Amerika’da yapılan bir araştırma sonuçlarına göre "önemsenmeyen, dinleneyim geçer" denilen belirtiler kronik yorgunluğun habercisi ve tedavi edilmediğinde kişinin yaşamını kabusa çevirebilir. Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir, “Hekimler arasında bile tanısı konulmakta geç kalınan kronik yorgunluk, çağımızın hastalığı ve mutlaka dikkate alınması gereken bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlığı yaşayan her 4 kişiden 1’i kronik işsiz kalıyor.” dedi.
"Kendimi çok hasta hissediyorum, hiç işe gidesim yok", "Bugün canım hiç iş yapmak istemiyor. Elimi kaldıracak halim yok", "Gene bizim ufaklık hasta, bütün gece uyumadı. Sabah zor geldim işe", "1 haftada 5 sınav. Bittim ben bu hafta!"… Ne kadar tanıdık şikâyetler değil mi? 21. yüzyıl teknoloji çağı denildi, her şey insanın rahatı için açıklaması yapıldı ama insanlar bir türlü rahatlayamadı. Aksine insanlar her geçen gün daha yorgun yataktan kalkar hale geldi. Sebepler arandı; uzmanlar hava kirliliği, beslenme, iş ortamı ve tabii ki stres açıklamalarında bulundu. Amerikalı araştırmacılar bununla yetinmedi. Kansas eyaletinde, kronik yorgunluk sendromları olduğu ön araştırma ile teşhis edilen 1994 kişi ile yapılan çalışmada, medikal veya psikolojik temelli yorgunluk çeken kişilerin %15 ile %40 arasında işsizlik sorunu yaşandığı bulgusuna varıldı. Bunun sebebi olarak da kronik yorgunluk çeken kişilerin daha düşük enerjiye sahip olduğu, hobilerine, okul derslerine veya işlerine yeterince vakit ayıramamaları gösterildi.
Kadınlarda Kronik Yorgunluk 6 Kat Daha Fazla
Ülkemizde de bilimsel olmayan verilere göre 4 kişiden biri kronik yorgunluk nedeniyle işsiz kalıyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Gülten Özdemir bu konuda hekim ve hastaların da çok dikkatli olması gerektiğini belirterek, “Kronik Yorgunluk Sendromu (Fatique Sendromu), en az 6 ay süreyle yatak istirahatıyla dahi düzelmeyen, mesleki, sosyal ve kişisel aktivitede belirgin azalmaya sebep olan halsizlik bunun yanısıra baş ağrısı, tekrarlayan boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları ile kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalarda ağrılı lenf nodüllerine, egzersizden sonra 24 saatten uzun süren aşırı yorgunluğa rastlanabilir. Günümüz insanları tarafından fazla bilinmeyen hastalık, hastanelere başvuranların en sık yakınmalarından biri, hastaların %20’sinde ise asıl şikâyettir. Yorgunluk ve strese bağlı olabildiği gibi uyku apnesi, viral enfeksiyonlar, vitamin eksiklikleri, depresyon, hepatit, şeker, kan, kanser, kalp – damar, tiroit hastalıkları, MS ve diğer dejeneratif beyin hastalıklarına bağlı bazı kas -iskelet sistemi rahatsızlıkları, düşük veya yüksek tansiyon kronik yorgunluğun belirtilerinden olabilir. Kadınlarda erkeklere göre 6 kat fazladır. Her hastalıkta olduğu gibi kronik yorgunluk sendromunda da erken tanı önemlidir. Aile hekimi tarafından genel değerlendirilme yapıldıktan sonra hasta, uzman psikolog tarafından görüşmeye alınmalı, depresyon testi ve gereğinde anksiyete testleri uygulanmalı, nörolojik muayene sonrasında tüm muayene ve tetkiklerinin sonuçlarıyla birlikte karar verilmelidir.” dedi.
Yorgunluk Kâbusa Nasıl Döner?
Kronik yorgunluk uykusuzluk, gün içinde yorgun olma, dikkat eksikliği ve konsantrasyon kaybı, öğrenme güçlüğüne neden olur. Dr. Gülten Özdemir konuya şöyle açıklık getiriyor; “Buna en güzel örnek Uyku Apne Sendromu hastalarıdır. Gece uykusunu kaliteli uyuyamayan hastalar yorgun uyanır, gün içinde sürekli yorgun olup sık uyku atakları geçirir. İş veriminde düşme, konsantrasyon kaybı, dikkat eksikliği, gündüz yorgunluk ve uyku isteği bu hastaların trafikte sık kaza yapmalarına neden olur. Kronik yorgunluğun birçok farklı nedeni vardır. Enfeksiyonhastalıkları, depresyon gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan antibiotik, antidepresanların yanısıra antihipertansif, antiromatizmal, antikanserojen gibi pek çok diğer ilacında yorgunluk yan etkisi bulunmaktadır.” Dr. Özdemir hastalığın sık görüldüğü meslekleri ve hastalıktan korunmak için alınması gereken önlemleri açıkladı.
