Okunma Sayısı: 13244
CANLI YORUMLAR

ANAOKULUNA GİDEN KAZANIYOR

Enine boyuna 4+4+4

Günlerdir, Milli Eğitim Komisyonu'nda kabul edilen 4+4+4 konuşuluyor. Birçok kesim yasa tasarısı ile ilgili eleştirilerini ortaya koyarken, Ak Parti yeni sistemin çocukların geleceği için önemine dikkat çekiyor. Yeni eğitim sistemi ile ilgili en çok tartışılan konulardan biri de, çocukların okula başlama yaşı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile, tasarıda alt sınır olarak 60 ay, üst sınır olarak ise 72 ay'ın belirlendiğini söyledi. Bunu nasıl okumak gerekir diye soracak olursanız; çocukların okula başlama yaşı belirlenen sınırlar içinde ailenin inisiyatifinde.

Peki ya öğretmenler, bu konuyla ilgili ne düşünüyor. Elbette öğretmenler çocukların gelişimini tamamlamadan okula başlanmaması gerektiğini savunuyor. Çünkü öğretmenlere göre, öğrenmede 1 yıl değil 1 ay bile fark ediyor.

Yeni sistemle ilgili en çok tartışılan konulardan biri de okul öncesi eğitimin rafa kaldırılacak olması. HaberTürk gazetesinden Selçuk Tepeli'nin haberinde okul öncesi eğitim  ve eğitim sistemi başka ülkelerdeki eğitim sistemleriyle karşılaştırılıyor. Ortaya ise oldukça ilginç sonuçlar çıkıyor.  

Haftalardır eğitim sisteminde planlanan değişikliği. Tam adıyla İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısını 4+4+4'ü tartışıyoruz. Aslında son yıllarda eğitimde olumlu adımlar atıldı. 6 yıl kadar önce Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) bütçeden aldığı pay daha fazlayken şimdi durum tam tersi. Her çocuktan 3'ü, 5 yaşında okullu oluyor.

Önce tasarıdaki önemli noktalara bakalım. Ve şunu da hatırlatalım. Olumlu gelişmelere rağmen PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Sınavı) sonuçlarına göre öğrencilerimizin başarı puanları dünyada en son sıralarda.

4+4+4'te Önemli Noktalar

Tasarı: Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla zorunlu eğitim 4+4+4 olacak. İlköğretim 6-14 yaş grubundaki çocukların eğitimi ve öğretimini kapsayacak. ilköğretimin ilk kademesinde 4'üncü sınıftan sonra öğrenciler tercih edecekleri mesleklere göre yönlendirmeli eğitime tabi tutulacak. ilköğretimde ikinci 4 yılın sonunda, yani 8'inci sınıftan sonra bazı öğrenciler dışarıdan okumayı seçebilecek; bunun detaylarını daha sonra Bakanlar Kurulu belirleyecek.

Endişe: Mesleki yönlendirmeli sistem titizlikle uygulanırsa işsizliğe, mesleksizliğe, ara kademe elemanı ve zanaatkar açığına çare olabilir. Ama, "Almanya'daki gibi çocuklar arasında yanlış yönlendirmeye, dolayısıyla fırsat eşitsizliğine yol açar.eleştirisi de var. Öğrencileri meslekler konusunda kim, nasıl yönlendirecek belirsiz. 8'inci sınıftan sonra kimler, hangi eğitim programlarını dışarıdan okuyabilecek o da tartışmaya açık. Kızlar için küçük yaşta evliliklerin önünü açabileceği eleştirileri var.Ayrıca engellilerin ya da üstün zekâlıların bu kapsama girebileceği söyleniyor ki burada da, "Çocukların toplumdan dışlanmasıyla sonuçlanır" deniyor. Tasarıda okul öncesi eğitim yok. Meclis Genel Kurulu'nda ele alınabileceği söyleniyor. İşte birkaç tereddüt daha: 5'inci sınıf öğretmenleri ne olacak. Okul, öğretmen, altyapı yetersizlikleriyle çok küçük yaştakilerin büyüklerle aynı binalarda okuması hâlâ muhtemel olduğundan, anne babaların tüyleri diken diken oluyor.

