Amerikan televizyonlarında 2005 yılından beri gösterilen bir yarışma programı var. "So yo think you can dance"
Bu bir dans yarışması. Emsallari - her zaman olduğu gibi- burada da yapıldı.
Kostüm, kareografi, müzik seçimi, profesyonellik, çekim kalitesi, aday kalitesi, her şeyi geçtim....
Yahu bu yabancılardaki senkronizasyon nedir?
Bir grup dansı yapıyorlar, birbirlerinden milim sekmeden, aynı saniyede, aynı kol , aynı yükseklikte!
Bizde ise birinin kolu oynuyor, birinin bacağı, bir görüntü kirliliği ki sormayın gitsin.
Sebeplerini buldum, maddeliyorum.
Yabancılar:
- ekip çalışması yapabiliyor,
- azimli,
- motivasyonları hızla meşhur olup bir dizide rol kapmak değil daha iyi dans etmek,
- çok çalışıyorlar,
- sürekli prova yapıyorlar,
- işlerine saygı duyuyorlar,
- sebat ediyorlar,
- disiplinliler.
Biz:
- en hakiki mürşit şöhret,
- kim önde duruyor, kim arkada, kimin bacağında çatlak var, kim daha güzel, kim kimin erkek arkadaşına bakmış, kimin saçı nasıl, kim ekranda nasıl görünüyor daha mühim,
- mümkün olduğunca az çalışmak gibi bir motivasyonları var,
- disiplin yok,
- yaptıkları işe saygıları yok,
- çalışkan değiller,
- küçük düşünüyorlar.
O yüzden el oğlu sadece bilimde, teknikte, teknolojide değil dansta da bizi dövüyor.
Çünkü biz sadece milliyetçi duygular söz konusuysa bir araya gelebiliyoruz.
(son üç fotoğrafa bakın, her birinin kolu başka bacağı başka)
Onun dışında her koyun kendi bacağından asılıyor.
O zaman da "senkronize" olamıyoruz.
Hem de hiç bir konuda...
(not: Anadolu Ateşi dansçılarını son seyrettiğimde çok başarılıydı, onları bu yazının dışında tutalım)