Ülkemizde, kataraktın yaşlılık hastalığı olduğuna dair genel bir inanış vardır. Ancak bu göz probleminin yalnızca yaşlılarda değil aksine bebekler dahil olmak üzere her yaştaki insanda görülebildiğini biliyor muydunuz? Peki ya, erken yaşta da ortaya çıkabilen kataraktı düşme, çarpma, travma veya kortizon kullanımı gibi etkenlerin tetiklediğini? Göz Hastalıkları ve Sağlığı Uzmanı Opr. Dr. Şehvar Nefesoğlu,“Katarakt hastalığının genellikle temelinde, yaşanan düşmeler ya da dikkatsizlik sonucu geçirilmiş kazalar yatabiliyor. Yaşlılık hastalığı olarak adlandırılan katarakt, kortizon kullanımı veya yaşanan travmalar sebebiyle genç bireylerde de ortaya çıkabiliyor. Özenli bir tedavi gerektiren bu problem, bilhassa çocukluk çağında oluştuğunda acil müdahale gerektiriyor.” diyor.
İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıktığı düşünülen katarakt, sanılanın aksine erken yaşlarda da görülebiliyor. Bilhassa gençlerde oldukça yaygın hale gelen katarakt, bebeklerde dahi ortaya çıkabiliyor. Gözlerde buğulu görüntü ya da kirli bir camın arkasından bakma hissi gibi şikayetlere neden olan bu göz hastalığının oluşumunu, antioksidan bakımından zayıf beslenme, gözleri fazla güneş ışığına maruz bırakma ve sigara kullanımı gibi faktörler tetikleyebiliyor. Kısa sürede müdahale gerektiren katarakt, tedavinin gecikmesi durumunda kalıcı görme kaybına yol açabiliyor. Katarakt hastalığından, net görüş kaybı, mavi renkleri daha az algılama ve bakılan yerde siyah noktalar görme gibi durumlarda şüphelenilmesi gerekiyor.
Katarakt, bebeklikten yaşlılığa her dönemde görülebiliyor
Göz yapısında, ışınların geçişini üstlenen iki adet saydam tabaka bulunur. Bunlardan ilki kornea, diğeri ise göz merceği olarak adlandırılır. Göz merceği, sahip olduğu yapı itibariyle saydam ve kırıcı özelliktedir. Bu merceğin saydamlığını kaybetmesi de katarakt olarak açıklanır. Göz merceği genellikle düşme, çarpma, travma ve ileri yaş gibi faktörler sebebiyle saydamlığını yitirir. Bu gibi durumların sonucunda ise katarakt oluşumu başlar. Katarakt, kendi içerisinde doğuştan, yaşlılığa bağlı, travmaya bağlı, sistemik hastalıklara bağlı katarakt ve UV ışınlarına bağlı olarak oluşan katarakt olarak 5 ayrı türde incelenir. Bu problem, yeni doğan bebeklerde görülebildiği gibi ilerleyen yaşlarda da oluşabilir. Doğumsal kataraktlar, annenin gebeliği sırasında geçirdiği enfeksiyonlar nedeniyle yaşanabiliyor. Ancak bazen altında hiçbir sebep yokken dahi görülebiliyor.
Bu belirtiler kataraktı işaret ediyor
50 ile 60 yaş arasındaki kişiler, kullandığı gözlükleri çok kısa aralıklarla değiştirme ihtiyacı duyuyor, buğulu görme problemi yaşıyor ve mavi renkleri daha çok griye dönük algılıyorsa katarakt hastalığından şüphelenmelidir. Genç yaşlardaki kişiler ise, katarakt göz merceğinin bir kısmını tutması nedeniyle güneşe veya yüksek ışıklara bakamaz duruma geldiğinden görme kaybı şikayetleri yaşar. Bu gibi belirtilerle karşılaşılıyorsa, yaş grubu her ne olursa olsun mutlaka bir göz sağlığı uzmanına başvurulmalıdır.
Acil müdahale şart
Katarakt hastalığının genellikle temelinde, yaşanan düşmeler ya da dikkatsizlik sonucu geçirilmiş kazalar da yatabiliyor. Yaşlılık hastalığı olarak adlandırılan katarakt, kortizon kullanımı veya yaşanan travmalar sebebiyle genç bireylerde de ortaya çıkabiliyor. Özenli bir tedavi gerektiren bu problem, bilhassa çocukluk çağında oluştuğunda acil müdahale gerektiriyor. Erken tedavi edilmediğinde ise katarakt, ileriki süreçte göz tembellikleriyle sonuçlanabiliyor.
FAKO operasyonu dikiş gerektirmiyor
Katarakt tanısının ardından hızla çözüm yoluna başvurulmalıdır. Fakat bilinmelidir ki kataraktın ilerlemesini durduracak veya kataraktı tedavi edebilecek ilaç veya gözlük kullanımı şansı yoktur. İlerlemiş kataraktın tek tedavi seçeneği ameliyattır. İlerleyen teknoloji ile birlikte günümüzde katarakt problemin çözümünde, narkozsuz ve iğnesiz yöntemler kullanılıyor. Bu yöntemlerin başında, halk arasında lazerli cerrahi olarak adlandırılan FAKO tekniği geliyor. FAKO tekniğinde göze, açılan 2 mm.’lik küçük bir kesikten giriliyor. Torsiyonel Fako enerjisi ile gözdeki katarakt mercek eritiliyor. Daha sonra eritilen merceğin yerine özel olarak tasarlanan lens yerleştiriliyor. Operasyon için göze atılan kesik çok küçük bir boyutta olduğu için dikiş gerektirmiyor. Bu nedenle hastalar, çok kısa sürede günlük yaşamlarına geri dönebiliyor.