10 yaştan sonra başarısızlığın telafisi imkansız

Eğitimde ünlü danışmanlar Mona Mourshed ve Fenton Whelan (McKinsey için çalışıyorlar), okuldan önce kendimize ve ekonomik koşullara çekidüzen vermek gerektiğini söylüyor. "Hem okulda hem de hayattaki başarıda en önemli unsur, ailevi şartlar. Ebeveynleri bir meslek sahibi olan 3 yaşındaki bir çocuk, fakir bir ailedeki yaşıtlarına göre 1 yıl ileride. Kelime dağarcığı 2 kat daha geniş ve zekâ testlerinde ortalama 40 puan fazla alıyor. 10 yaşında aradaki fark 3 yıla çıkıyor. 10 yaştan sonra başarısızlığın telafisi imkânsız oluyor.

Okulda geçirilen zaman başarılı yapıyor

Birincisi: Çocukları okula erken yollayın; ama ilkokul değil okul öncesi eğitim için. Kaliteli bir okul öncesi eğitim çocuğun okuldaki ve hayattaki başarısına büyük katkı sağlıyor. 1960'larda başlayan bir araştırmada 2 grup çocuk izlenmiş. Bir grup çok kaliteli bir okul öncesi eğitim şansına sahipken diğerlerinin böyle bir şansı yokmuş. 35 yıl sonra, okul öncesi eğitim alan çocukların daha fazla para kazandığı görülmüş. Hapse girmiş ya da boşanmış olma ihtimalleri de düşük olduğu görülmüş.

İkincisi: ABD'de okulda daha fazla zaman geçiren çocukların diğerlerine göre hayatta daha başarılı olduğu saptanmış. Bizim yeni modele göreyse, fiziki yetersizlikler yüzünden çocukların okulda geçireceği zaman azalabilir.

Üçüncüsü: Öğretmenlerin çok iyi bir eğitim alması sağlanmalı; çünkü ne yüksek teknoloji ne de eğitim sistemi çocuklar üzerinde öğretmenler kadar belirleyici. ABD'deki araştırmalar en yetkin öğretmenlerin öğrencilerinin, en verimsiz öğretmenlerce eğitilen çocuklara göre, kat daha fazla öğrendiklerini ortaya koydu. Mesela Singapur'da öğretmen seçimi konusunda çok seçici davranılıyor. Öğretmenlerin performansı düzenli olarak değerlendiriliyor ve en iyi performansı gösterenler ikramiye ve terfiyle ödüllendiriliyor.

Türkiye'de öğretmenlerin çalışma koşulları da mesleki kaliteleri de iyi değil, ki en önemli sorun bu. Geçen yıllara ait TALIS (Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Araştırması) verileriyle Türkiye'de deneyimi 20 yıldan fazla öğretmen oranı yüzde 15 kadar. Aynı oran Avusturya'da yüzde 60'a yakın. Türkiye'de öğretmenlerin yüzde 85'ten fazlası eğitimle ya da kendi branşıyla ilgili bir süreli yayını takip etmiyor.

TÜİK verilerine göre 1524 yaş arası yaklaşık 15 milyona yakın gencin sadece yüzde 30'u okula devam ediyor.Yüzde 30'u çalışırken, geri kalan yüzde 40'lık grup, yani 5 milyonu aşkın genç de atıl durumda. ne okuyor ne de çalışıyor. Ancak Türkiye'de bu gençler adeta yok sayılıyor.

Eğitimde 15 trilyon dolar

Finlandiya, PISA sıralamasında birinci, Güney Kore ikinci. Onların öyküsü daha ilginç. Güney Koreli öğrenciler bir üniversite bitirme ihtimali en yüksek olanlar. 1960'larda Güney Kore'nin milli geliri Afganistan'la aynı seviyedeydi. Eğitime verilen önem sayesinde en zengin ülkelerden biri haline geldi. Formül basit: Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) "Düşük Eğitim Performansının Yüksek Maliyeti" raporunda (2010), bir ülkenin PISA sonuçlarındaki başarısının, ekonomik büyümeyle doğrudan orantılı olduğu belirtiliyor. Rapora göre, sınav sonuçlarındaki her 50 puanlık artış, ülkenin yıllık büyüme oranında yüzde 0.87'lik bir yükselme sağlıyor. Buna göre Türkiye'deki her öğrencinin PISA puanı OECD ortalamasına yani  400  puana çıkarsa, GSYH'si 2090'da yaklaşık 15 trilyon dolara ulaşabilir. OECD ülkesindeki öğrencilerin yüzde 82'si zaten 400 puan ve üstünde başarı sergiliyor. Ama demografik dinamiklere göre eğitimde reformun tamamlanması için son tarih 2015.

