Uzmanlar, çocuğu okul kaygısı yaşayan ailelere, “Çocuğun okula gitmek istememesini anlayışla karşılayın, sakin ve kararlı olun” önerisinde bulunuyor.
Çocukların bir süre ebeveynler tarafından okula götürülmesi ve okul saatlerinde dışarıda beklenilmesi konusunda tavsiyede bulunan uzmanlar, okula gidilmediğinde ise çocuğun evde oyun oynama ya da televizyon seyretme gibi eğlendirici faaliyetlerine izin verilmemesi, okulda işlenen konuların evde yaptırılması gerektiğini ifade ediyor.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Yasemen Işık Taner, çocukları ilk kez okula giden ailelerle ve eğitmenlerin bilinçli olması gerektiğini söyledi.
Çocukların, okul öncesi dönemde kendilerine bakan kişilere bağlandıklarını ve bir süre sonra ayrılma kaygısı yaşayabildiklerini belirten Taner, kaygının zaman içinde azalarak kreş döneminde öğretmene bağlılık şekline dönüştüğünü ifade etti. Taner, okul çağında gelinmesiyle birlikte kimi çocuklarda anne babadan ayrılma ve okul ortamına ilişkin kaygı gelişebildiğini dile getirdi. Bu kaygının ebeveynler tarafından normal karşılanması, kesinlikle öfkeyle karşılık verilmemesi gerektiğini vurgulayan Taner, bu aşamada çocuğun öğretmenle kuracağını ilişkinin önemli olduğunu söyledi. Taner, ''Öğretmenle kurulacak iletişimle çocuk anne, baba ya da bakıcısından ayrılmaya tahammül edebilir'' dedi.
OKULA GÖTÜRMEKTEN VAZGEÇİLMEMELİ
Ayrılma kaygısının okul reddine neden olabildiğini vurgulayan Taner, ebeveynlerin çocuğun her istediğini yerine getirmemesi ve onlar adına her şeyi yapmamaları gerektiği uyarısında bulundu. Taner, ebeveynlerin bu tutumunun zamansızlıktan, titizlikten, çocuğun kendi başına beceremeyeceği endişesinden kaynaklanabildiğini belirterek, bunun çocuğun gelişimi için doğru bir davranış olmadığını ifade etti. Böylesi bir tutumun, çocuğun anne ya da babası yanında olmadan bir şey yapmaktan kaçınmasına, kazanacağı becerilerin olumsuz etkilenmesine yol açabileceğine işaret eden Taner, ''Böylesi bir durumda çocuklar, anne babası olmadan herhangi bir şey yapamayacaklarına inanarak okula başlıyorlar. Kendilerini yalnız ve aciz hissediyorlar, okul döneminde panik yaşıyorlar ve okula gitmek istemiyorlar'' dedi.
Taner, çocuğun okul saatinden önce keyifli, ancak okula gitme zamanı geldiğinde tepkili olmasının ''kaygı'' belirtisi olduğunu anlatarak, servise binmek istememe, yavaş hazırlanma, karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı, iştahsızlık, kusma gibi bulguların da çocukta kaygı geliştiğinin göstergesi olduğunu söyledi.
Çocuğun şikâyette bulunduğu gün okula gönderilmemesinin doğru olmadığını vurgulayan Taner, çocuğun evde kalma süresinin uzamasının okuldan uzaklaşmasına yol açabileceğini belirtti. Çocuğun, okulun açılmasıyla ısrarla her gün okula gönderilmesi gerektiğini ifade eden Taner, ''Bir süre kendisine bakım veren bakıcı, anne, anne anne, baba gibi kişilerin varlığında okula götürülerek derse girmesi sağlanmalı'' diye konuştu.
ÇEVRESEL MÜDAHALEYE İZİN VERMEYİN
Okulun ilk günlerinde bakım veren kişilerden birinin okul saatinde dışarıda beklemesi önerisinde bulunan Taner, ''Bu kararlılıktan asla vazgeçilmemeli. Olabildiğince çevrenin müdahalesine de izin verilmemeli. Bu davranış biçimleri ve söylemler, çocuğu daha çok uzaklaştırır'' dedi.
Öğretmenle ebeveynlerin birlikte hareket etmesi, iş birliği yapması gerektiğini dile getiren Taner, ''Okula gideceksin değil mi'' yerine ''Okula gitme zamanı geldi. İhtiyacın olduğunda ben de orada olacağım, zamanla alışacaksın'' şeklinde konuşulması gerektiğini söyledi.
Taner, okula gidilmediğinde ise çocuğun evde oyun oynama ya da televizyon seyretme gibi eğlendirici faaliyetlerine izin verilmemesi gerektiğine işaret ederek, okula gidilmeyen günlerde işlenen konuların mutlaka evde yaptırılması gerektiğine dikkati çekti.
AA