Geçen hafta Time dergisinde, bir çocuğun I.Q’sunun, entelektüel yeteneğinin, sosyal ve duygusal becerilerinin tıpkı kaslar gibi olduğu haberi yer alıyordu. Yani tıpkı kaslar gibi ya gelişiyorlar ya da küçük yaştan itibaren ailenin de ihmalkârlığına bağlı olarak köreliyorlardı. Silicon Vadisi’nde 7 yaşındaki bir çocuğun çalışması; anaokuluna kadar akademik açıdan hazır bulunma dönemi ve öz disiplini sağlama becerisi – özellikle yapılan işe konsantre olma ve çok yönlü adımları takip edebilme – gibi özellikler gösteren çocukların üçüncü sınıfa kadar okuma seviyesi standartlarını diğer çocuklara nazaran üç kat daha fazla edinebildiğini gösteriyordu.
Yine aynı habere göre, aşağıda yer alan maddeler çocukları hem akademik hem de sosyal olarak hazırlamaya yardımcı oluyor:
1. Her gün en az 20 dakika okuma yapın. Fakat bu okumalar eğlenceli ve çocuğun da katılacağı türden olmalı. Okumayı, çocuğunuzla aranızda bir iletişim aracı olarak kullanın. Kitaplar, hem sizin hem onun görebileceği yerlerde; sürekli göz önünde olsun. Kitapları çocukların ulaşabileceği yerlerde tutmak, çocuğunuza “okuyan bir anne-baba modeli” olmak, onu da okumaya yöneltecektir.
2. Onunla konuşun, konuşun, konuşun. Her yere birlikte gitmeye özen gösterin. Özet konuşmalar yerine sohbetinizi uzun tutun. Ebeveyn ile çocuk arasındaki ortalama sohbet süresi, çocuğun gelecekteki hem I.Q ve hem okuma seviyesi ile doğrudan ilişkili. Uzun sohbetler ebeveynle çocuk arasında uzmanların “dil dansı” diye adlandırdıkları oyunu oynamalarına yardımcı oluyor. Bu oyunda, anne-baba, çocuğa ucu açık sorular soruyor, kendi bakış açılarını paylaşıp hayalgücüne dayalı bir muhabbet için sıçrama tahtası oluşturacak fikir alışverişinde bulunuyor.
3. Çocuğunuzu sürekli düzeltmek yerine (“O tabaktakileri bitirmeden masadan kalkmak yok!”) sizin beklentilerinizi anlamasını sağlayın (“Yemeğimizi bitirelim, masayı toplayıp oynamak için yer açalım”). Çocuğunuz beklentinizi karşıladığında çabasını övün, ona teşekkür edin (“Herkes yemeğini bitirene kadar bizimle beklediğin için teşekkürler”). Çabasını dersleri söz konusu olduğunda da takdir edin (Pratik yapmaya ve sayı saymasını öğrenmeye çok güzel konsantre oluyorsun, aferin sana!”)
4. Çocuğunuzun kişilik gelişimine, sosyal ve duygusal beceriler geliştirmesine yardımcı olun. Tüm bunlar, yaşına göre oynanan oyunları ve günlük işleri kapsar. Çocuğunuz biraz büyüyünce ona gününün nasıl geçtiğini sorun. Çocuğun, öz disiplinini sağlaması ileride eğitimdeki başarısını iki kat artıran bir unsurdur.
5. Her gün birkaç dakikanızı çocuğunuzun hayal gücünü kullanarak oynadığı oyunlara ayırın. Çocuklar için; aileleriyle, yaşıtlarıyla ve bazen de kendi kendilerine oyun oynamak eğlence demektir. Oyun; çocukların, başkalarıyla iletişime geçmesine, kaynaşmasına yardımcı olur ve öğrendiklerini uygulamalarını sağlar.
6. Çocuğunuzun televizyon, bilgisayar ya da herhangi bir ekran karşısında geçirdiği zamanı olabildiğince kısıtlayın. Tüm bu cihazlar, çocuğun ilerideki okul başarısını ve herhangi bir konuya dikkat kesilmesini baltalıyor.