Pek çok kişi ilk aşk deneyimini ergenlik çağında yaşar. Bu yaşlarda yaşanan flörtlerin çoğu yalnızca kısa bir süre devam etmesine rağmen, genç için çok yoğun ve şiddetli duygularla yaşanır.
Kısa sürmesi ilk aşk deneyiminin değersiz olduğu anlamına gelmez. Bu deneyim gençlerin kendilerini ve duygularını yakından tanımalarına yardımcı olur. Ayrıca, duygusal yakınlığın ne kadar önemli olduğunu ve ileride yakın ilişkiler kurarken nasıl davranmaları gerektiğini öğretir.
İşte yanıt bekleyen büyük iki soru: “Anne ve baba olarak çocuğunuzun ilk ilişkisinde tavrınız ne olmalı?” ve “Eğer flört ettiği kişiden hoşlanmadıysanız ne yaparsınız?”
- Kendi deneyiminizde nasıl hissettiğinizi hatırlamaya çalışın
- İlk aşk deneyiminde çocuğunuzun ilişkisine karşı çıkmak yerine onu destekleyin. Zamanla doğruları ve yanlışları kendisi görecektir.
- Panik olmayın. Eğer çocuğunuzun bir erkek veya kız arkadaşı varsa, bu ilişkinin “hemen evleneceği inancıyla” henüz çok erken olduğunu düşünüp kaygılanmayın. Erken yaşta yaşanan ilişkiler genelde kısa sürer.
- Çocuğunuzun duygularının hangi evrede olduğunu anlamaya çalışın. Yani aşkın üç evresi vardır. Arzulama, aşık olma ve uzun süreli bir duygusal yakınlık. Bu evlerden hangisinde olduğunu anlarsanız, çocuğunuza daha rahat yardımcı olabilirsiniz.
- Rasyonel davranmasını beklemeyin.
- Çocuğunuz ilk kez aşık olduğunda onu vazgeçirmeye çalışarak hevesini kırmayın: İlk aşk deneyimi önemli bir hayat dersi.
- Cinsellik hakkında onunla konuşun. Çocuğunuzun cinsellikle ilgili kulaktan dolma, yanlış bilgiler edinmesine izin vermeyin.
- Çocuğunuza güvenmeyi öğrenin. Çocuğunuzun yaşı küçük olduğu için yaşadığı ilişkiden zarar görebileceğini düşünerek endişelenmeyin.
İşler ters gidiyorsa ona destek olun. Çocuğunuzun kız veya erkek arkadaşından daha önce hoşlanmamış olsanız da, çocuğunuzun ilişkisi sona erdiğinde ona, “Ben sana söylemiştim” demeyin.