Birçok kişi göbek, karın ve bel bölgesinde toplanan yağlardan şikâyetçi. Beslenme uzmanlarına göre ‘Türk kası’, ‘balkon’, ‘aşk simidi’ ve ‘kaçak kat’ gibi tabirlerle anılan ancak can sıkan göbek yağlanmasının önüne geçmek o kadar da zor değil.
Uzmanların görüşü; hareketsizlik, uzun süre aç kalıp birden bire çok yemek, paketli hazır gıdalara ağırlık vermek, sıklıkla dışarıda yemek, yağlı ve kan şekerini hızlı yükselten gıdaları tercih etmek, alkol ve tatlıya düşkünlük, porsiyonları büyük tutmak, stres ve uykusuzluk gibi faktörlere bağlı olarak gelişen bölgesel yağlanmanın önüne geçmek için biraz planlı olmak şart.
Diyetisyen Berrin Yiğit, yağlanmanın deri altı ve iç organ yağlanması olarak ikiye ayrıldığını söylüyor. Yağlanma nedenlerini anlatan Yiğit, istenmeyen yağlardan korunma yolları hakkında şu bilgileri veriyor:
“Deri altı yağı, derinin hemen altında karın kaslarının önündedir. İç organ yağları ise kasların altında ve organların çevresinde bulunur. Bu yağ vücut tarafından bir süre sonra organ gibi algılanarak, vücuda zarar veren kimyasallar salgılamaya başlar. Bu sistem kan şekeri, tansiyon ve kan yağlarında artışa, damarlarda ise sinsice iltihaplanmaya neden olur. Dolayısıyla kalp hastalıkları ve diyabete yakalanma riskini arttırır. İç organların normal faaliyetlerini bozan abdominal yağlanma, insanı kısır bir döngüye sokarak giderek daha da yağlandırır. Bu kısır döngüden kurtulmanın yolu ise beslenme ve yaşam değişikliklerinden geçer. Liposuction (yağ aldırma) gibi kolay yöntemleri aklınıza bile getirmeyin, çünkü vücudu kandırmazsınız. Maalesef bu yöntem, organ çevresi yağlarını değil, deri altındakileri toplamaktadır.
YAĞLANMANIN NE TİP OLDUĞUNU NASIL ANLARSINIZ?
1. TEST: Dokunarak göbeğinizi kavradığınızda elinize gelen yağ, yumuşacık ve çok hareketliyse deri altıdır, sert ve gazlı gibiyse iç organ yağıdır.
2. TEST: Bel ölçümü 90 cm. fazla ise hemen kan tahlillerine baktırın. Kolesterol yüksek, HDL düşük, karaciğer enzimleri yüksek ve insülin direnci varsa, doktorunuzun önerilerini ciddiye alın.
GÖBEK ERİTEN TAKTİKLER
1 - Önce hareketlerinizi arttırın, sonra spora başlayın. Günlük hareketi artıracak yöntemler bulun, performansı yükselttikten sonra sevdiğiniz bir sporla uğraşın. Düzenli ve yeterli sürelerde etkili bir program takip edin. İç organ yağını eritmek için yapılan sporun zamanla ağırlaşması gerekir. Yoğun antrenmanlarla vücut ağırlığı yüzde 10 azaldığında, iç organ yağı da yüzde 5’e kadar düşer.
2 - Porsiyon kontrolü yapın. Ne yerseniz yiyin, miktarına dikkat edin.
3 - Bir gün içinde yediklerinizin yarısı çiğ olsun.
4 - Paketli, fabrikasyon ürünlerden uzak durmaya çalışın.
5 - Gazlı içeceklerden, meyve sularından tatlı ve kremalı kahvelerden uzak durun.
6 - Alkolü limitleyin. Günde bir kadehi ya da haftada 3 kez 2’şer kadehi aşmayın. Düşük alkollüleri tercih edin.
7 - Doğru karbonhidratları tüketin. Her şeyin esmer olmasına dikkat edin.
8 - Ana yemekleri birleştirmeyin. Makarna, pilav, dolma, et, tavuk, balık, köfte, patates, sebze, baklagiller vb. bunların hepsi ana yemektir, tek başlarına tüketilmedir. Salata ve yoğurt hepsine eşlik edebilir.
9 - Aceleci davranmayın, ümitsiz olmayın. Vücut enerji olarak iç organları saran yağı kullanır.
10 - Uykusuz kalmayın.
STRESLE BAŞ ETMEYİ ÖĞRENİN
Azı veya çoğu, stresin hepsi zarardır. Vücudu, “savaş ya da kaç“ sürecine sokan, sistemleri uyandıran stres hormonları, vücudun enerji olarak kullandığı yağı bloke eder ve depolanmasını sağlar. Bunun için şeker istekleri, iştah artışı gibi uyarılar göndererek kişinin fazla yemesine ve şişmanlamasına neden olur. Özellikle iç organları saran yağlardaki kortizol algılayıcıları deri altındaki yağlardan fazla olunca durum kötüleşir.
YAĞ DEPOLAMAMAK İÇİN İPUÇLARI!
Vücuda sağlıklı yağlar verip, ‘enerji geliyor, panik yok’ modu yaratın. Bunun için ara öğünlerde bir küçük avuç fındık veya badem yiyin ki metabolizma yağ depolama modundan çıksın. Kendi kendinizin doktoru olun. Bedeninizi dinleyin; sürekli acıkıyor, kendinizi yemekten hemen sonra acıkmış ve yorgun buluyorsanız, insülin direncinize baktırın. Vücudun "varlık içinde yokluk" çektiği bu durum, yükselmiş kan şekerinin yağlandırıcı etkisinin şeker düşüklüğü yapıp tekrar şeker aramasına neden olur. Aslında kanda bolca şeker olmasına rağmen insülin bu sekeri direkt yağ depolarına atarak yenisini ister, var olanı harcamaz. Bu da hem sağlık sorunlarına hem de kilo artışına yol açar.”
ntvmsnbc