Neredeyse tüm kadınların belirli tablolar ve zorlayıcı mama saatleri olmadan kendi bebeklerini emzirme olanakları vardır.
Güncel bilgiler yenidoğanı doğumun ilk saatlerinde bir besinsel "dinlenme" sürecine zorlamanın ne kadar zararlı olduğunu anlamamızı sağlıyor.
Çocuk odalarında bebeği annenin göğsüne vermek için saatlerce bekleniyordu, bu sırada bebeğe su ve şeker (glikozlu bir solüsyon) veriliyordu. Sonuç olarak hemen hemen her zaman çocuğa ek besin destekleri veriliyordu. Günümüzde bebek odalarının büyük bir bölümünde, halen çok iyi şekilde araştırılması gereken ancak binlerce yıldır aynı şekilde tekrar eden biyolojik olayların hatırına, işin içine "yapaylık" karıştırmadan bebek hemen annenin göğsüne veriliyor. Fakat doğum sonrasında karşılaşılan bazı sorunlar emzirmeyi elverişsiz duruma getirirler.
Örneğin emzirme saatleri genellikle yenidoğanın beslenme ihtiyacına göre değil, personelin çalışma düzenine göre belirlenir; bu da yenidoğanların açlığa göre değil saate göre beslendiği sonucunu ortaya çıkarır. Bu elverişsiz durumları azaltmak için bazı hastanelerde bebeğin annesiyle aynı odada kalması tercih edilir. Hastane ortamı bazen düzenli süt salgılama başlangıcına engel olabilir. Ancak hastanede kalma süresi birkaç gün gibi kısa bir süre olduğu için rahatsızlık ortadan kalkar.
Süt salgılanmasının başlangıcı
Hamilelik süresinde plasenta ve hipofiz tarafından üretilen bazı hormonlar göğsü büyütür. Göğüslerde elle dokunulduğunda fark edilen ve yaygın düğümler içeren hacim artışı kadının dikkatini çeker. Göğsün üstündeki deri gerginleşir, meme ucu büyür ve meme ucunun çevresindeki koyu renkli çemberin rengi daha da koyulaşır ve çember genişler.
Doğumdan sonra, prolaktin (hipofiz tarafından üretilen bir hormon) göğüsteki salgı bezi dokusunu uyararak süt üretimini başlatır.
Kolostrum, ilk süt
Anne memesinden çıkan süt doğumdan sonraki ilk 5-6 günde "kolostrum" adını alır. Daha sonra gelecek olan sütten daha yoğun, daha koyu renkli, protein bakımından daha zengin yağ ve şeker bakımından daha fakir bir besindir.
Kimyasal bileşimi açısından içerdiği yüksek protein ve mineral tuz miktarı, kolostrumun hemen doğum ertesinde, "kilo kaybı" sonrası büyümenin tekrar başlaması için gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.
Sütün sarı rengi, A vitamininin yapı taşı olan yüksek karoten seviyesinden kaynaklanmaktadır. Daha sonra gelecek sütten daha az miktarda kazein içerdiğinden, yenidoğan için daha uygundur. Gelişim için oldukça önemli bir element olan çinko seviyesi de oldukça yüksektir.