Dün Türk ve dünya basınında genişçe yer buldu, 3 yaşındaki İngiliz bir çocuğun cinsiyetini reddedip kız gibi giyinmesi. Bu haberin bültenlere ve haber portallarına konu olmasından bir gün önce de Time’da cinsiyet uyumsuzluğu yaşayan çocukların, diğer çocuklara kıyasla, ileriki yaşlarında her türlü istismara daha fazla uğradıkları yönünde bir haber çıkmıştı.
Time’ın sağlık sayfasında, Alexandra Sifferlin imzasını taşıyan haberde şunlar yer alıyor:
“Uyum sağlamak, çocuklar için zor bir iş olabiliyor, özellikle de giyinip kuşanmak isteyen erkekler ve saçını kısa kestirmek isteyen kız çocukları için. Yeni yapılan bir çalışma, cinsiyete göre oyun seçimi yapmayan çocukların fiziksel, psikolojik ve cinsel istismara maruz kalma ve erken yetişkinlik döneminde travma sonrası stres bozukluğu yaşama ihtimallerinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Araştırmaya göre, istismar daha çok ebeveyn ya da ailedeki diğer yetişkinler tarafından uygulanıyor. 11 yaşından küçük, her 10 çocuktan 1’i cinsiyet uyumsuzluğu yaşıyor. Cinsiyet uyumsuzluğu yaşayan çocukların neden istismara daha çok maruz kaldıkları açık değil; ancak durum belki ailelerin çocukların davranışlarından rahatsız olmalarıyla açıklanabilir. Harvard’da İnsan Gelişimi ve Sağlığı Bölümünde araştırmacı olan Andrea Roberts, USA Today’a, ailelerin ‘Eğer onu böyle olmaması konusunda uyarırsam, yetişkinliğinde bu şekilde davranmaz.’ düşüncesinden bahsediyor.
İlginç bir şekilde Roberts, araştırmasında, çocukların, büyük ölçüde, gelecekteki cinsel eğilimleriyle alakasız davranışlar sergilediklerini ortaya koyuyor: Cinsiyet uyumsuzluğu yaşayan çocukların % 85’i yetişkinliklerinde heteroseksüelliği tercih ediyorlar.
Ancak, 11 yaşından küçük ve cinsiyet uyumsuzluğu yaşayan erkek çocuklar, çocukluk dönemlerinde cinsiyet uyumu yakalamış çocuklardan üç kat fazla cinsel istismara uğruyorlar. Aynı denklem, % 60’lık veriyle kız çocuklarında da geçerli. Fiziksel ve psikolojik istismar oranları cinsiyet uyumsuzluğu yaşayan ve yaşamayan çocuklarda benzer.
Birçok çocuk, oyun esnasında geçici cinsiyet uyumsuzluğu belirtileri gösterse de Pediatrics dergisinde yayımlanan başka bir çalışmaya göre diğerleri çok daha güçlü cinsiyet karşıtlığı davranışları gösteriyor. Onlar için durum, cinsiyet uyumsuzluğunun ötesinde çünkü bu çocuklar yanlış bedende doğduklarına inanıyorlar. Aynı çalışmaya göre, cinsel kimlik bozukluğu teşhisi konan ve şu an sayıları az olan fakat gitgide artan bu gençler ve çocuklar tıbbi cinsiyet değişimi tedavisi ve danışmanlık alıyorlar.
Uzmanlar, cinsel kimlik bozukluğu gösteren çocukların erkenden değerlendirmeye alınmasını ancak ergenlik çağından önce hormonal seks değişimi tedavisinin önerilmediğini söylüyorlar. Doktorlar, çocukları ve gençleri tedavi etmenin hiçbir şey yapmamaya kıyasla daha az zarar verici olduğunu belirtiyor. Cinsel kimlik bozukluğu yaşayan çocuklar, stres, depresyon ve intihara daha çok meyilli olabiliyorlar. Bazıları cinsiyetlerini değiştirmek için cinsel organlarına zarar verebiliyor.
Roberts, son olarak, ailelerin dikkatini tahammülsüzlüğün ve istismarın zarar verici etkilerine çekiyor ve ekliyor, ‘Çocuklarınızı oldukları gibi kabul edin ve işleri oluruna bırakın.’ ”