Okunma Sayısı: 21669
CANLI YORUMLAR

İNSAN YÜREĞİNE SEYAHAT

Empati...

Hani şu, modern zamanların içi boşaltılmış, yanlış anlaşılmış yahut asla anlaşılmamış onlarca yaygın sözcüğünden bir tanesi…

Empati…

Yıllarca yolunu gözlemişiz de, karşımıza çıkmasıyla nerelere iliştireceğimizi bilememişiz gibi hoyratça kullandığımız o kavram… Cümlelerin içine öylesine serpiştirdiğimiz; ruhunu ve mesajını asla kavrayamadığımız o sözcük…

“Kendimizi başkasının yerine koyabilmek”

Söylemesi, yapmak kadar zor… Ama bir nefeste “empati” diyiverince; daha olası, daha yakın sanki… Ama hayır… O sadece beylik konuşmaların arasında savruluyor şuraya buraya… Kimsenin diğerinin yerinde durmaya, oradan bakmaya, anlamaya, düşünüp, düşlemeye niyeti yok.  Buna nasıl delice ihtiyacımız var oysa. Biri bizi anlasa… Halimizin, tavrımızın içinden süzülüp yüreğimize varsa. Boynumuzu büküşümüzü, uzaklara dalışımızı, hevesli tebessümlerimizi, içimizdeki her mevsimi bilse…

Empati demese birileri keşke ama empati yapsa. Yüreğini sabitlediği duvarın üzerinden alıp, bizim gövdemize koysa… Dünyada en az bir kişi bizi böyle yakından – hiç değilse bir konuda –  anlasa… Keşke…

Önümüzdeki paragraflar boyunca bu malum sözü telaffuz etmeyeceğim. Ama beraber bu işi yapacağız. Kendimizi bir çocuğun yerine koyacağız. Belki de kendi çocuğumuzun. Bu temiz coğrafyaya giriş vizesini sadece samimi bir seyahati göze alan yetişkinlere veriyorlar. Yani bu seyahati çok ama çok istememiz gerekiyor. Peki bu ne işe yarayacak? Sadece günü mü kurtaracak? Yukarıda pek çok kez telaffuz ettiğimiz; hayatımızda pek çok kez dilimize doladığımız ama gerçekten bir defa bile yapmayı başaramadığımız o şeyi, çocuğunuza, bir çocuğa öğretebilirsiniz. Belki şu malum, kavramı asla bilmez ama anlayabilir. Belki bunun ne demek olduğunu, işi harekete döktüğümüzde biz de anlayabiliriz. İlk defa…

***

Bu yazıyı sessiz bir yerde okuyorsanız ne âlâ… Ama hayır, hengâme, gürültü kırla gidiyorsa; sesler sağanak olmuş tepenize yağıyorsa şimdi şu tarifi takip ediniz.

1- Sizden, işittiğiniz her sesi ayrıştırmanızı rica ediyorum. Ayrıştırdığınız her sese, bir kek malzemesinin adını veriniz. Lütfen yadırgamadan talimatları okumayı sürdürünüz J

2- Sokak satıcıları; 3 yumurta. Üst komşu tıkırtıları; kabartma tozu. Ev içi eşya gürültüsü; süt. İnsan gürültüsü; un. İnşaat sesleri; parça çikolata v.b.

3- Şimdi bütün sesleri, hayali saydam bir kasede karıştırın.  Kalıba dökün ve dilediğiniz süre kadar (söz gelimi 40 dakikalığına) hayali fırınınıza koyun.

4- Şimdi sesler bir fırında hapsolmuş… Bu 40 dakika sizin.

5- Zihninizdeki ses sağanağı toplandığına göre, yalnızca kendinizi ve çocuğunuzu düşleyebilirsiniz. Bir süre sonra, şeyleri zihninizde billurlaştırmak için bu meditasyona ihtiyaç bile duymayacaksınız…

6- Şimdi, çocuğunuz tam karşınızda. Yaşı, huyları/karakteri, yüz ifadeleri, duruşu ile belirmiş…  O kadar iyi bakıyorsunuz ki ona, sanki binlerce göz ile görebiliyorsunuz.

7- Hoşunuza gitmese dahi, ona ait olabilecek beğenileri anlamaya söz veriyorsunuz. Yani ona dair bir şeyi düşünürken önemli olan sizin değil, onun kararları… Sırf, duymak, görmek istemediğiniz için “yokmuş gibi kabul etme” tavrı, yetişkinlere yakışmaz ama bunu sık sık yaparız. Karşımızdakini değiştirmeye çalışma fikri ya da sadece bizim gibi olanları onaylama fikri de bu çocukça düşüncenin içinden doğar.

8- Evet, şimdi görebileceğiniz en geniş açıyla çocuğunuzu belleğinizde çizdiniz. Ve ona sorabilirsiniz: “Sen neyi yapmaktan hoşlanırsın?” ya da, “Neyi yapmak seni üzer, mutsuz eder?”; “Neleri yaparken şikayet edersin?”…

9- Çocuklarımızın her istediğini onlara sunmak, dünyada yapılabilecek en yanlış davranıştır. Sorumlulukların olmadığı, temelsiz ve tutarsız mutlulukların kol gezdiği, sadece bencilce isteklerin yerine getirildiği bir dünya mümkün değildir.

