Okunma Sayısı: 17014
CANLI YORUMLAR

KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR

Yd.Doç.Dr. Şule Kaya ile


Gençlerde hatta çocuklarda alkol ve uyuşturucu tüketimi ile başlayalım mı? Sizce niye çok küçük yaşlara indi bu sorun?
 
Kitle iletişim araçlarının bu sorunu arttırdığını düşünüyorum ben. Eskiden de vardı bu sorunlar ama günümüzde gençler ailelerinden uzaklaştıkça televizyonda gördükleri bir takım müzisyenlerin ya da film yıldızlarının ekrandaki görüntüsünü taklite başlıyorlar. Kendilerine rol modeli aldığı, uzaktan gördüğü kadarıyla çok “cool” yaşadığını düşündüğü bir müzisyen konseri esnasında sigara içiyorsa ergen de ona yaklaşabilmek, “onun gibi cool olabilmek” için doğru yanlış bir takım davranışları benimsemeye başlıyor. Gençlerin kafasında ideal olarak gördüğü insanlar alkol ve sigara kullanıyorsa gençlerde kullanmaya başlıyor. Çünkü bu yaşlarda farklı ve orjinal olmak önemli ve farklı olmanın yolu bunlarmış gibi bir anlayış var. Özetle bu sorunun ilk ayağı olarak kitle iletişim araçlarının özendirici yanı diyebilirim.
 
İkinci olarak, gençler daha boşlukta. Günümüzde anne baba ve çocuk ilişkileri çok sağlıklı değil. Eğitimli anneler çok çocuğun üzerine düşüyor ve çocuğun kendi haline kalamaması gibi bir dsurum söz konusu oluyor ya da bireyselleştiğimiz aileler çocuk olsa da kendi hayatını yaşamak istiyor, kimse çocuk için kendini kasmak istemediği anda da çocuk fazlasıyla boşlukta kaldığı anda da sapmalar başlayabiliyor. Çocuğun 12 yaşa kadar anne baba ile hareket etmeye çok ihtiyacı var ve bu dönemde bu ihtiyaç karşılanmazsa çouk içine düştüğü duygusal boşluğu farklı şeylerle dolduröaya çalışabiliyor. Geçici ve yapay mutluluk hissine sebep olduğu ve ne yazıkki artık ulaşılması da çok kolay olduğu için ailenin yarattığı boşluktan kaynaklanan mutsuzlıuk uyuşturucu kullanımı ile sahte bir mutlu hissetme haline dönüştürülmeye çalışılıyor.
 
Şunu iyice anlamak lazım bence. Çocuğun mutlu olabilmesi için düzen önemli ve gereklidir. Evde olabilmek, anneyle vakit geçirebilmek, akşam babanın gelmesi, hepberaber yemek yenmesi, babaya mızıkçılık yapabilmek, çocuğun bunların hepsine ihtiyacı çok fazladır. Bu düzen olmadığı zaman çocukta boşluk  duygusu oluşuyor. Çocuğa “ben burda varım ya da yokum, kimin umrunda, ne farkeder?” ruh haline sokmamak gerekiyor.
 

Nasıl yaklaşsın aileler?
 
Ne yapıyor? Arkadaşları kimler? Nereye gidiyor okuldan çıkınca? Gibi soruların cevaplarını bilir halde olsunlar ama hafiye gibi çocuğu takip anlamında demiyorum bunu. Çocuklarla ilgili olmak lazım o anlamda söylüyorum. Çocuklar zaten okulda olan biteni evde anlatmak anne-babalarıyla konuşmak istiyorlar dolayısıyla anne baba da dinlesin çocuğunu. Eğer anne baba “bende hayata bir kere geldim” havasındaysa çocuğun ne yaptığını bilmek daha zorlaşıyor. Türk aile yapısında ciddi çözülmeler var. Ailelerimiz aynı evin içinde bireysel hayatlar yaşamaya başladı, belirgin bir bencilleşme var ilişkilerde. Hal böyle olunca çocuklarda kendi başlarının çaresine bakıyor. Önemseyen, ilgilenen, okul çıkışı “çocuğum ne yaptın?” diyen ailelerin çocukları bu duruma gelmiyor. Öyle dışardan göründüğü kadar kolay birşey değil çocuğun madde kullanmaya karar vermesi. Şöyle düşünün tamam belşki televizyonlarda özendirici haller avr ama diğer atraftan her dakika madde kullanan kişilerin düştüğü durumlarda anlatılıyor. Gençlerde aptal değil görüyor hem vücüda hem sosyal hayata verdiği zararı ama buna rağmen uyuşturucu kullanıyorsa bu çocuğun aile hayatında birşeyler kesinlikle yoplunda değil demektir. Biz şimdiye kadar aile çok mutlu mesut, çocukta gitti madde kullanıyor gibi bir örnek görmedik daha. Ailelerin “biz yemedik yedirdik, giymedik giydirdik, çocukta ders çalışacak başka birşey beklenmiyor ondan, bizim bu şartlarımız yoktu” kompleksinden sıyrılıp çocuğun duygularına değer vermeye başlaması gerekiyor.
 
