Serebral palsi; henüz gelişimini tamamlamamış beyinde, doğum öncesinde, sırasında ve sonrasında meydana gelen bir durum. Postür ve kas gerilimi bozuklukları ile karakterize bir hastalık olan SP ayrıca konuşma, görme ve işitme bozuklukları gibi çok çeşitli problemlere neden olabiliyor.
Kocaeli Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erbil Dursun, serebral palsinin özellikle kas kontrolü ve vücut hareketlerinin kaybıyla karakterize olduğunu belirtiyor.
Serebral palsinin nedenlerini; doğum öncesi nedenler, doğum esnasındaki nedenler ve doğum sonrası nedenler olarak ayıran Prof. Dursun, hastalık etkenleri hakkında şunları söylüyor: "Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı en önemli doğum öncesi nedenler arasında bulunmaktadır Doğum kilosu 1500 gramdan düşük olanlarda normal doğum ağırlıklı olanlara oranla serebral palsi riski 25 kat daha yüksektir. Doğum esnasındaki nedenlere kafa travması veya beynin oksijensiz kalması (asfiksi) örnek gösterilebilir.
Ancak yeni yapılan çalışmalarda doğum asfiksisinin pek çok olguda serebral palsiye neden olmadığı bildirilmektedir. Asfiksi beyin bozukluğuna neden olmayıp, beyin bozukluğunun bir göstergesi olarak doğum sırasında gelişebilmektedir. Serebral palsili olguların az bir kısmında bebeğe oksijen sağlayan plasentanın anormalliklerine de rastlanmaktadır. Doğum sonrası nedenler içinde beynin oksijensiz kalması (zehirlenme, boğulma gibi nedenlerle), kafa travması veya beyne zarar veren menenjit gibi enfeksiyonlar örnek gösterilebilir."
BELİRGİN BELİRTİLER KASLARDA ORTAYA ÇIKIYOR
Hastalıkta en sık görülen belirtiler; spastisite (kasların aşırı kasılması), paralizi (felç), havale, konuşma bozukluğu ve denge bozukluğu olarak sıralanıyor. Prof. Dursun, “Çocuğun normal gelişiminde önemli dönüm noktaları oyuncaklara uzanma (3-4 aylıkken), oturma (6-7 aylıkken) veya yürüme (10-14 aylıkken) gibi motor fonksiyonlardır. Çocuğun yaşına göre bu hareketler normal bir gelişim göstermezse aile serebral palsiden şüphelenmelidir” diyor.
Çocukluk çağının en sık görülen nöromusküler (kas ve sinir) hastalığı olan SP, yaklaşık her 2000 çocuktan 5’ini etkiliyor. Prematür doğumların ise yüzde 15’ini etkiliyor.
SEREBRAL PALSİNİN ÇARESİ VAR MI?
Prof. Dursun’a göre, serebral palsi, tedavi ile tamamen iyileşemez ancak belirtileri hafifletilebilir. Tedavinin konunun uzmanı, tecrübeli bir ekip tarafından yapılması büyük önem taşıyor. “Aksi durumda tedavilerden bir yarar sağlanamayabilir. Aşağıda belirtilen ve özellikle serebral palsi ile uğraşan uzmanlardan yardım almak gerekir” diye konuşan Kocaeli Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erbil Dursun, serebral palsi tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında şu bilgileri veriyor:
• Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimi (fiziyatrist): Kas-iskelet sistemini ilgilendiren problemlerin çözümü, kas gerilimlerinin tedavisi, hareket bozukluklarının tedavisi, takibi ve desteklenmesi, yürümenin tedavisi ve takibi gibi konularla ilgili çalışmalar yapar.
• Ortopedist: Gerektiğinde serebral palsili çocuğun operasyonunu yaparak hareket tedavisi ve gelişimine katkıda bulunur. Ancak cerrahi girişim kararı çok titizlikle ve ekip elemanlarının ortak kararı ile alınmalıdır.
• Fizyoterapist: Hareket bozukluklarını düzeltmek için çeşitli egzersiz programlarını düzenler.
• İş uğraşı terapisti: Günlük yaşamda, okulda veya işte serebral palsililerin daha bağımsız olmaları için çalışır.
• Konuşma terapisti: İletişim problemlerinin terapilerinde rol alır.
• Sosyal hizmet uzmanı: Ailenin özürlülere ait toplumsal kaynaklara erişimine yardımcı olur.
• Psikolog: Serebral palsi stresiyle baş etmede hasta ve yakınlarına yardımcı olur.
SEREBRAL PALSİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Mevcut tedaviler ile hastalığın neden olduğu bulgular hafifletilebilir, çocuğun bağımsızlık düzeyi arttırılabilir, bakımı kolaylaştırılabilir. Her çocuk için tedavi hedefleri farklı olup tedavi seçenekleri de farklıdır. Hastalıkta uygulanacak birçok tedavi yöntemi mevcuttur. Önemli olan, çocuğa o dönemde en uygun ve gerekli olan tedavi seçeneklerinin doğru şekilde uygulanmasıdır. SP için çeşitli ilaç tedavileri verilebilir, egzersiz ve fizyoterapi yöntemleri, iş ve uğraşı tedavisi, ortez uygulamaları yapılabilir. Botulinum toksin tip A uygulamaları tedavide merkezi bir öneme sahiptir. Ancak botulinum toksin tip uygulamaları, çok detaylı postür/yürüme analizlerinden sonra doğru kaslara tecrübeli hekimlerce yapılmalıdır. Aksi takdirde bu uygulamalar çocuğa yararlı olmayabilir. Ayrıca aktivite temelli tedaviler, vücut ağırlığı destekli yürüme bandı eğitimi, hippoterapi (atla terapi), transkraniyal elektrik tedavisi, nörofeedback (nörogeribildirim), seri alçılamalar, kinezyo-bantlama gibi yeni tedavi yöntemleri mevcuttur. Çocuğa hangi tedavilerin uygulanacağına titizlikle karar verilmelidir.”
ntvmsnbc