fizik tedavi uzmanı bir hekime başvurulması gerekir.
Osteoporoz tedavi edilebilir
Osteoporoz önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastaya kemik erimesi tanısı konduktan sonra gerekli olan tedavi şekli planlanır. Ancak hastalığa neden olan ikincil bir neden varsa bu durumun tespit edilerek tedavi edilmesi gerekir. Tedavi sürecinde kullanılan ilaçlar hap veya enjeksiyon şeklindedir. Tıp alanında yapılan son yıllardaki gelişmeler sonucu kırıklara bağlı oluşan ağrıları azaltabilen etkili ilaçlar da bulunmaktadır.
Sağlıklı kemik yapısı için kalsiyum ve D vitamini
Osteoporozla mücadele, anne karnındayken başlar ve ölünceye kadar devam eder. Bu sebeple anne adaylarının hamilelik sürecinde ve sonrasında yeterli kalsiyum almaları şarttır. Çocukların ise kalsiyum alımı için D vitamini ağırlıklı beslenilmeleri gerekir. Çocuğa ayrıca protein açısından eksiksiz bir beslenme düzeni de uygulanmalıdır. Sağlıklı bir kemik yapısı için her bireyin süt, yumurta, peynir, yoğurt, fasulye, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, balık, balık yağı ve badem gibi kalsiyum ve D vitamini içeriği zengin yiyecekleri tüketmesi gerekir. Ayrıca erken yaşlardan itibaren spor ve fiziksel aktivitelere başlanmalı ve hayat boyunca da devam ettirilmelidir. Hareketsiz yaşam tarzı, alkol, asitli içecekler ve sigara gibi risk faktörlerine karşı da önlem alınmalıdır.