Yalnız şunun altını tekrar çizelim çocuğa güvenerek ilgilenmek çok önemli ilgiden “hafiye” gibi ilgilenmeyi anlamayalım. Hafiye gibi ilgilenme de çocuğa bir güvensizlik durumu var “o heran bir hata yapabilir, o hata anında orada olayım” durumu, bu da yanlış. Çocuğun yaptığı ettiği ile alakadar olma, çocuğun yaptıklarını isteyerek ve severek dinleme durumundan bahsediyorum ben.
 
Peki –hani her ihtimale karşı- çocuk evde yokken çekmecelere ya da dolaplara göz gezdirmek olabilir mi?
 
Ergenlik dönemindeki bir gencin eşyalarını karıştırmak kadar yanlış birşey olamaz herhalde. Bu çocukta ciddi bir öfke birikmesine sebep olavcak bir davranış. Bunu yaptığınız anda çocuğun aldığı mesaj “sen kendi başına biri kişi değilsin, benim parçamsın, ben sana sahibim, benim kontrolümdesin” oluyor ki ergenler bu duruma çok itiraz ediyorlar. Çocukların özel alanına saygı göstermek zorundayız.  Nasıl bizim yatak odamız bizim özel alanımızsa odasıda çocuğun özel alanı ve tabiki odasındaki herşeyi bizimle paylaşmak istemeyecek.
 
Tamamen anne mantığıyla soruyorum. “Çaktırmadan bakmak” modeli var mı? Anne bakar da çocuğun ruhu duymaz.
 
İyi anne baba, doğru anne baba çocuğun özel alanına saygısızlık  etmemeli. Bunu yaptığınız anda çocuğunuzun da başkalarının özel alanına tecavüzüne izin vermiş, yanlış bir davranışı yapılabilir olarak öğretmiş oluyorsunuz. Dolabına değil çocuğunuzun yüzüne bakın bence.
 
 
Yine çocuklarımızda yeme problemleri baş göstermeye başladı. Çocuğa yardımcı olmak için ailelere neler düşüyor bu konuda? Çocuklar neden çok yerler ya da yemezler?
 
Bu çocuk ve yemek ilişkisi anne ve çocuk ilişkisi ile çok alakalı bir durum. Anne ve çocuğun ilişkisi sağlamsa çocukta yeme bozukluğu olmuyor. Biyolojik rahatsızlıkları dışında tutarsak, anneyle ilşkiyi düzeltmeden anoreksiya veya obeziteyi tedavi etmek mümkün olamıyor. Çocuk anneye öfkeleniyor bu öfkeyle anneyi cezalandırmak için ya yemiyor ya çok yiyor. Bu arada hep anne diyoruz ama babanın tavrı da çok önemli çünkü babanın çocuğun hayatındaki yeri ve rolü çok çok önemli. Otorite ile ilişkiler, sınırlar koyabilmek, hayata güven duyabilmek anlamında babaya kayıtsız şartsız ihtiyaç vardır. Aile ilişkileri düzgün olan, anne ve babadan sevgi ve ilgi gören çocuk ne uyulturucu kullanır  ne de yeme problemi yaşar.
 
Tek sorun ilgi mi yani?
 
Tabi ilgi şöyleki; yeme bozukluklarını ele alalım. Eğer anne çocuğuna yeterince zaman ayıramıoyor, evde yemek yapacağı yerde fastfood sipariş ediyorsa bu çocuk obez olmasında ne olsun. “Bende kendi hayatımı yaşamak istiyorum” diyerek fasulye ayıklamaya üşenen bir annenin çocuğunu suçlayamayacağımıza göre iş dönüp yine ilgi ve ailede bitiyor haliyle.
 
