Bizler için en büyük motivasyon araçlarından biri olan sevilmenin, kabul edilmenin ve saygı duyulmanın değeri -ki bu ölçülemez bir şeydir- aynı zamanda güven kavramının da merkezinde yer alır. Küçük çocukların kendilerini ispat etmek için en çok ihtiyaç duydukları şey onaylanmaktır. Bu yüzden gerekli olduğunda bizlerin onları cesaretlendirmesi ve övmesi çok önemlidir.
Bisiklete binmeyi ya da kalemi doğru düzgün tutmayı ya da herhangi bir şeyi yeni yapmayı öğrendiğiniz zamanları şöyle bir hatırlayın. İlk defa yapıyor olmanın heyecanını yaşamadınız mı? Peki, bu heyecan duygusu size öğretenin nasıl davrandığına bağlı olarak arttı mı, yoksa azaldı mı? Örneğin size bir şey öğretilirken, “Hayır öyle değil. Dur! Bak beni dikkatli izlemiyorsun” gibi cümlelere maruz kaldıysanız, muhtemelen kendinize güveniniz yara almış ve cesaretiniz kırılmış olabilir. Ama eğer “Aferin. Başlangıç için çok iyi. Hadi tekrar deneyelim” gibi bir yaklaşımla karşılaştıysanız, kendi kabiliyetinize inanarak ve kendine güvenerek büyüdünüz demektir.
Özgüven birçok insan için hangi konuda olursa olsun, başarıya ve daha büyük kazanımlara ulaşmak anlamında itici bir güce sahiptir. Ayrıca bu amaçlara ulaşmak için teşvik edici bir rol de oynar. Bir eğitim danışmanının söylediği gibi, “Özgüvene sahip bir çocuk, hem doğal bir öğrenme merakına, hem de yeni bir sorunla karşılaştığında bununla başa çıkmak için hevese ve isteğe sahiptir”. Sevilmek, hatta hayran olunmak ve onaylanmak beklentisi içinde olmak, diğer insanlarla ilişki kurabilmek için bir başka önemli başlangıç noktasıdır. Zaten bunları elde ettiğinizde, kendinizi değer verilebilir ve sevilebilir bir insan olarak hissetmeye başlarsınız.
Arkadaşlıklarla ilgili bütün yaklaşımların işe yaradığını söylemek de pek doğru olmaz. Üstelik özsaygımıza zarar veren bazı yaklaşımlar, reddedilmenin kaçınılmaz bir parçası haline de gelebilir. Öte yandan arkadaş edinmek için sadece denemeye çalışacak kadar güven sahibi olmak bile çok değerli bir kazanımdır.