Yaratıcı oyunlar çocuğun zihninde başlar. Fakat bu, ebeveynin oyuna dâhil olamayacağı anlamına gelmez. İşte çocuğunuzun hayali oyunlarını cesaretlendirecek birkaç tüyo:
Kendinizi oyuna kaptırın: Eğer çocuğunuz kollarını açıp, olduğu yerde zıplıyor ve “bak uçuyorum” diyorsa “hayır, sadece zıplıyorsun” diye karşılık vermeyin. Bunun yerine, fantezisini besleyin: “Off, amma da yükseklere çıkmışsın! Oradan aşağısını görebiliyor musun? Belki biraz şu üstündeki pofuduk bulutta dinlenebilirsin, ha ne dersin?” ya da, daha da iyisi, oyununa ortak olun ve siz de uçun!
Eski moda oyuncakları seçin: Taşlar, oyuncak bebekler, kağıtlar, boyalar, toprak, oyun hamurları yaratıcılığı körükleyen ve hayal gücünü harekete geçiren araçlardır.
Elektronik oyuncaklara sınırlama getirin: İster elle kullanılan eğlenceli bir sistem ister minik laptop olsun, şarj edilmesi gereken oyuncaklardan olabildiğince kaçının. Çocuk değil de oyuncak oyunu yönettiği zaman yaratıcılık darbe almış oluyor.
Çocuğunuza öykü/masal okuyun: Ve okurken de ona sorular sorun: “Eğer sen bir tırtıl olsaydın, ne yerdin?” ve “Sence hikâyenin sonunda ne olacak?” gibi… Bu, yalnızca hayal gücünü beslemekle kalmaz, aynı zamanda dil gelişimini ve kitaplara olan ilgi ve merakını destekler.
Biraz kendi kendine kalmalı: Çocuklar her gün biraz kendi hâllerine bırakılmalılar. Bu zamanlar yaratıcılıklarını beslemenin yanı sıra eğlenmek ya da rahatlamak için kendi kaynaklarını kullanmalarını da öğretir onlara.
Ekran karşısındaki zamanı kısıtlayın: Çocuk, film ya da hatta eğitici bir program izlediğinde bile kendi hayal gücünü çalıştırmak yerine, bir başkasının hayal dünyasını yaşar. Televizyonda gösterilen her şey de okul öncesi çocuklar için uygun içeriğe sahip değil. Küçük çocuklar televizyonda verilen reklamlardan daha çok etkileniyorlar çünkü onlarla asıl programlar arasındaki farkı ayırt edemiyorlar. Uzmanlar; 2 yaşından büyük çocukların günde 1-2 saatten fazla televizyon izlememesi gerektiğini söylüyor.