 
Başka?
 
Çocuğun müsameresi oluyor, bir bakıyorsunuz hep anneler, baba çocuğunun hayatında ne kadar önemli rol sahibi olduğunu, o çocuk için babayı orada kendini izlerken görmenin önemini bilmiyor ve kendi işi bile olsa bir saatini ayırıp çocuğun okuluna gidemiyor. Bu olmaz işte. Aileler bu tür fedakarlıkları yapar çocuklarına zaman ayırırsa daha büyük problemlerin yaşanmasını engellemiş olurlar bunu bilmek çok önemli. Bir de bilimsel çalışmalarla ispatlanmış gerçekler var. Cipslerin sakızların çukulatanın içinde suni mutluluk veren maddeler var ve mümkün mertebe ailelerin çocukları bu tarz besinlerle geç tanıştırmaya çalışmasında fayda var. Fast food mekanlarında arkadaş toplantıları yapmak, doğumgünleri kutlamak bunlar hep obeziteye yardım eder.
 
 
Bir de yemeyen genç kızlarımız var. Bu konuda hem çocuklarımıza hem de ailelerine neler söylemek istersiniz? Yine mi aile yani, belli bir yaştan sonra toplumda kabul görmek ya da erkek arkadaşına beğendirmek için yapmıyorlar mı bunu?
 
Malesef yine aile tabi. Bir kız çocuğu eğer aile içinde kendini değerli ve önemli hissetmezse bu kez arkadaşlarının ya da kendine dayatılan “güzellik ölçülerinin” içinde değerli olmaya çalışıyor. Tabiki ailenin yaklaşımı önemli, hiç belli bir yaştan sonra çocuk toplumun falan diye kaçamayız bundan. Çocuk aileden gerekeni aldıysa ki bu gerekenler kendini sevmek, özgüven, kendine saygı duymaktır o zaman “kendimi erkek arkadaşıma beğendireyim, zayıf olayım” diye kusmaz. Çocuk kendini değerli hissediyorsa eğer ona “kilolusun” diyen arkadaşına “evet ama böyle de çok güzelim” diyebilir. İşte ailelerin bunu diyebilecek kendini seven ve inanan bireyler yetiştirmesi çok önemlidir. Çocukla ilgili her hal döner dolaşır ve aileye bağlanır yetişkinler bunun sorumluluğundan kaçamayacağına göre ellerinden geleni yapmakla mükelleftir.
 
Bilgisayarın başında aşırı zaman geçirmek de ailelerin mücadele ettiği konulardan biri. Ne yapmalı bu bilgisayar alışkanlığına karşı?
 
Şimdi aileler bir alem. Komşu aldı diye alanda var bu bilgisayar oyunlarını eve. “Aman benimkisi eksik kalmasın” durumu var Türk aile yapısında. Sanıyoruz ki başkasının evinde olan herşey bizim evde de varsa ve arkadaşında olan herşeyden bizde çocuğumuza aldıysak o zaman iyi anne babayız. Yok böyle birşey tabi.
 
Diğer önemli unsur; aile çocuk evdeyken, boş kalan zamanında onunla sohbet imkanı yaratır, beraber sinemaya tiyatroya gider, birlikte müze gezerse çocuk kendini ekranın karşısına kitlemek gibi bir alışkanlık geliştirmez. Küçük yaştan geliştirilecek basit alışkanlıklar çocukların gelecekte kendi geliştirecekleri alışkanlıkları etkiler.
 
Nasıl?
 
Ders bitti, çocuk boşa çıktı, “hadi gel kitapçıya gidelim, kendimize kitap bakalım sonra da sinemaya gideriz” ya da “bak bu saatlerde hep boş zamanımız oluyor, birlikte spor yapmaya ne dersin, beraber spora gidelim mi?” bu kadar basit işte.

Bu kadar basit işte...
 
 

  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
    
İLGİLİ HABERLER

Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.

KATEGORİNİN HABERLERİ
ŞİDDETİN ÖNÜNE GEÇİLM...
INTERNET VE EVLİLİK
KOLTUK ALTI BOTOKSU
SAĞLIKLI YAŞAM SIRRI
O KADAR DA SEKSİ DEĞİLLER
YETERİNCE ZENGİNSENİZ
2012 YILINA DAMGA VURAN
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :