Sevgili okur sınavlarıma girdim geldim. Nasıl mı geçti? Fena değil, severek çalıştığım dersleri daha iyi yaptım, biraz iyh diye çalıştığım derste zorlandım. Şu yaşa geldim hala sevmediğim ders var ve bu Felsefe. Yani Allah yarabbi bu kadar kuram kuramcı lazım mıymış cidden. Yer eski Yunan sevgili okur, bir yığın dayı ortalıkta böyle kumaşlara sarınmışlar falan, hava sıcak, çekiyorlar şarabı çekiyorlar afyonu fikirleri geliyor. Öyleydi yani sanırım. Bu kargaşa ve fikir insanı kalabalığını cilalı taş devrinden az sonra başka nasıl açıklayalım bilmiyorum. Sosyoloji’de bir mantık var. Günümüze yaklaşmışız, endüstri devrimi gerçekleşmiş, Fransız ihtilali olmuş, halk ayaklanmaları başlamış. Toprak ağalarının işine gelmiyor bu, eski sistem devam etsin düzen istiyorlar, niye? Çünkü adamlar topraklarını üzerindeki kölelerle alıp satabiliyorlar. Toprak sadece ekme biçme hakkı değil üzerinde full egemenlik sağlayabildiğin bir mülk. İster istemez bu kargaşa dönemini çözmek için fikir insanları entellektüeller ortaya çıkıyor. Diyorlar ki anarşi olmaması için ne yapalım? Nasıl bir toplum düzeni isabetli olur? Kral ne pozisyonda olmalı, halk ne olmalı falan… Adamlar bu koşullarda birikimlerine göre yöntem reçeteleriyle geliyorlar falan. Adam diyor ki tek kişi yönetiyorsa bu monarşidir ama bu tek kişi bu işi abartırsa tiranidir. Böyle kavram koyuyor, öğretiyor…
Peki ya Felsefe? Bu masa var mıdır? Bu masa aslında masa değil bir masa ideası mıdır? idealar dünyasındaki gerçek masadır önümüzdeki de algılar dünyasındaki masanın yansıması mıdır? O zaman masa gerçek midir?
Ufak ufak sıcaktan mı delirmişler zeytinyağı zehirlenmesi mi bilmiyorum ama yok. Dedim ki iyi ki Felsefe seçmemişim iyi ki sosyoloji seçmişim, hani Felsefeyi de yapardım ben sözel her şeyi yapabilirim de olay aklıma yatmadığından sevmedim. Eskiden bu kadar kötü anlatılmıyordu sanki konular. Ben de ilk defa felsefe dersiyle karşılaşmıyorum takdir edersin ki ancak şu da bir gerçek, akademi berbat, ders kitapları içler acısı hani sevdiğin dersten nefret edersin, üzgünüm ama gerçek bu. Kimler nerelerde profesör olmuş, kimler nerelerde ne dersi kitabı yazıyor, kimler nerelerde hoca olmuş… Vallahi de billahi de karikatür.
Neyse bize ne. Biz kendi işimize bakalım. Ben bence süper bir sosyolog olarak çıkarım buradan. Sarhan’da İtalyanca öğreniyor, dersler bir aşamada hafiflerse ben de başlıysam İtalyanca’ya. Olmadı okul bitince. Ne acelem var ki? Maksat keyif olsun. Bizim öyle Sarhan’la hobi olarak Almanca kursuna gitmişliğimiz vardı. Sarhan sevmişti de ben çok hoşlanmamıştım. Seviyoruz biz böyle şeylere takılmayı, yeni öğrendiğimiz şeyleri birbirimize anlatmayı, birbirimizden yeni şeyler öğrenmeyi. İyi oluyor böyle.
Bu arada şaka maka Aralık geliyor. Yeni yıl planlarım arasında kedime kedi arabası alıp gerektiğinde onu da yanımda götürme çabaları var. Bizim kedi bir tık hırt, ben planlıyorum ama o uyar mı göreceğiz ama böyle bir düşüncem var. Evinde hayvanı olmayan insanlar ne yaşıyor, mesela nasıl uyuyor nasıl uyanıyor? Mutlu uyanıyor mu? Biz çok mutlu uyanıyoruz kedimizle. Onun maymunluklarıyla, minnoşluklarıyla uyanıyoruz ve ben güne mutlu başlamak için evde kedi ya da köpekten daha güzel bir şey düşünemiyorum. Gerçekten. Hala bir hayvan sahiplenmediysen (satın alma sahiplen) ya da sokakta baktığın bir hayvanın yoksa, hayvanlarla irtibatın yolda, çok yalnızsın bana inan. Çok yalnızsın. Çünkü insanlar güvenilmez. Kıskanç, haris, fesat, dedikoducu, kötü. İnsan sevilmez sevgili okur. Ve çok klasik belki ama bir hayvanla yakınlaştığın an ister istemez insanlardan uzaklaşacasın. Çünkü o samimiyetsizlik, o iki yüzlülük o hırs seni rahatsız edecek. Hayvanlar dümdüz. Dümdüz böyle. Sevdi mi sevmedi mi, kızdı mı kızmadı mı soru yok. Severse gelip kucağına yatıyor kızarsa ısırıyor. Miş gibi mış gibi değil neyse o. İnsanlarla zor bu, arkada hep başka bir eylemci başka bir data sürümü üzerinde çalışıyor. Zor gerçekten. O yüzden hayvanlara yanaş. Bırak bir hayvan seni sevsin. Karşılıksızca sevilmenin tadını al bir.
Bu hafta da çok uzatmıyorum sevgili okur. Cilt bakımını, mamografini ve smear testlerini ihmal etme. Kendine iyi bak. Havalar soğuyor sokak hayvanlarına mama bırakmayı da unutma olur mu?
Sağlık ve mutluluk dolu bir hafta dilerim.
xxx
Not: Yazılarımla yeni tanışanlar için bu not (bu notu zaman zaman ekliyorum araya mecburen). Ben yazılarımı konuşma diliyle yazıyorum. Bu çok uzun yıllardır bu şekilde. Newsweek Türkiye’de köşe yazıyordum orada da böyleydi, Hürriyet’te yazıyordum orada da böyleydi, hep böyle oldu. Bu yeni bir durum değil siz benim yazılarımı yeni okumaya başladınız sadece. Bu sebeple “yapıcam değil yapacağım” diye bana düzeltme göndermekle uğraşmayınız, o benim için yaklaşık 20 senedir “yapıcam”.
DÜZENLİ OLARAK KÖŞE YAZILARIMI TAKİP EDEBİLMEK VE YAZI ARŞİVİM İÇİN:
www.mehtaperel.com
www.mehtaperel.wordpress.com
www.mehtaperelarsivyazilari.wordpress.com
instagram.com/mehtaperel
twitter.com/mehtaperel
Bu adreslere de eliniz alışsın, favorilerinize kaydedin hatta, siteler çöküyor, server'lar kapanıyor, yazılımlara bug giriyor, sonuçta internette yazdığımızdan adresler kapanabiliyor. Sonra aramayın nerde bu kadın diye, ben her pazartesi üstteki üç mehtap'lı adreste yazılarımı güncelliyorum)