Eğitimde en iyi olduğu bilinen Finlandiya ile Türkiye koşulları karşılaştırıldığında ise ortaya oldukça ilginç sonuçlar çıkıyor. 

Türkiye

Eğitim süresi (şimdiki): 5+3

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH)'ya oranı (2011): Yüzde 2.81

Öğrenci başına yaklaşık harcama: Okul öncesi ve ilköğretim, 900 dolardan az.

Ortaöğretim: 1.000 dolardan fazla.

Okullaşma oranı: Okul öncesi eğitim yüzde 43, ilköğretim yüzde 98.5, ortaöğretim yüzde 69.5.

Sınıf mevcudu İlköğretim 30 ila 40 arası, ortaöğretim 30 ila 40 arası.

Öğretmen kalitesi: 15 yıllık bir öğretmenin yıllık kazancı, OECD ortalaması 40 bin doların yarısının bile epey altında. Eğitim fakültelerindeki alan dersleri yetersiz. Okul öncesi öğretmenliği için açık öğretim yeterli. Hizmet içi eğitim zorunlu değil. Pek çok öğretmen adayı atama bekliyor. Ama Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'e göre önemli bir bölümü de ülkenin her yerinde çalışmayı kabul etmiyor.

Finlandiya

Eğitim süresi: 9+3

Eğitim bütçesinin GSYH'ye oranı: Yüzde 5.8

Öğrenci başına yaklaşık harcama: İlköğretim: 6 bin 500 dolar, ortaöğretim 8 bin dolardan fazla.

Okullaşma oranı: Okul öncesi eğitim yüzde 80, ilköğretim yüzde 95, ortaöğretim yüzde 100

Sınıf mevcudu: İlköğretim 20, ortaöğretim 20

Öğretmen kalitesi: Üniversitelerin öğretmen yetiştirme programlarına kabul edilmek için çok sayıda sözlü ve yazılı sınavı geçmek şart. Öğretmenler yılda en az 18 saati mesleki gelişime ayırmak zorunda. İlköğretimde sınıf öğretmeni olabilmek için eğitim bilimleri yüksek lisansı şartı aranıyor. 15 yıllık bir öğretmenin yıllık kazancı 50 bin dolara yakın.

  • Ann Boyutu
    
İLGİLİ HABERLER
BUNLARI SAKIN YAPMAYIN
10 KUSURLU HAREKET
4+4+4'ÜN KOBAYLARI
TEKLİF VE KAYGILAR
SERVİSLER NEREDE DURACAK
VELİLER ENDİŞELİ
MAC Türkiye'nin
HAREKET HARİTASINI ÇIKARDI
BİLİNÇALTI TEMİZLİĞİ
TEMİZ BİR SAYFA AÇIN
ÖSYM DİZE GELDİ
NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNDEN BELGE
SICAK HAVAYA DİKKAT
ARTIŞ DEVAM EDİYOR
BAYRAMDA ŞEKERLERE DİKKAT
GÖRÜNTÜSÜNE ALDANMAYIN...

Yorum Yaz

Yasal Uyarı:Bu iletişim platformunda yorum yazanların, bilgi ve düşünce paylaşanların veya herhangi bir kanaldan site veya ziyaretçileriyle iletişim kuranların görüş ve düşünceleri, site editörlerini, modaretörlerini ve site hazırlayıcılarını bağlamamaktadır. Bu görüş ve düşüncelerin sorumluluğu tamamen ilgili kişilere aittir. Sitemizde reklam unsuru içeren yorumlara ve yönlendirici linklere yer verilmemektedir. Yorumlarınızı yazarken lütfen bunu dikkate alınız. Aksi halde iletileriniz yayından kaldırılacaktır.

KATEGORİNİN HABERLERİ
AVRUPA'DA ZORUNLU EĞİTİM
İŞYERİNDE EN SAÇMA 10...
BİLİNÇALTI TEMİZLİĞİ
GEBELİK 4HAFTADA ANLA...
İLGİLİ VİDEOLAR
ELEKTRONİK KELEPÇE VE TEKNİK TAKİP
BEYOĞLU'MA DOKUNMA
GERZE'YE TERMİK SANTRAL PROTESTOSU
TAKİP-TACİZDE ŞİKAYET VE İHBAR
O KADAR DA SEKSİ DEĞİLLER
FOTOĞRAFA DİKKATLİ BAKIN
BAZILARI KASLI SEVER
Adınız:
Soyadınız:
Email:
Sikayet & Öneri:
Talebinizi Seçiniz :