Kronik Yorgunluk Sendromu’nun Daha Sık Görüldüğü Meslekler:
*Vardiyalı (sağlık çalışanları, doktor, hemşire, polis, subay vs.),
*Yoğun stresli meslek grupları (özellikle yönetici kadrosu),
*Sık sık deniz aşırı ülkeleri gezmek zorunda kalan (pilot, hostes vs.) ve jet lag sendromu yaşayan meslek grubunda fazla görüldüğü bildirilmektedir.
Kronik Yorgunluktan Korunmak İçin Öneriler:
1-Sağlıklı beslenme, alkol ve sigaradan uzak durma, düzenli uyku ve egzersiz
Günde en az 3 öğün sebze ve meyve, belli oranlarda kuru baklagillerin de yer aldığı 3 ana ve ara öğün içermelidir. Gün içindeki kan şekeri dalgalanmalarını en aza indirecek düşük ve posalı besinler seçilmelidir. Rafine karbonhidratlardan uzak durmak, sebzelerin vitamin değerlerini koruyacak şekilde buharda pişirmek tercih edilmelidir. Yeteri kadar su tüketmeyen, düzenli beslenmeyen, egzersiz yapmayan kişilerde kronik yorgunluk daha sık görülür. Sebze, meyve, baklagiller, fındık ve deniz ürünleri ağırlıklı beslenmek, eksikliği halinde vitamin, mineral takviyesi önerilir. Bunun yanısıra yağlı süt ürünleri, kırmızı et, alkol, şeker ve kafeinli içecekler, sigaradan kaçınılmalıdır. Beslenme problemi olan hastalar hekim kontrolünde vitamin ve mineral desteği almalıdır.
Haftada en az 3 kez, ortalama1- 3 saat yapılan egzersiz ve spor sayesinde vücutta stresle başa çıkmayı sağlayan seratonin hormonu salgılanır. Egzersiz ile hem enerji hem de günlük stresle başa çıkma kapasitesi artar; bu nedenle kronik yorgunluk daha az görülür. Fakat akşam geç saatlerde ve uzun süreli, abartılı yapılmış egzersiz, yorucu aşırı fiziksel aktivite gerektiren işlerde çalışmak tam tersi yorgunluk semptomlarını artıracaktır.
2-Altta yatan hastalıkları ortaya çıkarmak ve nedenlerine yönelik tedavi yapmak
Fazla bilinmeyen hastalık, hastanelere başvuranların en sık yakınmalarından biri, hastaların %20’sinde ise asıl şikâyettir. Tetkikler dikkatlice yapılmalı, tanı doğru konulmalıdır.
3- Psikiyatrik destek ve davranış terapi yöntemleri
Yorgunluk yoğun iş stresinden kaynaklanabilir. Stresle başa çıkmak için davranış terapi yöntemleri öğrenilmeli, mesai sırasında kapalı ortamda çalışılıyorsa açık havadan yararlanılmalı, iş aralarında küçük yürüyüşler yapılmalıdır. Yorgunluk ile başa çıkmak için en önemli etkenlerden biri ise stresi azaltmaya yönelik psikiyatrik destektir. Bu amaçla rahatlatıcı müzikler, yoga, meditasyon, pozitif imajinasyon önerilebilir.
4- İlaçtan önce gıda takviyesi almak
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yorgunluğa yönelik çözüm öneren birçok destek gıda takviyesi bulunmaktadır. Bunların birçoğu vitamin-mineral ağırlıklı takviyelerdir. Bu tip takviyeler enerjiden ziyade genel vücut sağlığına hizmet etmektedir. Günlük enerji miktarını yükseltmek üzere doğrudan enerji metabolizması üzerine çalışan ve enerjinin en alt birimi olan ATP miktarını artırmaya yönelik takviyelerin kullanılması önerilmektedir. Aminoasitler bu anlamda en çok öne çıkan maddelerdir, vücutta protein üretirler. Aminoasitler olmaksızın vitamin ve mineraller vücutta görev yapamazlar. L-Karnitin başta olmak üzere, L-Arjinin, L-Glutamin, L-Treonin, L-Serin ve Vitamin B12 gibi bileşenlerin sinerjik aktivitesi; hücresel enerji üretimini artırmaya ve nöronal membranların bütünlüğünü sağlamaya katkıda bulunur. Dolayısıyla bu bileşenler, fiziksel ve zihinsel yorgunluk durumlarında geçici olarak azalan enerjinin yerine konmasına yardımcı olur ve bu şekilde sabah başlayarak gün boyu süren yorgunlukların önüne geçilebilir.
milliyet