Son yıllarda iyiden iyiye yaygınlaşan zayıflık ve sıfır beden takıntısının kadınların yeme davranışında bozukluk yarattığına dair tartışmalar sürüyor. Diyet ya da spor yapamayarak kilo vermeye çalışanların başvurduğu yediklerini çıkarma alışkanlığı ise ikiye ayrılıyor. Bunlardan bir tanesi anoreksiya, diğeri ise bulimiya nervosa olarak adlandırılıyor.
Kadınlarda daha sık görülen bu hastalığın, biyolojik, sosyal ve ruhsal sorunlara yol açtığı uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Toplumsal baskı, çevrenin etkisinin tetiklediği bu hastalık sağlığı ciddi anlamda tehdit ediyor.
Anoreksiya nervosa hastalığının belirtileri şunlar:
- Hastalığına yakalanan kişi, en düşük düzeydeki normal kilosuna düşmeyi kabul etmez.
- Şişmanlamaktan korkar ve ne kadar zayıflarsa zayıflasın kendini şişman olarak görür.
- Kadınlarda kanamaları ya kesilir, ya başlamaz.
- Kilo kaybı yaşamı tehdit edebilir.
- Depresyon görülebilir.
- Yanı sıra çökkünlük (depresyon) görülebilir.
- Cinsel gelişim geriler
- Asosyal davranmaya başlar ve sosyal açıdan geri çekilir.
- Hastalığın sebepleri arasında ise, sorunlu aile ilişkileri. Hastalığın ergenliğe uyum problemleri, bedenini ana-babanın denetiminde, işgalinde algılaması, bireyleşme, ayrışma sorunları yer alıyor.
- Hastalığın süresi ile ilgili keskin bir yargı olmamakla birlikte, bazen bir uzman yardımı eşliğinde bazen de kendiliğinden hastalık geçebiliyor. Anoreksi hastalarının yarısı bulimik özellik gösterdiği biliniyor. Yani hasta önce tıkanırcasına yemek yiyor, sonrasında ise yediklerini çıkarıyor.
Bu hastalığın tedavisinde ise aşama aşama gerçekleşiyor. İlk etapta beslenme ve ölüm riski azaltılan hastalığın sonraki sürecinde zorunlu yatış, serumla besleme gerekebiliyor. Tedavinin başlangıcı riskli olmakla birlikte hastanın da en dirençli olduğu evre olarak belirtiliyor. Hastanın tedavisinde yeme alışkanlığı değiştirilmeye çalışılırken acele edilmemesi gerektiğin altı çiziliyor. Hastalığın tedavisindeki en önemli sürecin, hastanın işbirliği ve katılımı için terapide açıklayıcı ve tutarlı olması olduğunu dile getiriliyor. İlk dönemden sonra bireysel psikoterapi, davranışçı terapiler, aile danışmanlığı aile terapisi ve ilaç tedavisi uygulanabiliyor.
Bulimiya nervosa belirtileri ve tedavi süreci
Aşırı yeme (binge eating) nöbetleriyle karakterize edilen bulimiye nervosa nöbeti sırasında hasta yeme kontrolünü kaybeder, yüksek kalorili, pasta, kek, dondurma gibi sindirimi kolay yitecekleri adeta çiğnemeden yutması şeklinde ortaya çıktığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra hastanın midesi ağrıyana kadar yemek yemesi sonucunda ise çökkünlük, suçluluk duyguları yaşayabileceği de belirtiliyor.
Hastaların bu davranışı sergiledikten sonra utanç duyarak gizlenmeye çalıştıklarını ifade eden uzmanlar, kustuktan sora hastaların kendilerini iyi hissettiklerini söylüyor. Bu tür hastalarda kilo almayı önleme çabaları ön plana çıkıyor. Kilo almamak için çıkartma yönteminin yanı sıra şiddetli beden egzersizleri, istemli veya istemsiz kusma, idrar söktürüce veya müshil kullandıkları biliniyor.
Bulimiyanın anoreksiden ayrılan yönü ise, normal veya normale yakın kiloalmaları olduğu ifade ediliyor.
Bulimiya nervosa hastaları da anoreksiya nevrosa hastaları gibi toplum baskıları karşısında zayıf layarak tepkilerini bu yönde gösterdiği belirtiliyor. Yine ailesel sorunlar bu hastalığın en önemli sebepleri arasında gösteriliyor. BN hastaları AN hastaları gibi yüksek başarı gösteren, toplumsal baskılara zayıf kalarak tepki gösteren bireyler olduğu belirtiliyor. Kendi ve ailelerinde çöküntü görülen bu tip hastalarda, aile genellikle soğuk ve sorunlu kişilerden oluştuğu ifade ediliyor.
Besinlere karşı ikircikli duyguları olan bu hastalar, başkalarının onu nasıl gördüğünü, çekici olup olmadığı kaygısı taşıyor. Fiziksel olarak ise dişlerde erime, tükürük bezi büyümesi, kan biyokimyası bozulmaları görülebiliyor.
Bu tip hastaların tedavisinde yarısından fazlasında aşırı yeme ve kusmanın düzeldiği görülüyor. Buna karşın tam düzelmeden bahsetmenin zor olduğunu dile getiren uzmanlar, bilişsel ve davranışçı tekniklerin ön planda olduğu psikoterapi, grup terapisi, aile tedavisi ve ilaç tedavisi düşünülebileceği belirtiliyor.
Mehmet İbiş
Psikiyatri Uzmanı