Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca Ankara'da yapılan toplantıda, hayat kadınlarının sığınma evlerine kabul edilip edilmemesi tartışılırken Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yetkililerinin önerdiği "Hayat kadınları diğerlerinden ayrı bir bölümde kalsın" formülü kadın örgütü temsilcilerini kızdırdı.
Akşam gazetesinin haberine göre, Aile Bakanı Fatma Şahin'in başkanlığında Rixos Otel'de yapılan toplantıda söz alan SHÇEK yetkilileri, mevcut uygulamada hayat kadınlarının sığınma evine kabul edilmediğini belirterek gerekçesini şöyle anlattılar:
"Sığınma evine başvuran hayat kadınları fuhuş yaptığını gizliyor ve şiddet tehdidi altında olduğunu belirterek yardım istiyor. Biz de acil durumda olduklarını düşünerek, hemen kabul ediyoruz. Daha sonra araştırınca, asıl meslekleri ortaya çıkıyor. Ancak o zamana kadar, sığınma evinden ayrılmak üzere olan kimi kadınları ayartarak, kendi mesleklerine yönlendirebiliyorlar. Bunun örneklerini yaşadık."
'İHTİSASLAŞTIRMA' PROJESİ
Sorunun çözümü için formül önerisi de getiren SHÇEK temsilcileri, başvuruda bulunan kadınların 'şiddetten kaçan', 'töreden kaçan' ya da 'fuhuştan kaçan' gibi özelliklerine göre 'ihtisaslaştırılarak' sığınma evlerinde ayrı bölümlere ayrılabileceğini belirttiler. Projenin uygulanması halinde, hayat kadınları için bağımsız bir bölüm oluşturulabileceğini ifade eden SHÇEK yetkilileri, böylece fuhuştan kurtulmak amacıyla başvuran hayat kadınlarının da sokağa terk edilmeyeceğini savundular.
'AYRIMCILIK OLUR'
SHÇEK'ten gelen öneri, toplantıya katılan feminist örgütlerin tepkisine neden oldu. Projeye karşı çıkan Kadın Dayanışma Derneği Gaziantep Temsilcisi Aynur Yıldıran, "Çok açık ve şeffaf bir toplantı oldu, tüm sorunlar konuşuldu. Ama hayat kadınları için önerilen formüle katılmıyoruz" dedi. Yıldıran, şunları söyledi: "Bir kadın tehdit ve şantajla yıllarca fuhuş yapmaya zorlanmış ve bu hayattan kurtulma fırsatını yakalayamamış olabilir. Sığınma evleri bu kadınlar için bir fırsata dönüştürülmeli. Bu kadınlara kapıyı kapatmak, çetelere, mafyaya teslim etmek anlamına gelir. Fuhuştan kurtulmak isteyen kadının gideceği başka yer de yok. Bu kadınları, sığınma evindeki diğer kadınlardan farklı bir bölüme yerleştirmek ayrımcılık olur."
'BİZ ALIYORUZ, BİR SIKINTI YOK'
Mor Çatı'dan Melike Keleş, hayat kadınları için farklı bölüm oluşturulması fikrine sert eleştiride bulundu. Şiddetten veya fuhuştan kaçan kadınların kategorize edilmesinin yanlışlığına dikkat çeken Keleş; "Temsil ettiğim Mor Çatı Vakfı'nın da sığınma evi var. Bize başvuran kadın kim olursa olsun, ayrımcılık yapmadan kapımızı açıyoruz. Bugüne kadar herhangi bir sorun da yaşamadık. Kadınların geçmişi kimseyi ilgilendirmez. Sığınma noktasına gelen bir kadını, hayat kadını olup olmama kriterine göre sınıflandırmak ve ayırmak, ötekileştirmektir." dedi. Sığınma evlerine başvuran kadınların en fazla 6 ay kalabildiklerini hatırlatan Keleş, süre sınırlamasını da eleştirdi.
KADINLAR UZUN SÜRE KALMIYOR
SHÇEK'e bağlı kadın sığınma evleri fazla rağbet görmüyor. Kapasitenin sadece yüzde 53.7'sinin dolu olması dikkat çekiyor. Bu sığınma evlerinde kadınların da yüzde 40.22'si 5 gün veya daha az kalırken, 3 ay veya üzerinde kalanların oranı yüzde 7.41 düzeyinde. Türkiye'de 51'İ SHÇEK, 23'ü belediyeler, 3'ü de sivil toplum kuruluşlarınca işletilen toplam 77 sığınma evi bulunuyor. SHÇEK'in 1125, belediyelerin 529, sivil toplum kuruluşlarının 42 kişilik kapasitesi var.