Ak Parti tarafındın eğitimin 12 yıla çıkartılmasını, ancak 4+4+4 olarak kademeli bir şekilde bölünmesini öngören kanun teklifi eleştirilmeye devam ediyor.
Bu kez tartışmaya katılan isimler gazeteciler. Köşelerinden 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili tartışmalara katılan yazarlara göre asıl sorun, sistemin tam olarak anlatılamamış olması. Konuyla ilgili bilgi kirliliğine dikkat çeken gazeteciler, sistemin içinin doldurulması, amaçları ve hedeflerinin daha doğru olarak anlatılması gerektiğinin altını çiziyor.
Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin, “Özellikle 10 yaşından sonra ikinci kademede açık öğretime kapının aralanması, bazı ailelerin kız çocuklarını okuldan almalarının önünü açabilir” derken, Vatan gazetesinden Güngör Mengi, “Yapılan, imam hatiplerin orta kısımlarını kapatan 28 Şubat’tan rövanş almaktır! Dolayısıyla bu yasa teklifi, intikam operasyonlarının zaaflarıyla sakatlanmış bir projedir” dedi. Milliyet yazarı Abbas Güçlü ise, “Ak Parti nabız yokluyor, meydanı boş bulursa, tıpkı 28 Şubat’çılar gibi bir dayatma içerisine girebilir. Ama eğer karşı bir kamuoyu oluşursa anında makul noktaya gelebilirler” diyerek kanun teklifine karşı çıkılması gerektiğini vurguladı.
Gazeteciler ne diyor?
Hürriyet Yazarı Sedat Ergin yazısında TBMM Başkanlığı’na sunulan yasa teklifi ile ilköğretim sisteminde muazzam köklü değişiklikler getirirken, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in Antalya’da yaptığı bir açıklamada “dünyadaki genel eğilimin mesleki eğitimin daha ileri yaşlara doğru ötelenmesi olduğunu” söylemesini çelişki olarak yorumluyor ve soruyor: “Hangisine itibar etmeliyiz?”
Güngör Mengi’nin, “İntikam Çocukları” başlıklı yazısında ise eğitimde yapılacak değişikliğin siyasi olduğu izleniminin yattığını ima ediyor. Sistemin amaçları ve hedeflerinin değerlendirildiğinde çok şüpheli bulduğunu söyleyen Mengi, teklifin hükümet tasarısı olarak değil de bazı milletvekillerinin imzası ile hazırlanmasını da eleştiriyor.
4+4+4 eğitim sistemini siyasi bir girişim olarak yorumlayan Mengi yazısında şunlara değiniyor: “Çünkü bu ideolojik proje eğitim birliğini yıkıp din eğitimini, korunan alternatif bir yol olarak hayata geçirme hayaline dayanıyor. Eğitim bir toplumun geleceğidir. Bir reform önerilecekse sorumluluğunu Milli Eğitim Bakanlığı almalıdır. Şu anda yetkisiz insanların önerdiği bir sözde eğitim reformuna Milli Eğitim Bakanlığı’nın destek verdiğini gözlüyoruz. Adeta bir kukla tiyatrosu izliyoruz. Eğitimi daha fazla ciddiye alan bir Milli Eğitim Bakanlığı’nı hak etmiyor muyuz?”
Milliyet Yazarı Abbas Güçlü ise 12 yıllım temel eğitimin önemli bir konu olduğuna dikkat çekiyor ve tüm Türkiye’nin ayağa kalkıp, bu projeyi alkışlaması ve canı gönülden desteklemesi gerektiğini söylüyor. Projenin yeterli düzeyde anlatılamadığını ve toplumun aydınlatılamadığını söyleyen Güçlü, “AK Parti kurmayları eğitim adına pek çok doğru projeyi, çok yanlış yönetip, çok yanlış noktalara getirdi. Umarız bu kez öyle olmaz!” diyor.
Zorunlu temel eğitimin, AB ülkelerinin tamamında 12 yılın üzerinde olduğunu söyleyen Güçlü, Türkiye’nin de bu konuda bir an önce adım atması gerektiğini söylüyor. Süreyi arttırırken içeriği de iyi doldurmanın gerekliliğine vurgu yapan Güçlü, eğitimle ilgili yapılan bu girişimin siyasi olarak yorumlanmaması gerektiğini ifade ediyor.
Yasanın onaylanması ve uygulanması noktasında uygulayıcıların da görev dağılımını iyi yaparak, doğru organize olunması gerektiğinin altını çizen Güçlü, batılı ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de gençlerin geleceklerine yönelik kararları kendilerinin vermesine olanak sağlanmasının ileride iş hayatına atıldıklarında mutsuz ve başarısız olmalarının önüne geçeceğini vurguluyor.