İkiz olmak hem aileler hem de çocuklar için bazen karışıklığa sebep olabilir. Mesela çocukluk döneminde birbirinden ayrılmak zorunda kalan ikizlerin büyük çoğunluğunda, ileriki yaşlarda duygusal problemler görüldüğünü biliyoruz.
Elbette ailenin destek ve ilgisiyle bu problemler minimize edilebilir ancak yine de, ikizler ayrı kaldıklarında okul hayatlarında ya da arkadaş ilişkilerinde yaşıtlarına göre daha sık problem yaşayabiliyorlar.
İkizler gençlik dönemlerinde, eğer aileleri tarafından özellikle grup aktivitelerine katılmak, takım sporları yapmak gibi yönlendirilmemişlerse, sosyalleşmek konusunda problem yaşayabiliyorlar. Çünkü evde, okulda, sinemada sürekli ikiziyle birlikte vakit geçiren çocuk ikizi olmayan başka bir çocukla nasıl arkadaş olacağını öğrenemediği gibi gerek de görmediği için anti sosyal alışkanlıklar geliştirebiliyorlar.
Evlendiklerinde ise artık eşleri ve çocukları olduğu halde yine de ikizler birbirlerini sıklıkla özlemek, aramak, görüşmek ihtiyacı hissediyor.
İkiz (ya da üçüz) çocuk yetiştirmek aileler için de zor ve bu klasik “daha çok yorgunluk”, daha çok dağınıklık ve daha çok masraf anlamında değil.
Kardeşlerin duygusal dünyalarını düzenlemek, onları tek başlarınayken de birey olarak yetiştirmek, birbirlerinin etki alanında kalmayacakları çevreyi yaratmak aileler için başlı başına bir iş.
Annenin bu dönemde her biriyle tek tek ilgilenmesi zor olacaktır elbette. Ancak yine de, yemek saatlerini, banyo saatlerini ayrı ayrı organize etmek her bir çocuğuyla baş başa vakit geçirmek için faydalı olacaktır. Böylece ikizler de annenin dikkatini daha çok çekmek için birbirleriyle rekabet etmeye başlamayacaklar.
Çok küçük oldukları dönemde benzer giysiler giydirmek mesele olmayacaktır ancak büyüdüklerinde bu konuda ısrarcı olmamak gerekir. Bırakın kendi istedikleri ve kendilerini daha iyi ifade edebildiklerini düşündükleri giysileri seçsinler.
En önemli konulardan bir tanesi de uzmanların ikiz çocukların yuvadan itibaren ayrı sınıflarda olması gerektiğini tavsiye ettiklerini hatırlamak.