Yardımcı üreme tedavilerinde yumurtayı dölleyebilme kapasitesini anlamak için spermin önce morfolojik yapısına, yani şekline bakılıyor. Vücudun bu en küçük hücresini yaklaşık 8 bin kat büyüten mikroskoplarla en çok işe yarayacak sperm aranıyor.
Ntvmsnbc'den Tülay Karabağ'ın haberine göre, sperm, vücudun hem en küçük hem de en farklı hücrelerinden biri. Hareketli oluşu, erkekten kadına geçtikten sonra ortalama 72 saat hayatta kalması ve DNA’sının normal bir hücreye göre 40 kat daha fazla sıkıştırılmış olması, onu farklı kılan özellikler.
Kısır olmayan bir erkekte her ejekülasyonda 20 ile 100 milyon arasında sperm atılıyor ancak bunlardan sadece bir tanesi yumurtayı döllüyor. Kısırlık sorunu olan erkeklerde ise sperm sayısı 20 milyondan çok az. Hareketli sperm sayısı 5 milyonun altındaysa ve erkek, baba olmak istiyorsa yardımcı üreme tedavilerine başvuruluyor. Hiç spermi olmayanlarda ise hücre testislerden elde ediliyor ancak bunların da morfolojik yapıları bozuk olabiliyor. Hızlı hareket edemeyen ve yapıca arızalı olan spermin yumurtayı dölleme şansı da azalıyor.
Üreme Tıbbı ve İnfertilite Derneği (TSRM) ile Acıbadem Hastaneleri Tüp Bebek Merkezleri'nin ortaklaşa düzenlediği ‘İnfertilite Günleri’ toplantısına katılan uzmanların gündem başlıklarından biri de tüp bebek tedavilerindeki, bu "En çok işe yarayacak" spermin seçilmesiydi. Acıbadem Tüp Bebek Merkezleri Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Tıraş'a göre son zamanlarda sıklıkla kullanılan teknikler, "Eve bebek götürme" oranlarına olumlu etki yapıyor.
Yapısı Bozuk Olanlar Ayıklanıyor
Yumurtayı dölleyebilme kapasitesini anlamak için spermin önce şekline bakıldığını belirten ve “Önemli olan; dölleme fonksiyonu en yüksek spermi işleme almak” diyen Prof. Tıraş, spermleri yüksek büyültme altında incelediklerini ve bozuk yapılı spermleri elediklerini söyledi: “Tüp bebek tedavilerinde nasıl yumurta kalitesi önemliyse sperm kalitesi de aynı oranda önemlidir. Bu nedenle kaliteli embriyoyu elde etmemizi sağlayacak spermleri bulmak zorundayız. Bu noktada da kullanılan yöntemlerin önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor. Şu anda en çok kullanılan tekniklerden biri IMSI, diğeri ise daha yeni olan birefringence yöntemidir. Bunlar özel mikroskoplar ve ışık kırılması yoluyla en fonksiyonel spermi bulmamıza yardımcı oluyor.”
En İyi Spermin Peşinde
Spermleri 6000 ile 8000 kat büyütebilen IMSI, aynı zamanda spermde DNA hasarı konusunda fikir verebilen tekniklerden biri.
“Bu yöntemlerin tüp bebekte başarı oranını artırdığı bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir” diyen Prof. Tıraş’a göre, hiç canlı spermi olmayan veya sperm sayısı çok az olan erkekler için ‘en iyi’nin seçilmesi, hedefe ulaşmak açısından çok önemli: “Bu nedenle seçilen spermin morfolojisini çok iyi analiz etmek gerekiyor. Kruger yöntemine göre en az 4 spermin şeklen normal olması şart. Olaya böyle bıkıldığında hücrenin biçimsel yapısı bizim açımızdan son derece önemli oluyor. Dolayısıyla hücrenin bu özelliklerini en iyi şekilde gözler önüne seren teknikler tüp bebek tedavisinde başarı oranını büyük ölçüde artırıyor.”
Canlı Hücreye Zarar Vermemek de Önemli
Standart mikroenjeksiyon uygulamalarında sperm hücresinin 200 ile 400 kat büyütüldüğünü belirten Embriyolog Dr. Cihan Halıcıgil de bu büyütmenin spermin incelenebilmesi açısından yeterli olmadığını söyledi. Dr. Cihan Halıcıgil, “IMSI yöntemi, spermin detaylı morfolojik analizine ve canlı sperm hücresine zarar verilmeden mikroenjeksiyon yapılmasına izin veriyor. MSOME metodunda ise tek sperm hücresindeki özelleşmiş yapılar incelenebiliyor” dedi.
MSOME ve IMSI tekniklerinin özellikle erkek kısırlığında etkili olduğunu belirten Dr. Cihan Halıcıgil, “Bilimsel çalışmalar, IMSI’nin özellikle ağır erkek kısırlığı, ağır sperm morfoloji sorunu, tekrarlayan gebelik kaybı ve tekrarlayan implantasyon başarısızlığı hastalarında fayda sağlayabileceğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
Kök Hücreden Sperm ve Yumurta Çare Olunur Mu?
Şubat ayında, İngiltere’de kök hücreden insan yumurtası elde edildiğini haber veren bir araştırma yayımlandı. Daha önce de Japon bilimciler, kök hücreden sperm ürettiklerini açıklamıştı. Her ikisi de laboratuar aşamasında olan çalışmaların tüp bebek tedavisinde çığır açacak gelişmeler olduğu belirtilmişti. Peki, bu çalışmalar tüp bebek tedavilerini nasıl etkiler? Araştırmalarda elde edilen bulguların insanlara uygulanması için zamana ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Bülent Tıraş’ın yorumu: “Bunlar çok kısa zamanda olabilecek şeyler değil, ancak çok uzun dönemde sonuç verebilecek çalışmalardır. Bunların fazlaca haber yapılması da insanları boş yere ümitlendiriyor. Çünkü ne kadar yumurtası olmayan kadın veya spermi olmayan erkek varsa bizi arıyor. Ancak bu araştırmaların insanlar üzerinde kullanılması için çok zaman geçmesi gerekir.”