Hiç daha önce insanların sizi dinlemediğini hissettiniz mi? Peki, ailenizin tüm üyelerine birkaç gün içinde bir yere gideceğinizi söylediğiniz halde, yokluğunuzda sizin sorumluluğunuzdaki işleri kimin yapacağı gibi basit bir soru sorduğunuzda, boş ifadelerle çevrili olduğunuzu fark ettiğiniz oldu mu? Tabii ki olmuştur. Albert Einstein’in bir zamanlar söylediği gibi: “İletişimdeki en büyük sorun, gerçekleştiği şeklindeki yanılgıdır.”
Modern aile yaşamında, her kafadan bir ses çıkar ve hepimiz son derece meşgulüzdür. Evde ve çoğu işyerinde, iletişime açık olduğunuz durumlarda karşınızdakini iyi bir şekilde dinleyebilmek için özel bir ihtimam göstermeniz gerekir. Tabii sizin söylemeye çalıştıklarınızı gerçekten duymak için diğerlerinin de böyle bir çabaya ihtiyaçları olacaktır.
Simon and Garfunkel grubunun ünlü şarkısı “The Sound of Silence” (Sessizliğin Sesi) şöyle der:
O çıplak ışıkta binlerce,
Belki de daha fazla insan gördüm.
Söylemeden konuşan,
Dinlemeden duyan o insanlar
Seslendirilmemiş şarkılar yazarlar ki
Rahatsız etmezler asla
Sessizliğin sesini.
Ancak iletişim, bu şekilde olmak zorunda değildir. Tüm diğer önemli yeteneklerin arasında yoğunlaşılması gereken ilk alan da, dikkatle dinlemektir. Aile üyelerinizden birini dikkatle dinlediğinizde, sadece onu daha iyi anlamış olmayacaksınız, ayrıca onlar da sizinle ilgili daha iyi şeyler hissetmiş olacaklar. Bunlara ek olarak, sizin belirgin ilginiz onların kendi kendilerini de daha iyi hissetmelerini sağlayacaktır.
Aile içinde birbirini dinlemek bazen müzakereye dönüşebilir. Her iki taraf da ihtiyaçlarının ve fikirlerinin diğer taraf tarafından gerçekten farkına varıldığını hissetmek ister. Karşınızdaki kişiyle bir konuyu ele aldığınızda veya bir konudaki karşıt görüşünüzü anlatmaya çalıştığınızda, ikiniz arasındaki anlaşma noktalarını açığa çıkarabiliyor veya diğer kişinin bakış açısını öğrenebiliyorsanız zaten önemli bir yol kat etmişsiniz demektir.
Aynı araştırmaya göre, dikkatle dinlemenin üç bileşeni olduğu belirlenmiş: Dikkat, takip etme ve yansıtma. “Dikkat” temel olarak beden dilinizle ilgilidir; “takip etme”, hâlâ uyanık olduğunuzu ve söylenenleri anladığınızı gösteren işaretlere ihtiyaç duyar; “yansıtma” da söylenenlerle bir çeşit duygusal ilişki kurduğunuz anlamına gelmektedir.
Bundan sonra, aile üyelerinizden biri size bir şey anlattığında, aşağıda yazılı yaklaşımları yerine getirmeyi deneyin.
Dikkat:
Yaptığınız işi bırakın.
Karşınızdakinin yüzüne bakın.
Göz teması kurun.
Hafif bir şekilde karşınızdakine doğru eğilin (çok yaklaşmadan veya onu sıkıştırmadan).
Eğer dinlediğiniz kişi çocuksa, onun boy seviyesine eğilin.
Takip etme:
Karşınızdaki daha konuşurken söylediklerine yoğunlaşın.
Zaman zaman “Hmm”, “Gerçekten mi?” veya “Sonra?” gibi nidalarla ilginizi gösterdiğinizden emin olun.
Sabırlı olun ve zaman zaman ne söylendiğini anlayıp anlamadığınızı kontrol edin.
Çok soru sormaktan kaçının.
Hemen sonuçlara atlamaktan kaçının.
Yardımcı olabilecek, sözel olmayan işaretler kullanın: Örneğin küçük tereddütler veya kısa göz temasları…
Aklınızın başka yerlere gitmesini engellemeye çalışın.
Yansıtma:
Empati kurmaya çalışın; kendinizi onun yerine koyun. Çekingenliğini yenmesi için onu cesaretlendirin.
“Okulda gerçekten zor bir gün geçirmişe benziyorsun” gibi ifadelerle duygularınızı karşınızdakine yansıtın.
Anladığınızdan emin olmak için bazı şeyleri başka şekillerde ifade edin: “Yani, bu yılki tatil gezimizi ertelemek istediğini düşünmekte haklı mıyım acaba?”
Simon and Garfunkel’in şarkı sözleri, sessizliğin sesini dinlememizi hatırlatıyordu.
İşin şaşırtıcı yanı, dikkatli dinleme becerinizi pratiğe daha fazla geçirdikçe, daha fazla insanın sizinle konuşmak istediğini ve aile içinde yaşanan yanlış anlaşılmaların da azaldığını göreceksiniz
İyi dinlemenin bir parçası olarak anlaşılıp anlaşılmadığınızı sık sık kontrol etmeniz gereklidir. Mesela, eşiniz hafta sonunda denize gitmeyi gerçekten çok istediğini söylemiş olabilir. Eğer eşiniz kahvaltıdan önce 20 tane parlak fikri olan nazik mi nazik insanlardansa, günü nasıl geçireceğiniz hakkında daha başka fikirleri olup olmadığını kontrol etmek isteyebilirsiniz. “Başka bir şey yapmak yerine, gerçekten plaja mı gitmek istediğini bir sormak istedim?” cümlesi durumu bütünüyle açığa kavuşturacaktır.
Gerçek his ve düşüncelerini her zaman doğru şekilde ifade edemeyebileceklerinden dolayı, anlaşıldığınızı kontrol etmek özellikle çocukları dinlerken daha büyük bir önem taşır.
“Piyano derslerini gerçekten çok sıkıcı bulduğunu anlatmak istiyor gibisin” sözleriyle çocuğunuzun düşüncelerini doğru anlayıp anlamadığınızı kontrol ederek, iletişim kurmaya çabalarken oluşabilecek önemli yanlış anlamalardan kaçınabilirsiniz.