Eşini savaşın ortasına göndermiş bir kadın olarak son bir haftayı zor geçirdim. Veysel’in Libya seyahati ile uykusuz geceler, tedirginlikle izlenen haberler ve iletişim probleminden kaynaklanan stres de beraberinde geldi. Mevcutta kullandığımız operatör orada çalışmıyordu. Bu yüzden ilk gün haberleşmekte sıkıntı yaşadık. Sonrasında haberleşmek bile arkadan gelen silah sesleriyle, telkinin yerini endişeye bırakıyordu. İnternetten yazışmaya başladık, ancak ikinci günün sonunda bu imkan da internet bağlantısının kesilmesiyle yok oldu. Endişe dolu bir haftanın sonunda, oğlumla beraber babamızı karşıladık. Allah sağ salim bizi birbirimize kavuşturdu.
Gelir gelmez, Libya’yı ve savaş ortasında hayatını sürdürmeye çalışan halkı anlattı.
Libya’ya vardığında Libya hakkındaki ilk izlenimin ne oldu?
Sefalet. İlk dikkatimi çeken buydu. Havaalanının, İstanbul’daki Harem otogarından farkı yok. Biletler elle işaretlenip deftere yazılıyor. Dışarısı alabildiğince kızıl toprak…
Güvenlik ne durumda, sivil halk nasıl korunuyor?
Her yerde askerler var. Havaalanından çıktığınız andan itibaren sizi, her yüz metrede bir kurulan kontrol merkezi bekliyor. Aracınızı ve sizi kontrol ediyorlar. Elimizle zafer işareti yapıp, “Allahu Ekber” dememiz gerektiği söylendi. Kontrolden bu şekilde geçebiliyoruz. Araçta, evinizde yeni Libya bayrağı yoksa tehlike altındasınız. Evlerin kapıları, duvarları ya boyanmış ya da bayrak asılmış. Bayrak olmayan evler bombalanıyormuş.
Türküm deyince tepkileri ne oldu, seni nasıl karşıladılar?
Türklere karşı davranışları yakın. Türkleri seviyor ve iyi davranıyorlar. Arapça konuşuyor olmamız hoşlarına gitti. Bazı evlerin duvarlarında Türk bayrağı resmedilmiş. Ben Türküm dediğinde, başparmaklarını kaldırıp “Polat Alemdar” diyorlar. Benimle fotoğraf çektirmek istediler. Necati Şaşmaz, Polat Alemdar adıyla gidip “Yönetim bende” dese, itirazı edeceklerini sanmıyorum.
Yerleşim yerleri nasıl, şehri bize resmedebilir misin?
Kaddafi’nin yapmış olduğu yerler yani askeri üsler vs. bombalanmış, yıkılmış; sadece evler bırakılmış. Onların da, ya bayrakları asılı ya da kapıları boyalı. Biz muhalifiz diye belli etmeniz gerekiyor. Türk firmalarının yapmış olduğu inşaat şantiyeleri var. Tahliyelerle birlikte boşaltılmışlar. Ancak herhangi bir yıkım söz konusu değil. NATO’nun vurduğu binalar var, hiçbiri Türk şantiyesi değil. Yeni oluşumla birlikte, çok fazla Türk firmasının orada boy göstereceğini tahmin ediyorum.
Kaddafi’nin kadınlara birtakım haklar tanıdığı ve okumak isteyen kızları yurt dışında okumaları için burs verdiği doğru mu?
Okuyacak kızlara burs verdiği doğru. Son altı yılda Libya hiç olmadığı kadar gelişmiş. Ülkesini iyi korumuş ve gelişmesini sağlamış. Halktan Kaddafi’ye üzülenler, ağlayanlar da oldu. Sonuçta o “Kralların kralı” olarak anılıyordu. Ancak zulüm ettiğini söyleyen, kendisine karşıt olan, muhalefet olan komutanları öldürerek, dondurucularda sakladığını ve ibret için muhaliflere gösterdiğini anlatanlar da var. Ne kadar doğru bilemiyorum.
Kaddafi’nin öldürüldüğü geceyi bize anlatabilir misin, halkın tepkisi ne oldu?
Kaddafi’nin öldürüldüğü gece, halk sokaklara döküldü, kutlamalar yaptı. Zaten her an silah ya da uçak savar seslerini duymanız mümkün. O gece, bu seslere davul zurna sesleri de eklendi. Libya artık bir kuş kadar özgürdü.
Kutlamaların olduğu gece A.G. adında bir vatandaşın küçük kızı, kaza kurşunuyla hayatını kaybetti. Çok büyük üzüntü yaşadık. A.G. iç savaş boyunca canı gibi koruduğu evladını, kutlamalara kurban verdi. Bir gün önce de biz, şehitlerimizin haberini almıştık. Evlat acısı başka bir şey, “Vatan sağ olsun” deyip, acıyı kalbe gömmek büyük erdem. Bu insan için büyük bir sınav. Ancak ateş düştüğü yeri yakıyor. Yaşamayan bilmez, orada bacısını, evladını kaybedenlerin üzüntülerini görmek bile epey güçtü. Tüm şehit ailelerine, Allah’tan sabır diliyorum. Geldiğim gün ise Van’da yaşanan deprem başka bir üzüntüyü ekledi. Van’da hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına ise başsağlığı diliyorum. Tüm Türkiye’nin Allah yardımcısı olsun.
Röportaj: Derya Yeğin