Evet bugün Dünya Kadınlar Günü ama aynı zamanda da 8 Mart Dünya Böbrek Günü olarak da biliniyor.
Lezzetine kanıp bol miktarda tuz eklenen yemekler… Aklımıza gelmediği için tüm gün ağzımıza koymadığımız su… Her ikisi de tipik özelliklerimiz arasında yer alıyor. Bu durum günlük hayatımızda herhangi bir soruna yol açmıyor gibi görünse de uzun vadede böbreklerimizin işlevini kaybetmesine neden olabiliyor.
Böbreklerimiz vücudumuzda adeta filtre görevi görüyor. Günde yaklaşık 200 litre kan temizleyen böbrekler, protein gibi yararlı maddelerin vücutta kalmasını, üre ve kreatinin gibi zehirli atıkların ise idrar yolu ile dışarı atılmasını sağlıyor. Böylece vücuttaki mineral dengesi kurulmuş oluyor. Böbrekler sağlıklı bir vücudun olmazsa olmazlarından. Öyle ki az çalışması vücuttaki tüm dengeleri alt üst ederken, çalışmaması hayatın sona ermesine neden oluyor. Böbrek sağlığına dikkat çekmek için 2005 yılından itibaren her yıl Mart ayının ikinci Perşembe gününün “Dünya Böbrek Günü” olduğu söyleyen Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ülkem Yakupoğlu, hızla artan son dönem böbrek yetmezliği hastalarında en iyi tedavi yönteminin böbrek nakli olduğunu vurgulamak için bu yıl, “Böbreklerinizi bağışlayın” sloganının seçildiğini belirtti.
Böbrek sağlığını korumak içinse pek çok konuya dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ülkem Yakıpoğlu, günlük alışkanlıklarımızın arasında yer alan az su içmenin ve fazla tuz tüketmenin ise böbrekleri tahmin edilenden çok daha fazla yorduğunu vurguladı. Türkiye’de böbrek yetmezliğinin çok sık görülmesinin en önemli nedenlerinin başında suyu sevmeyip, tuza bayılmamız geldiğine dikkat çekti.
Böbreği en çok yoran 2 etken hakkında özel öneriler.
Az su içenlerin böbreklerinde işlev bozukluğu oluşuyor
Böbreklerin içinde çok sayıda kılcal damar yumağı var. Kalp kanı pompaladıktan sonra her atımda yüzde 20-25 kan böbreklerimize geliyor ve bu incecik damarlardan süzülüyor, protein gibi yararlı maddeler tutuluyor, üre, kreatinin gibi zehirli atık maddeler ayrıştırılıyor, temizlenen kan sisteme geri dönüyor, atık maddeler ise vücuttaki su fazlası ile idrar haline getirilip vücuttan atılıyor. Eğer her gün vücuda yeterli miktarda su girişi olmazsa böbrekler zehirli maddelerin atılımını gerçekleştiremiyor. Yeterli su tüketmeyen herkesin böbreğinde hayatının bir bölümünde mutlaka işlev bozukluğu gelişiyor.
Fazla tuz böbrekleri yoruyor
Vücudumuzun günlük tuz ihtiyacı ortalama 5-6 gram. Bunun yaklaşık 2 gramı yemeklere hiç tuz konulmasa bile gün içerisinde yenilen sebze ve meyvelerden alınıyor. Eğer yenilen yemeklerde kısıtlama yapılmazsa yiyeceklerdeki yüksek tuz vücuda alınıyor. Bunların yanı sıra içeriğinde fazla miktarda tuz bulunan peynir, turşu ve salça gibi yiyecekler de fazladan tuz alımına neden oluyor. Bazı durumlarda kişilerin tuz alımı 20-25 gramı bulabiliyor. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin araştırmasına göre Türk halkı günde yaklaşık 18 gram tuz tüketiyor. Tuz tüketiminin böbrek fonksiyonları üzerinde doğrudan etkisi var, fazla tuz tüketildiği zaman böbrek içindeki kılcal damar dolaşım sisteminde kan basıncı yükseliyor. Bu yüksek kan basıncı devamlı hal alırsa küçük kılcal damarların yırtılarak harap olmasına neden oluyor, ayrıca idrardan protein kaçırmaya yol açıyor.
Ne kadar su ve tuz tüketmeliyiz?
Böbreklerin ve tüm vücudun sağlığı için günde ne kadar su içilmesi gerektiği üzerinde tartışılan bir konu. Halkımızın su içmeyi sevmediğini, günlük su tüketiminin böbrekleri sıkıntıya sokacak kadar az, tuz tüketiminin de gereğinden çok fazla olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ülkem Yakupoğlu, şunları söyledi:
- Sağlıklı bir insanda vücut ağırlığının yüzde 60’ ı sudur. Dolayısıyla vücut ağırlığına göre su tüketin.
- Normal kiloda erişkin bir kadın günde 1,5-2 litre, erkekler ise günde 2-2,5 litre su içmeli.
- Çay, meyve suyu ve soda gibi içecekleri günlük tüketimin dışında tutun.
- Çok terliyorsanız içtiğiniz su miktarını artırın.
- Çok su içmek de az su içmek kadar zararlı. Günde 4-5 litre su içtiğinizde böbreğinizin idrarı konsantre etme yeteneği zorlanıyor. Bu da vücutta sodyum oranını azaltıyor. Düşük sodyum oranları da beyin fonksiyonlarının bozulmasına yol açıp hayatı tehdit ediyor.
- Yemek masasında kesinlikle tuz bulundurmayın.
- Yemek pişirirken tuz oranını mümkün olduğu kadar az tutun.