Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan ve kadınlara yönelik çok sayıda çalışmayı yürüten Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü internet sitesinde yayınladığı bilgilerle de kadınları bilinçlendirmeyi sürdürüyor.
Genel Müdürlük tarafından hazırlanan bilgilendirme notlarında kadınlara toplumsal cinsiyet eşitliğinden, kavramlara, okuma yazma kurslarına katılmak için neler yapılabileceğine tüm bilgiler detaylı bir şekilde veriliyor.
Bu bilgilendirme metninde dikkat çeken en önemli detaylardan birisi ise, 2008-2013 döneminde Milli Eğitim Bakanlığı ve Halk Bankası ile “Ana Kız Okuldayız” kampanyası.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün yaptığı protokol çerçevesinde yürütülen Şartlı Nakit Transferi ile de yoksulluk nedeniyle okul çağındaki çocuklarını okula gönderemeyen ailelere de ne yapılması gerektiği anlatıyor.
Çalışan kadının çalışma şartları ve izinlerinden, hangi hallerde boşanma olacağına dair birçok soru Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve yazılı olarak da birçok birimde dağıtılan metinlerle cevaplanıyor.
"Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" ne anlama gelmektedir?"
Kişinin cinsiyet temelli olarak ayrımcılığa uğramaması, toplumsal yaşamın her alanında eşit olarak yer alması anlamına gelmektedir. Kısaca, toplumsal cinsiyet eşitliği1 kadın-erkek eşitliği kamusal ve özel hayatın tüm alanlarında her ikicinsin de eşit şekilde yer alması, görülebilmesi, güçlenmesi, temsil edilmesi ve katılımıdır.
"Toplumsal Cinsiyet" ve "Cinsiyet" kavramları arasında ne fark vardır?
Cinsiyet kavramı, sosyal bilimler literatüründe ve toplumsal cinsiyet eşitliğipolitikalarının kuramsal zemininde iki şekilde ele alınmaktadır. Bunlardan birincisini biyolojik cinsiyet kavramı oluşturmaktadır. "Toplumsal Cinsiyet" ve HCinsiyet "kavramları arasındaki farka bakıldığında" cinsiyet ile kastedilenin aslında biyolojik cinsiyet olduğu görülmektedir. Biyolojik cinsiyet, bireyler arasındaki fiziksel farklılıkları tanımlar. Bu çerçevede,"cinsiyet” erkekler ve kadınlar arasındaki genel biyolojik farklara ilişkindir. Daha geniş bir ifadeyle kişinin kadın ya da erkek olarak gösterdiği genetik, fizyolojik ve biyolojik özelliklerdir. “Toplumsal cinsiyet” ise, bu farklılıkların toplumsal ilişkilere taşınmasıdır. Toplumsal cinsiyet kavramı, belirli bir bağlamda erkeklerle kadınlar arasındaki toplumsal ilişkileri tanımlamak için kullanılır. Başka bir deyişle, toplumun kadın ve erkeklere verdiği roller, görev ve sorumluluklar toplumsal cinsiyet kavramında ifadesini bulmaktadır.
"Dolaylı Ayrımcılık" ne demektir?
Toplumsal cinsiyet açısından dolaylı ayrımcılık, tarafsız görünen ancak sistemli olarak toplumsal cinsiyetlerden birinin veya diğerinin üyelerine fırsat ve olanak tanınmasının orantısız olarak reddedilmesiyle sonuçlanan mevzuat, uygulama veya politikalardan oluşmaktadır.
Okuma-yazma kursuna katılmak amacıyla nerelere başvurulabilir?
Bilgi, beceri, meslek kazandırmaya ve bireysel ve toplumsal gelişmeyi sağlamaya yönelen tüm programlanmış eğitim etkinliklerini kapsayan yaygın eğitim hizmetlerinden biri de okuma-yazma kurslarıdır. Ülkemizde çeşitli kurum ve kuruluşlar okuma-yazma kursları vermektedir. Türkiye'de yaygın eğitim alanında en geniş teşkilatlanmaya sahip olan kurum, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Halk Eğitim Merkezleridir. Tüm illerimizde mevcut olan Halk Eğitim Merkezlerine il Milli Eğitim Müdürlükleri vasıtasıyla ulaşmak mümkündür. En son uygulamaya konulan kampanyalardan biri olan 2008-2013 döneminde Milli Eğitim Bakanlığı ve Halk Bankası işbirliği ile yürütülmekte olan "Ana Kız Okuldayız':okuma yazma kampanyasıdır. Söz konusu kampanya kapsamında da Halk Eğitim Merkezleri ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen okullarda okuma yazma kursları verilmektedir.
Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın mesleki ve teknik eğitim veren okul/kurumları aracılığıyla (Kız Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı okullar) da yaygın eğitim etkinlikleri gerçekleştirmektedir. GAP İdaresi Başkanlığının Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM) ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Toplum Merkezleri yine benzer faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu merkezlerde "Mesleki Teknik Eğitim, Sosyal Kültürel ve Okuma Yazma Kursları" verilmektedir. Bunların yanı sıra, pek çok belediye ve sivil toplum kuruluşu tarafından gönüllü olarak kadınlara yönelik okuma yazma kursları düzenlenmektedir.
Şartlı Nakit Transferi'nden yararlanma koşulları nelerdir?