10- Ama bir insanı anlamak, sevmediği bir dönemeci alırken, mecbur olduğu bir virajı aşarken o kişiyi tanımak ancak o insanın yüreğine yapılmış bir seyahatle mümkündür.

Bir insanı kendinizden yola çıkarak tahmin etmeye çalışmak sadece düş kırıklıklarına yol açmakla kalmaz, o insanın gerçeğine yapılmış haksızlığa varabilir. Bu kişi sizin çocuğunuz da olsa. Öyle ya, ilk gençlik hatalarımızı, çocukluk bocalayışlarımızı, dile getirmeyi delice isteyip söyleyemediğimiz geçmiş dileklerimizi hafızamız ne kadar da çabuk silip, sümen altı ediverir. Yenilenmiş, heyecan ve heveslerini yitirmiş, risk alamayacak kadar bilgiyle donanıp cehaletinden sıyrılmış olan yetişkinler içlerinde ne kadar kulak varsa tıkar; bir çocuk yüreğinden yükselen sesi işitmemek için…

***

Bu hafta, çocuğumuzla birlikte gidebileceğimiz bir rota çıkartmak için “Nereye gidelim?” sorusunu sormayacağım… Bu haftaki sorumuz, “Nereye gitmeyelim?” Ve bu soruyu, onun yüreğine yapacağımız seyahatle yanıtlayabiliriz. Tarifler yukarıda…

1- Kapalı alanda oturmaktan huysuzlanan bir çocuğun, ev ahalisi için gittikçe zorlaşan bir durum olduğu kesin gerçekler arasındadır… Ama eğer onu evden alıp, başka bir ev gezmesine götürürseniz huzursuz bir ziyarete hazırlıklı olun derim…

2- Yetişkinler için düzenlenen bazı aktivitelerin içindeki çocuksu öğeler; o etkinliğin çocuklara da hitap edeceği yanılgısını yaşatır. Örneğin carting için kullanılan minik arabalar – minik de olsalar – kesinlikle çocuklara göre değildir. Oysa bir erkek çocuğunu alıp carting’e götürüyorsanız ve sonra onun sizi “sadece” seyretmesini istiyorsanız, huysuzlandığında onu suçlayamazsınız… Yine onun için bir şey yaptığınızı söyleyerek kendinizi ödüllendirmeye çalıştınız çünkü…

3- Konserler, maçlar, karnavallar çok eğlenceli faaliyetler olsa dahi, uzun saatler boyu ayakta durmayı gerektiren, zor ve kuyrukların bol olduğu yerlerdir. Bu eğlenceler size hitap ediyor olsa dahi, bir çocuğun bunca yorgunluğa katlanması sahiden zordur.

4- “Çocuklar için” diye duyurulan bazı etkinlikler sizin çocuğunuza hitap etmiyor olabilir. Söz gelimi, ben çocukken gittiğim bazı çocuk tiyatrolarından çok sıkıldığımı anımsıyorum. Çok fazla replik içeren, ağdalı sözler ve abartılı tavırlarla süslenen oyunlar bana daima itici gelmişti. Bir defasında gittiğim, çocuk balesinde izleyiciler arasındaki bir çocuğun çığlık çığlığa “yeter” diye bağırdığını hâlâ duyar gibiyim. Söz konusu o gösteriyi de ben hayranlıkla izliyordum. Minikler arasındaki yüzme turnuvalarını da aynı heyecanla seyrederdim. Ama voleybol oynayan çocuklar bir kez olsun dikkatimi çekmemiştir. Pikniğe ve su kenarına bayılırdım… Tam bir doğa çocuğuydum. Ama kardeşim, yeni açılan alışveriş merkezlerindeki oyun parklarına hevesliydi. Karşı komşularımın çocukları; Hatice (8), Tuana (6) yaşında. Birisi eve girmezken, diğeri ancak rüşvet karşılığı sokağa çıkıyor.

Peki, bütün bunları size neden anlatıyorum? Nereye gitmeyelim sorusu neden bu kadar önemli? Her çocuk, etrafınızda duyduğunuz sesler kadar çeşitli ve değişik… Onların rotasını anlamanın yolu ise bazen kendi gürültünüzü susturmak…

Bu arada, fırından harika kokular geliyor değil mi? Seslerin cümbüşünden bir kek yapmıştık, bir dilim kendiniz bir dilim de çocuğunuz için… Hayat çeşitlilikleri ile ne kadar lezzetli… Düşünün… Düşleyin… Anlayın…  

  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
  • Ann Boyutu
    
İLGİLİ HABERLER

Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.
1
Adles
Cevapla Adles
06.07.2011 16:21:26
çok doğru aslında biz çocuk olsaydık çok keyif alacağımıza inandığımız bir şeyi çocuklarımız beğenmeyince, aaa bu çocukta bir problem var, nasıl olurda bundan keyif almaz diyoruz:) oysaki renkler ve zevkler tartışılmaz...
Cevap Yaz
1

KATEGORİNİN HABERLERİ
ŞÖLEN DOLU ANONSLAR!
YENİDEN HAYRET EDEBİLMEK
SUYA YAKLAŞMAK
BİR KADININ ÇANTASINDA
ÜNLÜLERİN MAKYAJSIZ HALLERİ
GÜZELLİK ÖLÇÜLERDE DEĞİL
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :