Çocuk yetiştirmek, kuralları, kılavuzu olmayan, hayat boyu sürecek bir iştir. Neyin işe yaradığını, neyin yaramadığını öğrenme konusunda genelde kendi çocukluk deneyimlerimizi başlangıç noktası olarak alırız. Deneyimlerimiz olumluysa geçmişi gıptayla anar, olumsuz sonuçlar doğurmuşlarsa geçmişteki hatalardan kaçınırız. Çocuklar büyümeye başladıklarında anne baba olarak başarısız olduğumuzu, "yeterince iyi olmadığımızı", "layık olmadığımız davranışlara reva görüldüğümüzü" düşünebiliriz.
Bir yetişkine çocukken anne babasında en fazla neye değer verdiğini, kendi çocuk yetiştirme biçimine neler katmak istediğini sorsanız, muhtemelen vereceği cevapların ilk sıralarında şunlar yer alacaktır:
* Sevgi ve şefkat
* Güvenmek ve kendini güvende hissetmek
* Ne bekleyeceğini bilmek
* Eğlence ve oyun
* Açık kurallar ve sınırlar
* Birlikte bir şeyler yapmak
* Teşvik ve takdir
* "Olduğum kişi"nin kabulü
* Bir neşe duygusu
* Bir "aile" duygusu
Bunlar parayla, statüyle, yaşadığınız yerle ilgili değildir; ailenizin büyüklüğüne, şekline ya da etnik kökenine bağlı değildir. Sevgi, özen, hayata tutunmak gerekir.
İyi çocuk yetiştirmek içten gelir. Tutarlıdır, sevecendir, sert ama adildir, iyi örnek olur. İyi bir anne baba olmak çocuğunuzun benzersiz olduğunu kabul etmeyi, çocukların kendileri olmaktan keyif alacakları güveni geliştirmelerini sağlar.