Şartlı Nakit Transferi, Milli Eğitim Bakanlığı ile Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün yaptığı protokol çerçevesinde, yoksulluk nedeniyle okul çağındaki çocuklarını okula gönderemeyen veya okuldan almak zorunda kalan ailelere çocukların okula devam etmeleri şartıyla düzenli nakdi yardım yapılarak yürütülen bir sosyal yardım programıdır. Şartlı Nakit Transferi'nden ilköğretim veya ortaöğretimde eğitim gören çocuğa sahip olan ve kendisi ile eşi SSK, Bağ-Kur,Emekli Sandığına tabi olmayan kişiler yararlanabilmektedir. Şartlı Nakit Transferi başvuruları, uygulama devam ettiği sürece her yılın 15 Ağustos ve 15 Ekim tarihleri arasında, kişinin ikamet ettiği yerde; İllerde Valilik, ilçelerde ise Kaymakamlık bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına yapılabilir.
Çalışan kadınların ücretli doğum izin süresi ne kadardır?
Doğumdan önce 8 hafta ve doğumdan sonra 8 hafta olmak üzere toplam 16 haftadır. Çoğul gebelik halinde doğum öncesi izin süresine 2 hafta daha ilave edilmektedir. Sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile istenirse doğumdan önceki 3 haftaya kadar çalışılabilmekte olup bu durumda, çalışılmayan süreler (en fazla S hafta) doğum sonrası süreye ilave edilmektedir.
Çalışan kadınların ücretsiz doğum izin süresi ne kadardır? Kadın memurlar için 1 yıl, kadın işçiler içinse 6 aydır.
Çalışan kadınların süt izin süresi ne kadardır?
Bir yaşından küçük çocuklan olan kadın memur ve işçilere günde 1,5 saat süt izni verilmektedir.
Resmi evlenme yaşı kaçtır?
Erkek ve kadın için resmi evlenme yaşı on yedidir. Ancak hakim olağanüstü durumlarda on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilmektedir.
Eşler arasında boşanma halinde mal paylaşımı nasıl olmaktadır?
Türk Medeni Kanunu’na göre eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Söz konusu mal rejimine göre evlilik birliğinin kurulmasından sonra her eşin elde ettiği malvarlığı değerleri, evliliğin sona ermesi ile eşler arasında eşit olarak paylaşılmaktadır. Eşler aralarında mal ayrılığı rejiminin kabulüne de karar verebilirler.
01 Ocak 2002 tarihinden önce yapılan evliliklerde mal ayrılığı rejimi asıl rejim olduğu için bu tarihten önce edinilen mallar eşlerden kimin üzerine kayıtlı ise mülkiyeti onun sayılmaktadır. Ancak boşanma söz konusu olduğunda bu malların edinilmesine katkısı olan eş, diğer eşe karşı Katılma Alacağı Davası açabilmektedir.
01 Ocak2002 tarihinden sonra edinilen mallar,{eşler başka bir mal rejimini kabul etmemişlerse boşanma halinde paylaşıma tabi olmaktadır. Eşlerin miras yoluyla edinilen malları, evlilik öncesi edinilen malları, kişisel eşyaları ve benzeri gelirleri paylaşıma tabi olmamaktadır.
Boşanma davasının konusu ve yetkili mahkeme neresidir?
Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir. Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Türk Medeni Kanunu'na göre hangi hallerde boşanma davası açılabilir?
Zina: Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhalde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Kanun'da zina eylemi bakımından karı ile koca arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Kadın da erkek de başkası ile bir kere cinsel ilişkide bulunduğunda, boşanma nedeni gerçekleşmiş olur.
Dava hakkı olan tarafın zina yapan eşini affetmesi halinde dava hakkı düşer. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış: Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhalde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Dava hakkı olan tarafın eşini affetmesi halinde dava hakkı düşer.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme: Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Terk: Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
Akıl hastalığı: Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
Evlilik birliğinin sarsılması: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanmada tazminat ve yoksulluk nafakası talep şartlan nelerdir?
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini talep edebilir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Eşlerden birinin ölümü halinde eşin miras hakkı ne kadardır? Oturulan evin mülkiyeti miras payına karşılık talep edilebilir mi?
Türk Medeni Kanununa göre sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye (çocuklarla mirasçı olması halinde veya ölen kişinin anne, baba ve kardeşleri ile mirasçı olması halinde) göre miras bırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:
a) Miras bırakanın altsoyu (çocukları) ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
b) Miras bırakanın ana ve baba zümresi (kardeşleri) ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
c) Miras bırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır. Eşlerden birinin ölümü halinde mirasçının tüm malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilmektedir.
Ayrıca haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya miras bırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine mülkiyet yerine intifa (kullanma} veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilmektedir.
İmam nikâhlı kişilerin miras ve maaş alma hakkı var mıdır?
Türk Medeni Kanunu’na göre resmi nikâh yapılması esastır. Resmi nikâh olmaksızın dini nikâhla evlenen kişilerin miras hakkı ve ölen kişiden maaş alma gibi hakları bulunmamaktadır.
Geçersiz olan evlenmeler hangileridir? Bu evliliklerin iptali söz konusu mudur?
Evlenme;
•Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
•Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,
•Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
•Eş/er arasında ev/evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması durumlarında geçersizdir.
Bu kapsamdaki davalar Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen açılır. Ayrıca davayla ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
Eşlerin dava hakkı:
a) Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk
Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.
b) Yanılma
Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir: Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği halde yanılarak bu evlenmeye razı olmuşsa,
Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse.
c) Aldatma
Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:
Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa,
Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse.
d) Korkutma
Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.
Evlenme iptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her halde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Yasal temsilcinin dava hakkı
Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava edebilir.
Bu suretle evlenen kimse sonradan on sekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı olmaktan çıkar veya kadın gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez.
Kadının çalışması kocasının iznine bağlı mıdır?
Medeni Kanun'a göre kadının bir meslek ve sanatla uğraşması kocanın iznine bağlı değildir. Ancak, eşler iş ve meslek seçiminde evliliğin huzur ve yararını gözetmek durumundadır.